Hayal Kırıklığı ve Tarihe Düşülen Not

01 Temmuz 2014 Salı

CHP’nin Cumhurbaşkanlığı adayı süreci hayal kırıklıkları ve çam devirme seanslarıyla tüm hızıyla sürüyor. Bir parti, eline geçen fırsatları bu kadar kolay harcayabilir mi? Bunun bir izahını yapabilen var mı? Kitlesel dayanışma ve ortak kurtuluş umudunu bu şekilde yok etmek kime yarıyor söyler misiniz?
Kimse bana bu iki örneğin birbirine benzemediğini söylemesin: Fenerbahçe’de Alex’in Kocaman tarafından uzaklaştırılması taraftarı karpuz gibi ortadan nasıl bölüverdiyse, İhsanoğlu’nun adaylığı da aynı şekilde CHP seçmenlerini resmen dağıttı.
Erdoğan’ı bu ağustosta yenmek kolay bir iş mi? Hayır çok zor, hepimiz biliyoruz bunu. Peki bulunan adayın CHP seçmeninde yarattığı sonuca göz atalım: Kadın dernekleri infial içinde. Alevi dernekleri infial içinde. Sanatçı ve aydınların büyük kısmı infial içinde. ADD net tepkisini ortaya koydu. Dernekler ayakta. Sokaktaki halk, onlar da ikiye bölünmüş durumda, tepkilerin veya tartışmaların önü kesilemiyor. Peki ne gerek vardı? Şaka mı bu? Tüm kalelerinizi dağıtacak bir adayı çok mu aradınız? Aylardır “Çatı Aday çıkarın” diyoruz. Ama şu farkla: Biz size “CHP-MHP çizgisinin adayını bulun” dedik; AKP-MHP çizgisinin adayını değil!
Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki hesabı açık: Ben bu adayla AKP torbasından da oy alıp, kazanabilirim. İyi de kendi torbandan çok daha fazla oy kaybedebileceğini göremiyor musun? Her şeyden önce zaten seçmeninin güvenini kaybediyorsun! Ne gerek vardı? Taktik desen taktik değil, kurnazlık desen o hiç değil! Mesela alın size Mansur Yavaş! Ankara CHP Büyükşehir adayı olarak, seçim öncesinde şüpheyle bakılırken, kampanyası ve ardından gösterdiği tavırlarla Yavaş inanılmazı başarıp, ülkücü gençleri sosyalist-sosyal demokrat gençlerle beraber sokağa dökmeyi başarmıştı. Birçok benzer güçte ismi de her birimiz zaten önerdik. Peki ya şimdi?? Rahmetli İsmet İnönü’nün deyimiyle “Hadi canım sen de!” Neredeyse diyebiliriz ki, bu adayda tam tersine bölmeyi başararak seçmenleri tersten sokağa döktü!
Geçen perşembe yıllardır siyaset üzerine düşünüp tartıştığımız dostlarımızla, kitle örgütleri temsilcilerinin bir araya gelmesine ön ayak oldum. Cumhurbaşkanlığı konusunda malum tepkiler sıralandı. Ardından eğilim yoklaması yapıldı ve açık ara Emine Ülker Tarhan ismi öne çıktı. Böylece sürece ters tepki veren kitleler ve sosyal medya birden olumlu anlamda hareketleniverdi.
Efendim niye bölücülük yapıyorsunuz?” diye suçlama yapanlara verilecek cevap ortada: Bu arkadaşlar henüz iki turlu seçimin ne olduğunu anlayamamışlar. Mesela Büyükşehir Belediye seçimi olsa, tabii ki adayı beğenmeseniz bile oy bölmeye yönelmek bir intihar olur. Ama burada öyle bir durum yok. Hedef Erdoğan’ın ilk turda seçilmesine engel olmak ve çok oy alan iki adayın 2. tura çıkacağını bilerek seçmenlerden destek aramak. Erdoğan ve CHP’nin seçmenleri arasında kesişme, sanılanın aksine bence çok az. Sonuçta İhsanoğlu ve mesela Tarhan aynı anda seçime girseler, seçime katılacak seçmen sayısı net olarak artar ve Erdoğan’ın ilk turda kazanma şansı azalır. Fazla oy alan ise 2. turda Erdoğan’ın karşısına çıkar.
Aslında her zaman temenni ettiğim gibi tabii ki gönül isterdi ki böyle bir bölünme yaşanmasın. Ama siz bunu bu akıl almaz adayı öne sürerek tek vücut olarak sokaklara dökülmeyi bekleyen halkını kılıçla ortadan biçenlere soracaksınız. Bu çok yaratıcı (!) buluşunuza gelecek tepkileri hesaplayamadıysanız, biz size nasıl “lider” sıfatını yakıştırabileceğiz?
Siz bu satırları okurken, büyük ihtimalle Tarhan alternatifi matematiksel olarak gündemden düşmüş olacak. Evvelsi gün CHP milletvekili arkadaşlarımla sürdürdüğüm telefon trafiği zaten bu neticeyi bana vermişti. Belki 20 imza bulunamadı. Ama tarihe not düşüldü! Genel Başkan’ın her türlü baskısı ve kapıdaki genel seçimlere rağmen CHP ruhuna, tarihine ve hatta bence tüzüğüne aykırı olarak dayatılan bu adaya karşı 21 milletvekili direnerek İhsanoğlu’na imza vermediler. Aralarından yarısı kadarı bir başka aday çıkarmak istediler ama güçleri yetmedi. Keşke diğer arkadaşları da o imzalara katkıda bulunsalardı ama sonuçta bu Parti’nin toptan sahipsiz olmadığını kanıtladılar.
Türkiye, dil devrimini kabul etmeyen, Atatürk Devrimleri’ni ve Cumhuriyeti’ni hazmedememiş bir cumhurbaşkanından bence daha iyisini bulmalıydı, şayet Erdoğan’a bir rakip arıyor idi ise... Çünkü İhsanoğlu sadece bir “alternatif”.
Kim ne derse desin, bu durum CHP yönetimi için, hanelerine yazılan ağır bir eksi puandır. Kimse bahane aramasın. Bu durumun sorumlusu yalnız Kılıçdaroğlu değildir. İmza veren her milletvekili bu sorumluluğu idrak etmeye mecburdur. Tarih hatırlar...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erken seçim mi dediniz? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları