Çiğdem Toker

Bizim Büyük Derdimiz

29 Kasım 2014 Cumartesi

Üyesi bulunduğu Meclis faaliyetine yayın yasağı isteyen Hakkı Köylü’nün milletvekili seçilmeden önceki mesleğini bilmeyene hatırlatalım:
Cumhuriyet savcısı.
Kütahya, Emet, Gürün, Mardin, İskenderun, Edirne, Erzurum, Bursa...
AKP Kastamonu Milletvekili Köylü’nün Meclis albümündeki biyografisinde, savcılık ve başsavcılık yaptığı görev yerleri böylece sıralanıp gidiyor.
Köylü aslında 2007’den beri Meclis’te.
Fakat Yolsuzluk Komisyonu Başkanlığı performansı gösteriyor ki, savcılık geçmişi tutum ve davranış kodlarında Köylü’nün peşini bırakmıyor.
Bir parlamenterden ziyade, bir savcı gibi “resen” davranıyor.
Bu yanıyla “yayın yasağı” talebi, Başkan Köylü’nün komisyon üyelerine bilgi vermeden, oylama yapmadan tek başına aldığı ilk karar değil.
Hakkı Köylü, Soruşturma Komisyonu’na başkan seçildiği 9 Temmuz’dan bu yana, pek çok kritik işlemi, komisyon iradesini hiçe sayarak “Ona da yetkim var, buna da yetkim var” anlayışıyla gerçekleştirdi.
Dört bakan hakkındaki yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasına dair fezlekelerin Meclis’e ulaşabilmesi, ancak savcılığın, -iktidarın yargıyı hallaç pamuğu gibi attığı bir dizi değişikliğin ertesinde- takipsizlik kararından sonra mümkün olabilmişti.
Ama bu yetmiyor.
Güç bela kurulabilen Yolsuzluk Komisyonu’nun çalışmalarının ilk günden beri sözde hukuksal görünümlü, siyasi taktiklerle nasıl engellendiğini anımsayalım:

***

-10 TEMMUZ: 9 Temmuz’da oluşturulan komisyon üyeleri 12 Temmuz’da Resmi Gazete’de yayımlandı. Fakat bu, komisyonun çalışacağı an-lamına gelmiyordu. Başkan Köylü, 10 Temmuz’da Meclis Başkanlığı’ndan gönderilen fezlekeleri “dizin pusulası eksik” gerekçesiyle İstanbul Başsavcılığı’na iade etti. Bunu yaparken tek başına davrandı. Komisyonun diğer üyelerinin haberi olmadı.
-15 TEMMUZ: Amaç belliydi. Köylü’nün bu kararı tek başına alması, haberin geç öğrenilmesine yol açacaktı. Fezlekelerin savcılığa iade haberi, Köylü’nün dosyayı İstanbul’a göndermesinden günler sonra 15 Temmuz’da öğrenilip yayımlandı.
-17 TEMMUZ: İki gün sonra, Başkan Köylü’nün “yok” dediği dizin pusulasının var olduğu ortaya çıktı. Komisyonun CHP’li üyeleri Erdal Aksünger ile Rıza Türmen, “yok” denilen belgeyi 17 Temmuz’da düzenledikleri toplantıyla basına dağıttı.
-Köylü’nün “nedense” göremediği belgeler, başsavcılığın gönderdiği klasörde duruyordu. “Soruşturma evrakının onaylı bir sureti dizin pusulasına ekli olarak gönderilmiştir” denilen 31 Aralık 2013 tarihli üst yazıda, hangi belgenin hangi klasörde olduğu beş sayfa boyunca tarif ediliyordu.
- Ama iş işten geçmiş, dosya savcılığa gitmişti. Dolayısıyla belgenin varlığı, Soruşturma Komisyonu’nun çalışmaya başlamasına yeterli olmadı. Zaten Cumhurbaşkanı seçimi de çok yaklaşmıştı.
-5 EYLÜL: İstanbul Cumhuriyet Savcılığı, takip-sizlik kararı vermiş, Cumhurbaşkanı seçimi bitmiş, Erdoğan seçilmiş, yeni hükümet kurulmuştu. Artık fezlekeler incelemeye açılabilirdi. Köylü’nün iade ettiği fezlekeler Meclis’e gelebilirdi. Başkan Köylü, dizin pusulası eklenmiş 11 klasör için komisyon üyelerine nihayet inceleme izni verdi.
-15 EKİM: Kurulduktan beş ay sonra çalışmaya başlayabilen komisyona yine diğer üyelere danışılmadan Adalet Bakanlığı’ndan uzman atanmıştı. CHP’li Komisyon üyesi Aksünger, Köylü’nün talebiyle Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu’ndan 3 hâkimin görevlendirildiğini, Cumhuriyet’e “Hiç tanımadığımız üç kişiyi komisyon odasında gördüm” diye anlatacaktı.

***

Geldiğimiz noktada, Köylü’nün komisyon irade-sinin yanı sıra, anayasa ve AİHM kararlarına aykırı olarak talep ettiği yayın yasağı kararına, CHP’nin itirazı üst mahkemede reddedildi.
İtirazın yapıldığı 8. Sulh Ceza Hâkimliği, 7. Sulh Ceza Hâkimliği’nin yayın yasağı kararını; “dayanılan gerekçeler ve evrak kapsamına göre usul ve yasaya” uygun bulmuş.
Dört bakanın “şöhretini”, basın özgürlüğüne üstün tuttuğu bu karar da bizim Cumhuriyet olarak, halkın haber alma özgürlüğünü gözetmemize engel olmayacak.
Çünkü bizim gazetecilik gibi hakiki bir derdimiz var.
Bu derde; Köylü’nün halkın iradesini yansıtan Meclis faaliyetine bir savcı gibi yayın yasağı istemesine, hukuken çok tartışmalı bu talebin kabul edilmesine, yolsuzlukla itham edilen eski bakanların soruşturulma sürecinin karartılmasına bizden önce kaygılanması gereken Meclis Başkanlığı’ndan güçlü bir ses çıkmamasını dert etmek de dahil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Hoşça kalın 9 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları