Ayşegül Yüksel

Tülay ve Genco ‘Güneşin Sofrasında

11 Temmuz 2016 Pazartesi

Genco Erkal epeyce zamandır sahne anlatımlarına yeni boyutlar katmaya öncelik tanıyor. Önce tek ya da iki kişilik oyunlarında/gösterilerinde, sahneyi canlı müzik eşliği yapan bir ya da daha çok sayıda sanatçıyla paylaşmıştı.

Sahne olayına katılan bu yeni ‘işitsel’ renk, daha sonra, gösterilerin yer aldığı mekânın ‘görsel’ rengiyle de buluştu. Anımsayacaksınız, Nâzım Hikmet’in şiir ve şarkılarından oluşan ‘Yaşamaya Dair, Eminönü’ndeki, Erkal ailesine ait –ve ne yazık ki anlaşmazlıkların üstesinden gelinemediği için Dostlar Tiyatrosu’ndan kopartılantarihsel Ali Paşa Hanı için düzenlenmişti. Yaz aylarında açık havada sunulan gösterilerde, oyuncular, söz, hareket, şarkı, dans, müzik, oyuncular, enstrümanları çalan icracılar ve kullanılan mekânın mimarisi, mimarinin ışıkla iletişimi, Genco Erkal’ın tasarladığı sahne anlatımlarına özel bir resital dokusu kazandırdı.

Gösteriler kış aylarında kapalı salonlar için yeniden düzenlense de, yaratım süreçlerinin itici gücü, mimari özellikleri olan mekânların görsel niteliklerinden kaynaklanıyor. İşte bu yaz da Kadıköy’deyiz. Mühürdar’dan Moda Caddesi’ne uzanan alanda ve İstanbul Kadıköy Lisesi sınırlarının içinde yer alan -Milli Eğitim’e verildikten sonra 1999’daki depreme dek okulun bir parçası olarak kullanılmış- tarihsel Mahmut Paşa Konağı (Mermer Konak) 7 Temmuz’da Dostlar Tiyatrosu’nun bir dünya prömiyerine sahne oldu. ‘Güneşin Sofrasında Nazım ile Brecht’ başlıklı kolaj, Dostlar Tiyatrosu’nun ‘Ben Bertolt Brecht’ ve ‘Yaşamaya Dair’ yapımlarından derlenmiş.

5 bin seyirci izleyecek

Gösteri, oturma yerlerinin tarihsel yapının önündeki açık alana birkaç yükseltide dizilmesiyle oluşan 200’ü aşkın kişilik seyir yeriyle, yaz boyunca 22 kez seyirciyle buluşacak. Gösteriyi böylece yaklaşık 5 bin seyirci izlemiş olacak. (İlk oyunlara bilet kalmamış.) Tarihsel yapının sağ alt köşesinde üç müzisyenden oluşan (piyano Yiğit Özatalay, viyolonsel Deniz Doğangün, Klarnet ve saksafon Çağdaş Engin) ve gösteri boyunca sanatçılara eşlik edecek olan trio konuşlanmış. Tülay Günal yapının sol üst yanındaki pencere ve kapılarda ve her yerde görünecek. Genco Erkal ise hem merdivenli girişi hem de bahçeyi kullanacak. Işık, bu gösteride iyice öne çıkıyor.

Erkal tarafından, sahne olayının akışına ve anlatımına katkıda bulunmanın yanı sıra, yapının görsel büyüsünü sahne olayına katma amacıyla da tasarlanmış. Saat 21.00. Tülay ve Genco, dakikalardır izlediğimiz bu büyülü ortama birlikte çalışmaya alışmış iki usta icracı olarak katılıyor. Bir yandan, dörtdörtlük bir konser izlemekteyiz: Tülay’ın ve Genco’nun sessizliği yırtan, bildiğimiz Nâzım ve Brecht şarkılarıyla, şaşmaz bir disiplinle oluşturulmuş kusursuzluğun resmi çiziliyor. Öte yandan tiyatrodayız. Nâzım ve Brecht şiirlerinden ve şarkılarından oluşan metin bu yeni kolajda -güncelliği yakalayan- yeni anlamlar üretiyor.

Bir yandan, ‘insan’ olmanın sancıları çekilirken, öte yandan ‘toplum’ları hasta eden zorbalık, çıkarcılık ve sömürgenlik ‘kara alay’ın süzgecinden geçiyor. Nâzım daha hüzünlü, Brecht daha hınzır, ama elleri ‘insanların insanca yaşaması’ özlemiyle birleşiyor ‘güneşin sofrasında.’ Tülay ve Genco’nun çağrısı, Kadıköy’ün yaz gecesini güzele boyuyor.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Öteki’nin dramı 22 Ekim 2024

Günün Köşe Yazıları