Barış Doster

Ekonomik bunalım neyin sonucu?

04 Ocak 2023 Çarşamba

2023 zamlarla gelirken memurların, emekçilerin, emeklilerin maaşlarına yapılacak zammın çok düşük kalacağı görüldü. Çünkü iktidarın ekonomi politik öncelikleri farklı. Çünkü yeterli kaynak yok. Çünkü Türkiye çok borçlu bir ülke. Çünkü kıt kaynaklar da akılcı, verimli, üretken yatırımlar için kullanılmadı.

Hemen birkaç kısa bilgi paylaşalım, konuyu daha iyi kavramak için.

Türkiye; 1923-2002 arasında, Cumhuriyetin ilanından AKP iktidarına kadar, 247 milyar dolar dış ticaret açığı vermişti. AKP iktidarında, 2003-2022 arasında verdiği dış açık, AKP öncesi 79 yılın 5 katından fazla: 1 trilyon 250 milyar dolar. Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre; 2022’de yıllık enflasyon yüzde 64.27, Enflasyon Araştırma Grubu’na (ENAG) göre ise yüzde 137.55.

Yukarıda sıralananlar, ekonomimize ilişkin tablonun parlak olmadığını gösteriyor. Dahası var. İşsizlik yüksek, cari açık yüksek, dış borç yüksek. Kökü, 24 Ocak 1980’e, tarihimize 24 Ocak Kararları olarak geçen ekonomik programa dayanan, 12 Eylül darbesiyle, silah zoruyla uygulanan, izleyen yıllarda seçilmiş hükümetlerce harfiyen benimsenen, AKP’nin de takip ettiği programın sonucu bu tablo.

EKONOMİDE DENGENİN ÖNEMİ

Türkiye; üretimi değil tüketimi, ihracatı değil ithalatı benimsedi. Üretim ekonomisi ve planlamadan koptu. Devlet ekonomiden çekildi. Dengesini, sanayileşme iddiasını, büyük ölçüde kamu öncülüğünde sağlanan sanayi altyapısını yitirdi. Hem bölgeler arasında hem sınıflar arasında dengesizlik, arttı. Gelir dağılımı uçurumu derinleşti. Orta sınıf eridi. Finans sektöründe, sanayide, borsada yabancıların payı arttı.

Hemen belirtelim, ekonomik büyümeyi, tümüyle ithalata bağımlı kılmak ne denli sağlıksız ise tümüyle ihracata, yani dış talebe bağlamak da o kadar yanlıştır. Çünkü dış talep azaldığında, ihracat şansı zayıfladığında, zor durumda kalınır. Bu sorunu aşmak için; iç talebi canlandırmak, iç pazarı büyütmek, iç tüketimi artırmak, orta sınıfı güçlendirmek gerekir. Ücret artışları yapılır. Kamu yatırımları, kamusal harcamalar artırılır. Fakat bu yapılanlar yetersizse, ekonomik darboğaz kaçınılmazdır.

O nedenle büyümenin dengeli, kalkınmanın sürdürülebilir olması önemlidir. Hele de düşük-orta gelirli, azgelişmiş-gelişmekte olan bir ülke söz konusu ise dengeyi tutturmak zordur. Çünkü hem milli geliri büyütmek hem büyüyen milli geliri adil dağıtmak zorunludur. Büyümek için yatırım, yatırım için tasarruf, tasarruf yetersizse dış borç, yabancı yatırımcı gerekir. Tasarruf ağır basınca, tüketim azalır, iç piyasa durgunlaşır.

Dış borç ise hem ekonomik hem politik olarak ağır yük demektir. Bir süre sonra, borcu borç alarak kapatan, dış borcun faizini bile ödemekte zorlanan bir yapı ortaya çıkar. Cari açık patlar. Tarım ve sanayi, yabancılarla rekabette zorlanır ve bir süre sonra bu sektörlerde yabancıların payı artar.  

O nedenle, “Borç yiğidin kamçısıdır” demek yerine, “Borç alan, emir alır” sözünü kulağa küpe etmek gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları