Celal Üster

Kâr ve kapital

14 Nisan 2018 Cumartesi

Yıllar önce Mario Vargas Llosa’nın “Masalcı” adlı bir romanını çevirmiştim. Llosa, bu romanında, “uygar dünya”yı terk ederek Amazon Yağmur Ormanları’nda yaşayan Machiguenga Yerlileri’ne katılan, dahası onların “kutsal masalcı”sı olan Saul Zuratas adlı bir üniversite öğrencisinin öyküsünü anlatıyordu.
Romanın ana izleği, Yerli halkların Batılılaştırılmasına, “uygarlaştırılmasına” eleştirel bir bakışa odaklanıyordu. Beyaz Adam’ın kendi dünyasının egemenliği altına almaya çalıştığı Amazon ormanları doğal dengesini yitirirken Machiguenga kabilesinin de soyu tükeniyordu. Beyaz Adam’ın Yerliler’i “Beyazlaştırmaya” kalktığı bir dünyada Saul’un “Yerlileşmeyi” seçmesi ise egemen düzeni allak bullak ediyordu.

***

Geçenlerde, çokuluslu bir şirketin Amazon bölgesinin orta yerinde dev boyutlarda bir açık ocak altın madeni açmaya çalıştığını okuyunca Llosa’nın ta 1987’de yayımlanmış olan romanını anımsamadan edemedim.
Habere bakılırsa, Amazon’daki Yerli kabileler kutsal topraklarının tam da yüreğinde çevreye zehir saçacak bir altın madeni açmaya hazırlanan bu Kanada kökenli maden şirketine karşı direniyorlardı.
Bu korkunç girişim gerçekleşecek olursa, yörede yaşayan dokuz kabile yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktı.
Ayrıca kimyasal atık havuzu olarak kullanılmak üzere dev bir baraj yapılacak, giderek siyanürlü atık çamuru ırmaklara ve okyanusa karışabilecekti.
Maden şirketinin gerekli tüm izinleri almak üzere olduğu, ama kabilelerin mahkemelere başvurarak bunu şimdilik geciktirdiği söyleniyordu.

***

Aklım çok eskilere, İspanyolların istilalarına, bölge insanlarını köleleştirmelerine, misyonerlerin yöre kültürünü ayartmalarına, kauçuk ve altın vurguncularının sömürülerine gitti.

***

Haberi okuduktan sonra Llosa’nın “Masalcı” romanına yeniden bir göz atayım dedim. Beyaz Adam’ın yeryüzünü kendi denetimi altına almaktan, başkalarının tıpkı kendisi gibi davranmalarını sağlamaktan, herkesi kendisine benzetmeye çalışmaktan bir türlü vazgeçememesine karşılık, Saul Amazon’daki Machiguenga kabilesine katılıyor, onlardan biri oluyor, kendisini onlara benzetiyordu!

***

Tarihi antik Pergamon kentine kadar uzanan Bergama’yla Amazon bölgesi birbirine çok uzak. Ne ki, Amazon Yerlileri’yle Bergama Ovacık halkı, birbirlerinden habersiz, benzer bir yazgıyı paylaşıyorlar. Ama belki yine birbirlerinden habersiz, bu yazgıya başkaldırıyorlar.

***

Amazon’dan Ovacık’a yeryüzüne baktığımda, Ceyhun Atuf Kansu’nun “Kar Türküsü” şiirinin ilk dizesi uğulduyor kulaklarımda: “Kâr ve kapital, kar ve kapital, kâr ve kapital...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Irgat’ın Türküsü 14 Mayıs 2018

Günün Köşe Yazıları