Barış Doster

Siyasal partiler ve siyaset esnafı

19 Kasım 2022 Cumartesi

Siyaset; bir yönüyle ideoloji, program, kadro ve örgütü, bir yönüyle kararlılık, tutarlılık, inandırıcılık ve güvenilirliği zorunlu kılar. Çünkü bunlar olmazsa mücadele, mücadele olmazsa umut ve güven olmaz. Bu bakış açısıyla ülkemizdeki partilere bakınca, ana akım siyasette bu özelliklerin olmadığı görülüyor. Partilerin değişen söylemleri, keskin U dönüşleri, vitrinlerinde öne çıkardıkları isimler, berrak bir ideolojik tutumu ve politik istikrarı değil, seçmeni müşteri olarak gören ve her gruptan, her sınıftan müşteriye, her cinsten malı satmaya çalışan süpermarketleri andırıyor. Siyasi partilerin bu durumu, siyasetin toplumsallaşmasını önlüyor, umut ve güven vermiyor. 

 Bu siyasal yozlaşma ve hastalık, sadece ülkemize özgü değil elbette. Batı’da da yaygın. Merkezin solunda ve sağında sıkça görülüyor. O nedenle, sağın sağındaki partiler, popülist söylemlerle, yer yer solun vaatlerini de sahiplenerek oylarını artırıyorlar. ABD’de, Fransa’da, Almanya’da, İtalya’da, Hollanda’da, Belçika’da görüyoruz bunu son yıllarda. Küreselleşme sürecinin, etnik, mezhepsel, dinsel kimlikleri kaşıması, feodal bağları “özgürlük”, “sivil toplum”, “demokrasi” adına siyasal zemine taşıması da bu süreci hızlandırıyor. “Etnik müzik”, “etnik yiyecek”, “etnik takı”, “etnik giysi” öne çıktıkça ulusal ve sınıfsal olan, geriye düşüyor. 

ABD emperyalizmi bu durumdan memnun. Çünkü hâkimiyeti aşınan ABD; küreselleşmeyi çoğunlukla ABD’nin lehine işleyen, ABD’nin yumuşak gücünü pekiştiren, ABD’nin ikna gücünü, taklit edilme hızını, özendirme yeteneğini besleyen bir süreç olarak görüyor. ABD; bu yolla kendi değerlerini, yaşam biçimini, harcama kalıplarını, tüketim alışkanlıklarını, kültürünü, dilini, damak zevkini yayıyor. Ekonomik olarak dünya toplam hasılasındaki payı gerileyen; Çin’in yükselmesini önleyemeyen; Rusya’ya geri adım attıramayan ABD; kendi değerlerini dayatmayı başarıyor. Bu yolla, gücü aşınsa bile, ekonomisi ve siyaseti arasında dışsallık sağlıyor. Örneğin, ABD’nin Afganistan ve Irak’ı işgaliyle, ABD’nin silah sanayisinin, siyasal seçkinlerinin, bilişim şirketlerinin, petrol ve kimya endüstrisinin çıkarları örtüşüyor. 

FEODALİZM VE SİYASAL YOZLAŞMA 

Türkiye’deki ana akım siyasal partilerin bu durumu görmelerini, buna uygun tutum almalarını beklemek gerçekçi değil. Çünkü 2022’nin dünyasında bile, iktidarı ve muhalefetiyle, aşiret reislerinin, toprak ağalarının transferiyle meşguller. Feodal ilişkileri, hızlı ve kolay oy almanın anahtarı olarak görüyorlar. O nedenle seçimlere hazırlanan, partilerin kapısını aşındıran, lacivert takım elbisesini giyen, “Nasipse adayız” diyen siyaset esnafı, çalışmalarına köy derneklerinden, hemşeri derneklerinden, tarikat ve cemaat liderlerinden, toprak ağalarından başlıyor. Bu durum büyük kentlerimizde de böyle küçük kentlerimizde de. Kırdan kente göçle, eğitimle, toplumsal bütünleşme ve hareketlilikle bir ölçüde kırılsa da halen varlığını koruyor maalesef. 

 Sağdan sola, soldan sağa parti dolaşmaktan başı dönen siyasetçilere, milletvekillerine, belediye başkanlarına, belediye meclis üyelerine bir de bu gözle bakmak gerekiyor. Siyaset ilkesiz, ideolojisiz yapıldıkça siyasetçi de kimliksiz, kişiliksiz hale geliyor çünkü.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları