Artık Dayanışma Lütfen!

17 Mayıs 2014 Cumartesi

Amacı olmayan bir maçtı. 1001 gece masallarındaki gibi bitmeyen kutlamaların yorgunu olan Sarı - Lacivertli takım, sahaya değer verdiğini göstermek istediği yedekleriyle çıkmıştı. Holmen, Kadlec, Baroni, Webo, Mert ve hepsinden önemlisi bu yıl ilk defa forma giyen Serdar Kesimal... Bir kısmının aklında belki biraz gelecek kaygısı vardı. Mesela Baroni ve Holmen, bu formayı son defa giyiyor olabilirlerdi. Baroni topu kendine has şık bir vuruşla yerden filelere gönderdikten hemen sonra formasını öperken “Ben bu takımda kalmak istiyorum” demiş oluyordu ama bu zor görünüyor. İkinci yarıda Fenerbahçe İbrahim ve Muhammed gibi gencecik oyuncularına forma gururu yaşatırken aslında kimsenin aklında maç da pek yoktu. Futbolcular da ülkedeki herkes gibi Soma travması yaşıyorlardı. Son saniyede Sow, yıl içinde bolca kaçırdığı karşı karşıya pozisyonların acısını çıkararak kepengi golle indirmiş oldu.
Büyüklerin yerinde olsam, yaşanan korkunç olayın verdiği yaşam dersiyle kavga gürültü ve kin yayma muhabbetlerini terk eder, derhal Somalı işçiler yararına eski günlerin en güzel nostaljisi olan Türkiye Spor Yazarları Kupası’nı tekrar devreye sokardım. Bu ülkede büyükler karşılıklı yenilme korkusu yüzünden mecburiyetler dışında birbirleriyle oynamamaya çalışıyorlar! Bundan daha yakışıksız ve saçma bir tavır olamaz. Spor sahalarında yaratılan o yapay kavga ve husumetin kaç kuruşluk değeri olabilir ki yaşanan gerçek dramların yanında? Türkiye bu büyük felaketten sonra yöneticisiyle, futbolcusuyla taraftarıyla artık olgunlaşmalı ve sporu bir kavga ve ayrışma değil, dayanışma ve dostluk vesilesi olarak kullanmalı, geçmişe sünger çekip yeni sayfa açmalı. Soma’da kaybettiğimiz canların hangi takımdan olduğunun bir önemi olabilir mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erken seçim mi dediniz? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları