Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Kılıçdaroğlu’nun su döktüğü mezar
Hem öldürüyorlar hem de cenazenizde ağlıyorlar. Tırnaklarının arasında kanınız kururken en çok onlar figan ediyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu, kardeşi Celal’in cenazesini kaldırırken aklımdan geçti. Hani “Ne atabilirsin ne satabilirsin” derler ya. Kardeş bu... Aynı karından doğmuş, beraber gülmüş beraber ağlamışsındır. İstesen de düşman olamazsın. Kılıçdaroğlu da olmadı. Geçen ay hastanede ziyaret etmiş, elini tutmuştu. Önceki gün de son yolculuğuna uğurladı.
Ancak Kemal Bey ile karşısındaki tabutun içinde yatan kardeşinin arasında koca bir hendek kazılmıştı. Bu hendeği kazan başkasıymış gibi, Cumhurbaşkanı Erdoğan “derin bir üzüntü” içinde olduğuna dair mesaj yolladı.
Sahi Baykal meselesinde de aynısı olmamış mıydı? FETÖ çekmiş, servis etmiş, AKP medyası ilk kez yayımlamıştı. Ancak Baykal’ı istifa ettiren basit bir görüntü değildi. Erdoğan kürsüye çıkmış, “Ne özeli, genel genel” diye bağırmıştı. Kapının ardında olanı siyasetin ortasına taşımışlar, “İstifa istifa” diye bağırmışlardı. Katil olay yerine bir kez de kendini temizlemek için uğrar ya... Baykal istifa edince “derin üzüntü” duyup Kılıçdaroğlu’na “Sen yaptın” demişlerdi.
İşte Celal Kılıçdaroğlu’nun başına gelenin hikâyesi de benziyor...
KEMAL BEY’İN VETOSU
Kılıçdaroğlu ailesi, diğer fertlerini pek tanımasak da yedi kardeşten oluşuyordu. Celal Bey, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan altı yaş küçüktü. Aynı ortamda büyümüşlerdi. Gelgelelim, okuma konusunda ağabeyini örnek almadı. Liseyi terk etti, işçiydi.
Ekonomik durumu “herkes gibi”ydi. 2007’de emekli olduktan sonra bekçilik yapmaya başladı. Durumu keşfedilince yandaş medya önce buradan vurdu. Onlara göre koca genel başkanın kardeşi, inşaatlarda bekçilik yapamazdı. Baksanıza Erdoğan’a, onun kardeşleri sıcak sudan soğuk suya ellerini sokuyor muydu!
Celal Kılıçdaroğlu’nun ağabeyi ülkenin kurucu partisinin genel başkanıydı. Tartışmasız en kritik makamlardan biriydi. Celal Bey, soyadının kendisine bir şeyler kazandırmasını bekliyordu. Ancak Kemal Kılıçdaroğlu, aynı günlerde Erdoğan’ın ailesinin bu denli siyasetin içinde olmasını eleştiriyor, vakıflarının kamudan beslenmesine tepki gösteriyordu. Konu kendisi olunca farklı davranmadı. Belki bir belediye başkanına telefon açsa, kardeşini “danışman” yapabilir ya da bir yönetim kuruluna adını yazdırabilirdi. Bunu seçmediği gibi, ailesinin siyasetten uzak kalması için çalıştı.
Celal Bey, 2014 yerel seçimlerinde, Buca’da CHP’den belediye meclis üyeliğine aday olmak için başvurdu. Ancak genel başkanın kardeşi, elbette Kemal Bey’in vetosuyla, belediye meclis üyeliğine bile aday gösterilmedi. Celal Bey, kendisi için kötü ama Türkiye için iyi olan bu olaydaki sırrı anlayamadı. CHP’ye de abisine de kırıldı.
BELDEN AŞAĞI VURDULAR
Celal Kılıçdaroğlu’nun hem fiziki hem ruhsal sorunları, dahası alkol problemi vardı. Nitekim çocukları bu nedenle babalarına vasi tayin edilmesi için başvurmuştu. Bu durum, onu dışarıdan müdahalelere açık hale getiriyordu.
Ahlaki değerleri olanlar normalde buradan vurmazdı ama burası Türkiye... Celal Kılıçdaroğlu’nu alıp ağabeyine karşı kullanabileceğini görenler bu fırsatı kaçırmadı. Celal Bey’i çocukları yerine onlar yönetmeye başladı. Kemal Bey’e karşı kardeşini mermi yapıp belden aşağı ateş ettiler.
