Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki özel yetkili polis, savcı, mahkeme ve onların aldıkları kararlara bu ülke insanının zerre güveni yok.
Ergenekon’dan Balyoz’a, Poyraz’dan KCK’ye kadar neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
Bir yerlerde birileri tape adı altındaki “sözde” delilleri kesmiş, yapıştırmış, tutkallamış, macunlamış, nalıncı keseri gibi kendine yontmuş.
Bu süreç, ister kabul edin ister etmeyin, 3 Temmuz şike dosyası için de geçerli. Nitekim bazı deliller gerçekten ne hukuka uygun ne ahlaka ne de vicdana...

***

Gelin bu gerçeği unutmadan Sivasspor Başkanı Mecnun Otyakmaz’ın gündeme bomba gibi düşen açıklamalarını masaya yatıralım.
Ne diyor Mecnun başkan? “Mehmet Yıldız (futbolcusu) 19 Mayıs 2011’de yanıma geldi ve Trabzon’dan birilerinin kendilerini şampiyon yapacak skoru elde ettikleri halde 1 milyon dolar teşvik primi vermeyi vaat ettiklerini söyledi.
Sonra da kendilerinin böyle bir işe girmeyeceklerini iletti.
Ben de gerekli cevap verildiği için konunun üzerine gitmedim.”
Yani Trabzonspor’dan birilerinin -ki bu kişinin yönetici Recep Denizer olduğu söyleniyor- futbolun da etik anlayışın da sınırlarını aşan öneriler getirdiğini itiraf ediyor; teşvik primi suçlamasında bulunuyor.
Aslında Otyakmaz, bu açıklamaların biraz daha örtülüsünü tutuklu olarak yargılandığı günlerde mahkemeye yapmıştı.
Ancak 3. kişileri şahit olarak göstermemiş, işi geçiştirmişti!
Şimdi bu ince ayrıntıları anlatma gereği duymuş. Neden? Çünkü Avrupa kupalarına katılmayı garantileyen Sivasspor hakkında kapsamlı bir şike soruşturması başlattı UEFA.
Ceza kaçınılmaz gibi duruyor. Bunun farkına vardığı için konuyu yeniden gündeme getirdi ve “Bizi suçlayanlar da suçlu” dedi kabaca!..
Burada kim suçlu, kim suçsuz bilemiyorum ama 2011 için şu ifadeyi kullanabilirim...
“Masumum diyen ağaya kalksın!”
Görüldüğü gibi o sezonun kokusu çıkmıştı zaten...
Yıldırım Demirören’in 58. madde değişikliği de çürümüş ete tuz basmaktan öteye geçememişti!..

***

O günlerde Trabzonspor Teknik Direktörü Şenol Güneş’le konuşmuştum telefonda. Daha operasyon başlamamıştı ve Şenol Hoca çok kızgındı...
“Suç var ise ceza da olmalı.
Bu bizim için de geçerli” demişti.
Yazmadım çünkü iki dost, 1980’lerden süren bir ağabey - kardeş ilişkisi çerçevesinde dertleşmiştik.
Dün yeniden aradım, “Teknik direktör olarak bir başkana cevap vermem doğru değil ama ben doğru işler yaptığımı biliyorum. Suç var ise cezası çekilsin.
Ben suçluysam ben de çekeyim cezamı. Ancak böylesine önemli bir konuda niçin 3 yıl beklendi?
Bunu bana kimse anlatamaz...” dedi.
İznini almadan da siz okurlarla paylaşıyorum çünkü Şenol Güneş haklı...
Aklın neredeydi Sevgili Mecnun başkan?
Konuyu mahkemede gündeme getirdin ama ‘konuşursam yanarlar’ diyerek ayrıntıya girmedin...
Peki o günlerde sustun, şimdi niye konuşuyorsun?
Lütfen onu da açıkla...