Güya demokratik bir ülkeyiz. Hatta Ulu Önder Atatürk, “Hâkimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” diyerek kurmuş bu Cumhuriyeti..
Ama görüyoruz ki artık her şey ‘kayıt’ altında, her şey bir ‘şart’a bağlanmış.
2020 Yaz Olimpiyat Oyunları’nın ev sahibinin belirleneceği toplantıya gideriz, İstanbul’un kaybedeceği bellidir, s‘AK’larız, Suat Bey’in ricası ile!
Gezi Parkı eylemlerinde polisin faşizan müdahalesi sonucu gençler hayatını kaybeder, kulp buluruz, “Arkadaşları yaptı, taşa takıldı düştü” deriz.
Statlarda demokratik hak arayışı adına “Her yer Taksim, her yer direniş” diye bağrılır, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırılır, Lig TV sesi keser!
Niye?
Başbakan kızıyormuş!
O zaman niçin şaşırıyoruz ki TBMM TV’nin anakontrol masasındaki maaşlı memur, Oktay Vural, Akif Hamzaçebi veya Hasip Kaplan konuşurken sesi yayından kaldırdı diye!
Gizli s‘AK’lı bir toplumuz futbolda da, gündelik hayatta da, ne yazık ki ‘Ata’ mirası Meclis’te de...