Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Deprem ve cehalet
Yaşadığımız depremlere ilişkin tartışmalarda konuşulması gereken her şey konuşuldu. Daha da konuşulacak. Konuşulmalı da.
Çünkü deprem; vatanımızın, daha geniş ölçekte yaşadığımız coğrafyanın acı ve acımasız bir gerçeği. İran’dan Suriye’ye, Gürcistan’dan Çin’e yakın-uzak komşularımız da depremlerle sarsılan ülkeler.
Çünkü depremi; günü gününe, saati saatine bilmek olanaksız olsa da depremin olası şiddetini, hangi bölgede olabileceğini, hangi zaman dilimi içinde yaşanacağını öngörebiliyor bilim insanları.
Peki, durum buyken deprem öncesi alınması gereken önlemler, deprem sırasında atılması gereken adımlar ve deprem sonrasında yapılması gereken hamleler konusunda niçin hızlı, örgütlü, planlı, eşgüdümlü, etkili olamıyoruz?
Çünkü cehaletten kurtulamıyoruz. Çünkü cehalet, örgütlü ve kurumsal, siyasetten akademiye dek çok geniş bir alanda hem de. Çünkü cehalet bağnazlık ve yoksullukla birleşince, buna bir de vahşi kapitalizm, sınırsız piyasa düzeni, siyasetin oy hesabı, şehir rantı, akıl ve bilim düşmanlığı, doğa katliamı eklenince doğal afet, büyük felakete dönüşüyor.
Soruyoruz. Türkiye, henüz depremde yaşamını yitiren yurttaşlarının tümünün kaydını almadan, tüm cenazelerini toprağa vermeden, imara ilişkin yeni ihaleler de neyin nesi? Her zaman olduğu gibi, iktidar ve muhalefet ayrımı olmaksızın belediye meclislerinden oybirliğiyle geçen imar plan tadilatları da ne oluyor? Bunlar niçin ara vermeden, hız kesmeden, milletin acısını hiçe sayarak ve aklıyla alay ederek yapılıyor?
Cehaletin; yıllardır hırslı, hınçlı ve hırçın bir şekilde süren azgınlığı, pervasızlığı, siyasetçinin iktidar aşkıyla, koltuk sevdasıyla buluşunca ne ilke kalıyor ne ideoloji. İktidar ve muhalefet, din tacirleriyle soldan geçinenler, liberal demokratlarla sosyal demokratlar, hükümetler ve yerel yönetimler, hemen uzlaşıveriyorlar.
Bu sayede siyasal, ekonomik, toplumsal, kültürel, ideolojik ölçekte cehalet, akıl ve bilime karşı galip geliyor. Bu düzende zengin daha zengin olurken yoksul daha da yoksullaşıyor. Ormanların içinde yükselen plansız, kaçak villalara zenginler yerleşirken yoksullar da bunların inşaatlarında çalışıyorlar. Verimli ovalara, sulak alanlara, dere kenarlarına, tarım arazilerine lüks konutlar yapılırken, bunların ihaleleri belli kişilere, firmalara verilirken bu kişiler de siyasetçiyi destekliyor, besliyorlar. Adına ister egemen ekonomi politik, ister kapitalizm, ister sistem, ister düzen, ne denirse densin bu yapı cehaleti çok seviyor.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
'Savcının gönderdiği yazılarda var bu...'
-
Japon deprem uzmanından korkutan açıklama
-
'Sizde hiç mi insanlıktan eser kalmadı?'
-
Silivri'de İmamoğlu ile görüşecek
-
'Eğer İmamoğlu suçlu çıkarsa siyaseti bırakıyorum!'
-
Emeklinin TÜİK’e karşı davası istinaf yolunda
-
'Böyle bir açıklamam yoktur'
-
Miting biter bitmez Özel'i hedef aldı!
-
'Aklıma gelen 4 kalem işinizi paylaşıyorum...'
-
AYM iptal ediyor, iktidar teklif üzerine teklif sunuyor