Kasım 2016’da abisinin Adalet Yürüyüşü’ne karşı, Söke’den Didim’e yürüyüş başlattı. Talebi, CHP içindeki FETÖ’cülerin temizlenmesiydi. Elinde “FETÖ’cüler abimi de kandırmışlar” yazılı döviz tutuyordu. İçişleri bakanına CHP’li belediyelere müdahale çağrısında bulundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, soyadını kullanarak partisini zor durumda bırakan kardeşine karşı harekete geçti. İhraç talimatı verdi. Olacağı anlayan Celal Bey, CHP’den istifa etti.
Aralık 2016’da Didim’de, Cumhuriyet Meydanı’nda çadır kurdu. “Sayın cumhurbaşkanımızı Allah başımızdan eksik etmesin” yazılı pankart açıp oturma eylemi başlattı.
9 Ocak 2017’de AKP Genel Merkezi’ne giderek üye oldu. Rabia işareti yaparken çekilen fotoğrafı servis edildi.
Haziran 2017’de, abisine karşı sözde ölüm orucu başlattı. Bir çekyatta uzanırken elinde “Pornocu belediye başkanı, FETÖ’cü abi istemiyorum” pankartını tutuyordu.
AKP’NİN YÖNETTİĞİ HESAP
Celal Kılıçdaroğlu adına bir Twitter hesabı kuruldu. Hesaptan “Kemal Kılıçdaroğlu’nun kardeşi” sıfatıyla CHP lideri aleyhine düzenli mesaj atılıyor, hükümet medyası bu mesajları anında haber yapıyordu. Hesabı kuran ve işleten, AKP’nin sosyal medya işlerini yapan ajansın çalışanı çıktı.
Yandaş medya, Kemal Kılıçdaroğlu’na belden aşağı vurmak için sık sık onu konuk alıyordu. Soyadından başka bir özelliği olmayan Celal Kılıçdaroğlu programlarda yorumculuk yapıyor, abisi hakkında kullandığı ağır sözlerle düşmanları için malzeme veriyordu. İşin içindeki Melih Gökçek parmağı herkesin bildiği sırdı. Gökçek, Celal Bey’i referans verdiği “Sol Siyaset FETÖ İlişkileri” isimli bir kitap bile yazdı.
Celal Kılıçdaroğlu’nu karikatür bir figür haline getirdiler. Elbette kimi zaman eğlendikleri bu işin ana hedefi hep Kemal Kılıçdaroğlu’ydu.
Öyle ki...
Kemal Kılıçdaroğlu, linç edildiğinde “Vallahi ben mutluyum yani. Döven arkadaşlara helal olsun. Tebrik ediyorum” diyecek kadar ileri gitti.
HER ŞEYİ İTİRAF ETTİ
Her şeyin bir ömrü var. Celal Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin de... Sonunda onu da tükettiler. Bir köşeye bıraktılar.
Kemal Bey hiç dava açmadı ama...
Celal Kılıçdaroğlu, kendi hesabı üzerinden başkalarına ettiği hakaretlerde, açılan davaların muhatabı olunca her şeyi itiraf etti. Kendisine ev, araba, para vaat edilmiş, bunların karşılığında denileni yapması istenmişti. Sonunda mahkemede kendisini savunan avukatın parasını bile ödememişlerdi. Pişman görünüyordu.
Bir zamanlar neredeyse her gün yandaş televizyonlarda, gazetelerde görünürken adı unutuldu. Derken ölüm haberiyle hatırlandı.
Dün, bir CHP’li, kardeşinin mezarına su döken Kemal Kılıçdaroğlu’nun fotoğrafını şöyle yorumlamıştı: “Elin kapısından medet umarsın, mezarına bir tas suyu düşman bildiğin kardeşin döker.”
Gerçekten de Celal Kılıçdaroğlu’nun cenazesinde ya da mezarının başında, önünde rabia işareti verdiği AKP Genel Merkezi’nden ya da sürekli göründüğü yandaş medyadan kimse yoktu. İşte bu nedenlerle Erdoğan’ın “derin üzüntülü” mesajını görünce “Üzülmesek de olur, insan sıfatına layık olalım yeter” diye iç geçirdim.
Çoğu zaman sizi kardeşinizle anlatırlar. Oysa insanı tanımak için düşmanlarının kim olduğuna bakın yeter.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Mahruki yine yandı
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!
- Özel görüşmenin ayrıntılarını açıkladı!