Siyasal İslamcılar ve rejim değişikliği heveslisi Batılıların idrak edemediği mevzu şu… Mesele dar anlamda Suriye’nin ta kendisi; geniş anlamda ise insanlık davası. “Çöl’ün İncisi” yahut “Çöl’ün Gelini” diye anılan insanlık mirası antik Palmira kentinin, Ortadoğu’ya zerk edilmiş IŞİD virüsünden temizlenmesi bile tek başına ıspatı. Ve dün gelen bu müjdeli habere üzülenlere bakarak bile kimin nerede durduğunu anlayabilirsiniz...

***

Suriye’de o kadar yer dolaştım, Şam’ın 210 km kuzeydoğusunda antik Yunan, Roma ve Pers uygarlıklarına ev sahipliği yapmış UNESCO Dünya Mirası’nın nadide örneklerinden Palmira’yı görmek nasip olmadı. Palmira ve zamana yenilmeyen tek hükümdarı “Savaşçı Kraliçe” Zenobia’nın mağrurluğunu geçen sene 21. yüzyılın Nazilerinin eline düştüğünde, meslektaşım Hediye Levent’in satırlarından okuyunca içim sızlamıştı:
“..Palmira, su kaynakları ile ünlüymüş, yüzyıllarca ticaret kervanlarının durağı olmuş. Akdeniz’e açılan geniş bir coğrafyanın son duraklarından. Tektanrılı dinlerden önceki inançlara da ev sahipliği yapmış. Her ticaret kervanı farklı coğrafyalardan kitaplar, müzik aletleri, efsaneler, hikâyeler, diller taşımış Palmira’ya. Su ile hayat bulan Palmira, ticaretle şekillenip kültür alışverişi ile zenginleşmiş. Haliyle ele geçirmek isteyeni de çok olmuş.. Kuma gömülmüş olsa da her tabakanın hikâyesi, efsaneleri, zaferleri ve yenilgileri bir öncekine eklenerek günümüze kadar ulaşmış.” http://www.evrensel.net/haber/ 113520/sehirler-de-olur

***

İşte bu kent İslam eserleri dahil tüm medeniyet hafızasını yok etmeye yeminli IŞİD zihniyetine esirdi. 1800 yıllık Zafer Takı’nın, 2000 yıllık Baalşamin Tapınağı’nın yıkılmasını vahşilerin videolarında izledik! Taşınarak kurtarılan bir kısım lahit, heykelle teselli bulurken, “Palmira âşığı” 82 yaşındaki arkeolog Halid el Esad’ın katliyle üzüldük.
İnsanlık hafızasını silme cüretine kapılanlara hadleri bir sene sonra bildirildi. Suriye ordusu kurtarır kurtarmaz IŞİD’in mayın ve bubi tuzaklarını temizlemeye başladı. Suriye Antik Eserler İdaresi Başkanı Maamun Abdülkerim’in ifadesiyle “Palmira çölün kumları arasında yeniden yükselecek.”
Diğer yandan Sünnisi, Alevisi, Hıristiyanı, Dürzisi, kadını-erkeğiyle Suriye ordusunun Palmira/Tedmür’ü kurtarmasının, IŞİD’in 2014 Haziranı’nda ilan ettiği halifeliğe karşı sembolik önemi büyük. Bu anlamda Kürtlerin Kobane direnişiyle başlayan ve Rojava’daki diğer halklarla birlikte IŞİD’in “yenilmez olmadığını” dünyaya ıspat eden zaferler silsilenin sonuncusu.

***

Bu zaferin askeri anlamda da “stratejik” olduğunu belirtmeli. Rusya’nın, “geri çekilme” kararıyla Suriye’den büyük ölçüde çıkacağını sananlar yahut askeri taktiklerini “IŞİD’i vurmadığına” yoranların tezlerini topyekûn olumsuzlayan katkıları eşliğinde... Suriye ordusu böylece tüm dünya için tehdit olan bir terör hareketini karada yenmeye muktedir olduğunu gösterdi. IŞİD’in çöküşünün başlangıcı mı, göreceğiz. Zira bu uluslararası bilek güreşinin gidişatına da bağlı. Ama ilk sonucu kanlı örgütün Irak sınırına itilmesi olacak. Nitekim militanların 45 km ötedeki petrol kasabası Suhna’ya kovalandığı ve Karyateyn’in vurulduğu haberleri tez geldi. Sırada petrol ve doğalgaz sahalarıyla, merkezinde Suriye ordusunun aşiret güçleriyle birlikte direndiği Deyr ez Zor var. Irak tarafında Musul’u kurtarmak üzere başlatılan operasyonun akıbeti ve Suriye cephesiyle birleşip bir “kapana” dönüşüp dönüşmeyeceği belirleyici olacak.

***

Hal böyleyken tarih, ABD Dışişleri sözcüsü Mark Toner’in IŞİD’in Palmira’dan sökülmesinden hoşnut olmadıklarını ortaya seren sözlerini de, bizim aklıevvellerin zırıltılarını da yazacak.
Bize gelince… Farklı var oluş ve medeniyet hallerine tahammül edemeyen, kışkırtıp saldırmayı kendilerinde hak görenleri artık iyi tanıyoruz. Savaşa zorlayıp mağlubiyet aldıklarında sadece mağduriyet edebiyatı üretebiliyorlar. Bir de her daim mağrur kalmayı bilenler vardır…