Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yasak ve önlem

20 Nisan 2021 Salı

Emre Kongar ile Merdan Yanardağ’ın 18 Dakika programını izliyor musunuz diye sormama gerek olmadığını sanıyorum. Ben bir tanesini bile kaçırmamak için her akşam 20.00’de ekran başında oluyorum. Bizim meslekte okurun yazara göre avantajlarından biri de yazıları, haberleri, tartışmaları, panelleri keyif için de izleyebilmesidir. İşi haber peşinde koşmak ve günün olaylarını yorumlamak olan yazarlar ise Frenklerin “deformation professionelle” dedikleri mesleki çarpıtmanın etkisiyle eski keyiflerini kaybetmişlerdir. Programları keyif için izleme lüksleri yoktur. Uzun süredir dışında kalamadığım bu ruh halini 18 dakika ile aştım. 

***

Her ikisinin de görüşlerine değer verdiğim iki dostumu izlerken aynı zamanda keyif de alıyorum. Benim programı izlerken en keyif aldığım anlar, bilim insanı Emre Hoca’nın biat kafasının gerekçelerini bir türlü anlayamaması.   

Perşembe akşamı da pandemi konusunda alınan kararları tartışırken Emre Kongar, iktidarın pandemi konusundaki bir kararıyla ilgili olarak “Allah aşkına buradaki mantığı anlayan varsa bana da anlatsın!” diyordu. Anlamaya ve anlatmaya çalışan bilimsel kafanın, hiç böyle bir kaygısı olmayan biat kafası karşısındaki bu çaresizliği, aydını hem halkına hem de devletine karşı meşru müdafaa halinde yaşayan Türkiye’nin dramıdır.

Toplumlar bir sorunla karşılaştıklarında harekete geçerler. Biat toplumlarında yani geri kalmışların diyarlarında bu, yasaklama şeklinde olur. Zaten genelde biat topluluklarında yasaklama ile önlem birbirlerine karıştırılır.

Oysa bu iki kavram birbirlerinin tümüyle zıddıdırlar.

Biat toplumlarında, bir sorunla karşılaşılınca yasak konur. Bu, soruna bakma yasağı şeklinde gerçekleşebilir. Bu yöntemin sorunu çözmeyeceğini belirtmeye gerek yok. Yukarıdaki yöntemi uygulayınca sorunu görmeyiz, böylelikle bitti sanırız. Oysa o orada durmaktadır, sorunu doğuran nedenler gelişmeye devam etmektedir. Bir yasaklama yöntemi de sorunun tezahür ettiğinde, yani onun sonucunu yasaklamak veya cezalandırmak şeklinde olabilir. Örneğin koronavirüse karşı çare şöyle dile getirilir:

- Asacaksın, üç beş kişiyi bak bir daha virüs kapan var mı?

Gelişmiş toplumlarda ise bir sorunla karşılaşıldığında önce onun nedenleri bilimsel yöntemlerle araştırılır. Onun yanı sıra toplumsal yansımaları incelenir, çareleri ele alınır, finansal ve toplumsal ederleri gözden geçirilir. Sonra, sonuç olan sorunu doğuran etkenlerin üzerine gidilir. Katılımcı demokrasilerde toplumun elden geldiğince geniş kesimi, önlemler sürecine ortak edilir. Böylelikle önlemlerin yaşama geçirilmesi daha kolay ve başarılı olur.

Görülüyor ki azgelişmiş toplumlarda birbirlerine karıştırılan yasaklama ve önlem alma birbirlerine tamamen zıt kavramlar.

Koronvinüs başladığından beri ne oldu?

Önce salgın görmezden gelindi, sonra hafifsendi. Sonra olayın ciddiyetinin altını çizenler sindirilmeye çalışıldı. Ardından bunlara gözdağı verildi.

Hiçbiri de atı alanların Üsküdar’ı geçtikleri diyarda işe yaramadı. Kargaşa egemen oldu.

Bütün bu süre boyunca, konuyu nedenleriyle enine boyuna irdeleyen, örneğin Emre Hoca gibi benim de akıl erdiremediğim, 65 yaş üstü işkencesinin haklı gerekçelerini açıklayan veya açıklamaya kalkışan bir sorumlu çıktı mı Allah aşkına?..

Çıkmadı ve Emre Hoca’nın sebep sonuç ilişkisini irdeleyen, önlem arayan bilim kafası, yasağa önlem diye sunan biat kafasının karşısında “Neden derdimi anlatamıyorum?” diye kıvrandı durdu.

Neden olacak Emre Hoca, sizin sebep sonuç ilişkisini gözeten, sorunun nedenlerini irdeleyen, önlem isteyen bilim kafasıyla ham ervah “yassah!” kafası aynı dili konuşamaz da ondan!

Bakalım yurdumun üstünde tüten en son ocak sönmeden önce pandemiye karşı yasak koyma yerine, toplumu da yanına katarak önlem almayı düşünecek bir yetkili çıkacak mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları