Barış Pehlivan
Barış Pehlivan baris.pehlivan@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hayal bu ya...

10 Mayıs 2024 Cuma

“Eski mahalleme ve çevreme dönersem yine suça bulaşırım. Nasıl iş bulacağım, bilmiyorum.”

Cezaevinden çıkmaya korkan genç bir mahkûm söylemişti bunu bana. Kaç kez işitmiştim, hatırlamıyorum.

Görüyorsunuz, her yerde 9. Yargı Paketi’ne dair haberler çıkıyor. Ve dönüp dolaşıp meseleyi kimlerin tahliye olacağına indirgiyoruz. Öyle ya, çölde yaşıyoruz; bir gram daha fazla adalet sağlanacaksa, ne güzel. Güzel de...

Hukuksuzluk yetmiyormuş gibi çok sayıda mahkûm insani şartlardan uzak şekilde günlerini geçiriyor. Ranzaları geçtim, yerde yatacak alan kalmadığı için yemekhanede uyuyanları gördü bu gözler. Haliyle sırf bu yüzden bile infaz rejiminde köklü değişiklik şart.

Lakin cezaevlerinin dolmamasına, boşalması kadar kafa yormuyoruz. Hayır, siyasi davalardaki adaletsizlikleri tekrarlamayacağım. Bu siyasi iklimde onların yargı paketiyle köklü bir dönüşüme uğrayacağını düşünmüyorum. En azından, siyasi davalarda şifanın paketin içinden ziyade, pakete kurdele takanın elinde olduğunu biliyorum.

Demem o ki suç akademisi haline gelen “ıslah sisteminin” baştan değişmesi gerek. Sözü uzatmayacağım. Hayal bu ya, keşke cezaevlerindeki şu sorunlara da şifa içerse 9. Yargı Paketi:

1- Parasını kelepçe anahtarı yapanlar kadar, içme suyu alamayan fakirler de var hapishanelerde. Yıllardır içerideler ama kimsesizler. Belki bugün çıkacaklar ama cezaevinin kapısından sonra gidecekleri bir adres yok. Haliyle, en tanıdık eski “dosta”, yani suça sığınıyorlar.

2- Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u dinliyorum. İşyurtlarına önem verdiklerini belirterek “403 ceza infaz kurumundaki 1700 atölye ve tesiste üretim yapılıyor” diyor. Ekliyor: “Suç işlemiş bir kişi artık cezaevinden meslek sahibi olarak topluma faydalı oluyor.” Madem öyle, cezaevine girenlerin yarısından fazlası çıkınca neden yine dışarıda suç işliyor? Neden suç örgütü üyelerinin ifadelerinde sürekli “Cezaevinde tanıştık” cümlesini duyuyoruz?

3- Açık cezaevlerinde çalışan mahkûmlara asgari ücretin beşte birinden daha az maaşla emek sömürüsü yapıldığını biliyor muydunuz? Keza, kazanılan o parayla cezaevinde bile yaşamanın ne kadar zor olduğunu, kantin fiyatlarına bakan herkes anlayabilir. Haliyle zaten “ıslah” değil ama cezaevleri aslında ticarethane midir?

4- Farkında mısınız şöyle haberleri çok sık okuyoruz: “Cezaevi izninden çıktı; tecavüz etti, hırsızlık yaptı, cinayet işledi...” Bir devlet, uzun yıllar cezaevinde kalan bir mahkûmun izinli kalacağı süre içinde nasıl yaşayacağını hiç mi düşünmez?

5- Ve sahi, infaz koruma memurlarının gözlerindeki yorgunluğu kimse görmüyor mu? Bilinmiyor mu ki tek işyerleri cezaevi değil. Zira geçinebilmek için ek iş yapmayanı yok neredeyse. Ben dinleneceği yerde garsonluk ya da düğün çalgıcılığı yapan gardiyanlar tanıdım. Buna mahkûm bırakılanlar mı mahkûmları ıslah edecek?

Özetle...

Korkuları, zaafları, yalnızlıkları ve çevreleri birçok insanı yeniden suç üretmeye itiyor. Haliyle iş, sosyologlara ve psikologlara da düşüyor. Ne demiş polisiyenin klasik isimlerinden Raymond Chandler: “Suç bir hastalık değil, bir belirtidir. Aynasızlar, beyninde tümör olan hastaya aspirin veren hekime benzerler.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları