Nihayet Trabzon ‘Futbol Maçı’

15 Eylül 2014 Pazartesi

Yorumlara geçmeden önce, nihayet uzun zamandır ilk defa Trabzon’da “futbol maçına benzeyen bir karşılaşma” görebilmenin mutluluğunu size ifade etmem lazım. Trabzon seyircisi, Fenerbahçe takımına karşı düşmanlık yapmanın maç kaybettirmekten başka bir işlevi olmadığını anlamıştı artık; ki bu da gecenin en değerli verisi olarak karşımıza çıktı.
Trabzon’da maç, birbirini her zerresiyle tanıyan oyunculardan kurulu Fenerbahçe ile toplama plaj yıldızlarını düşündüren Trabzon arasındaydı. Maçtan önceki beklenti, top kontrolünün büyük ölçüde Fenerbahçe’de kalması ve bunun ötesinde skorun futbolun şans ve kişisel beceri faktörlerinden de etkilenerek belirlenmesiydi. Maç da zaten aynen o şekilde gelişti. Trabzon’a karşı psikolojik üstünlüğü de elinde bulunduran Fenerbahçe, ilk yarıda topla oynamada yüzde 68’e 32’lik abartılı bir üstünlük sağlarken, bunu maçın can alıcı noktalarına yansıtamadı. Biraz “bal yapmayan arı” durumu vardı. Sarı - Lacivertliler ilk 45 dakikada oyunu Diego’dan çok Emre üzerine kurdu. O da gerçekten arzulu ve nispeten sakin bir gününde olumlu katkılarıyla dikkat çekti. Fırat Aydınus’un maçın başından itibaren “kart vermeden durumları ihtarlarla geçiştirme” kararı, F.Bahçe’nin biraz önünü kesti.
Maçın 2. yarısı karşılıklı pozisyonlarla daha hareketli başladı. Trabzon hızlı kontrataklarla Yatabare ve Waris’le ciddi tehlikeler yaratırken, Fenerbahçe’de beraberliğe razı olmadığını sert şutlarla gösteren başta Topal ve sonra Diego’ydu. Maç ikinci yarıda Trabzon’un kendini bulmasıyla daha dengeli geçti. Hatta Yatabare ile Trabzon daha tehlikeli pozisyonlar buldu. İsmail Kartal’ın ilk değişiklikleri (Alper - Sow, Webo - Diego) yerindeydi. Belki Webo biraz geç alındı oyuna. Fırat Aydınus, maçı her ne kadar fena yönetmedi desek de ev sahibi takımı kollamayı da ihmal etmedi. Mesela maçın 80. dakikasında Kuyt’ın düşürülmesi penaltı olabilirdi. Faullerde de takdir hakkında Aydınus Bordo - Mavililere bonkör davrandı.
Sonuçta her ne kadar bu zor bir deplasman olsa da maç Fenerbahçe adına bir hayal kırıklığıydı. Özellikle maçın son iki dakikasında yapılan Emenike - Selçuk değişikliğini çok yadırgadım. Kartal’ın hedefi, o anda beraberliği kurtarmaksa, bu gerçekten anlaşılmaz bir tavır! Demek ki Kartal bu maça son anda olsa bile kazanması gereken bir 90 dakika olarak bakmayıp, yüzde 66’lara varan top kullanma oranına rağmen takımına henüz tam güvenemediğini gösteriyor. Sonuçta maçı Fenerbahçe veya Trabzon değil, nihayet centilmenlik kazandı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erken seçim mi dediniz? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları