Gladyo

29 Ocak 2009 Perşembe

GLADYO denilen yasadışı örgütlenmenin Türkiyeye NATO ile birlikte geldiğini söylüyor Bülent Esinoğlu ve şöyle diyor:

Gladyo, ABD tarafından devletin içine yuvalandırılmış bir yapıdır. Ancak, kumanda merkezi Türkiye Cumhuriyetinin elinde değildir. Tam tersine, milli devleti emperyalistler adına denetleyen bir örgütlenmedir. Aslında Gladyonun işlevini anlamak, NATOnun işlevini anlamaktan geçmektedir. Önce şunu hatırlatmak gerekir; savunma ve saldırı her zaman birbirini tamamlar. NATO aslında gizli bir saldırı örgütüdür. İttifak yaptığı devlete içerden saldırır. NATO uzun yıllar, ülkemizde savunma örgütü alarak anlaşıldı ya da öyle anlatıldı. NATOnun Soğuk Savaşı sürdürebilmesi için ülkelerin yönetimlerinin denetim altına alması gerekiyordu. Başlangıçta pasif saldırı ve örgütlenme olarak kurulan bu denetim kısa zamanda operasyonlar yapan bir kabiliyete ulaştı. ABDnin stratejik hedefine ulaşabilmesi için, Batı Avrupayı ve Avrupanın güneydoğu kanadını denetim altına alması hayati önemdeydi. NATOya üye olmak isteyen ülkeler, komünizme karşı bir devlet örgütlenmesi oluşturmak zorundaydı. Hani şimdi şu ABye üye olmak için AB direktiflerine uymak gerektiği gibi! Gladyoyu Özel Harp Dairesi ve Özel Kuvvetler Komutanlığı ile özdeşleştirmek yanlıştır. Çünkü Gladyo, bir rejimin, bir devlet ve hükümet sisteminin adıdır. Artık, emperyalist-kapitalist sistem rekabet halindeki çok sayıdaki sermayedarın hâkim olduğu kapitalizm değildir.

Tekelleşme mafyalaşmaya dönüşmüştür. Onun için buna Gladyo-mafya-tarikat rejimi diyoruz. Ekonomideki mafyalaşma, siyasetteki mafyalaşmayı da getirdi.

Tekelleşme, kendi kurallarını ulus devletin kurallarına hâkim kılmak için mafyalaşarak var oldu. Demokrasi, parlamento, çok parti, özgürlükler dar bir çetenin diktasını perdeleyen malzemelere dönüştü. İşte bu mafya ortaçağın karanlığında kalmış ne kadar kurum ve kuruluş varsa onları diriltti. Bunlar hâkimiyet sisteminin araçları olarak kullanılmaktadır. Bu sebepten tarikatlar toplumu hızla sarmaktadır. Gladyo-mafya-tarikat rejiminin özünü mafya belirler. Yani üçlünün hâkim birimi mafyadır. Sözde sivil toplum örgütleri birer tarikat örgütlenmesidir ve komutası mafyaya aittir. Gladyonun bu hâkimiyet sistemi ABD merkezlidir ve ülkelerde çok dar kliklerin iktidarı ellerinde toplamaları sayesinde işler.

Dr. Mithat Erenus ve Dr. Hasan Batırel

BEYİN damarı tıkandığı için gece yarısı Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi acil servisine kaldırılan 86 yaşındaki hastanın 22 saat boyunca sedyede yatırılmasının ardından hastanenin acil servisinin acil ölüm servisine dönüşmekte olduğuna ilişkin görüşler giderek çoğalıyor. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde görevli bir kişi anlatıyor:

Yakınlarımın bazı beklenmedik sağlık sorunları nedeniyle mensubu olduğum üniversitenin tıp fakültesi hastanesinin acil servisine pek çok kez gitmek durumunda kaldım. Her gidişimde orada uzman doktor bulunduğu izlenimi edinemedim. Acil serviste hep, tıp fakültesi öğrencilerini veya yeni mezun çok genç doktorları gördüm.

Gençlerin hastalara yaklaşımları olumsuz olmamakla birlikte yeterince deneyimli olmadıkları, hareket tarzlarından ve sürekli başkalarına danışarak çalışmalarından belli oluyordu.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mithat Erenus ve Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Hasan Batırel... Hipokrat yemini etmiş hekimler olarak hastanede neden nöbetçi uzman doktor bulunmadığına ilişkin söyleyebileceğiniz bir şeyler varsa; biz buradayız, bekleriz!

 

ÖDP

Faruk Yıldız: F tipi siyasetin sol kanadını Ufuk Uras yönetimindeki Özgürlük ve Dayanışma Partisi mi oluşturuyor!

Yağmur Deniz

Çığ gerçeği:

Hatayı Tanrı

affeder, doğa affetmez!

Mızrak

Kemal Öncü: Çuvala sığmayan mızrak bir yerlerine batınca, yandaş medya Ergenekonun Amerikan tezgâhı olduğunu yazmaya başladı!”

Ciddi

Gülfatma Carlık: Ali Babacana göre Türkiye, AB sürecini ciddiye alıyormuş. AB, Türkiyeyi ciddiye alıyor mu!

Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöllerin günlüğünden: Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Nasır mıymış? 5 Şubat 2009
Gladyo 29 Ocak 2009
İse 22 Ocak 2009

Günün Köşe Yazıları