Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Özel Yaşam ve Yargı

28 Nisan 2011 Perşembe
\n

Haberi okuyunca gözlerime inanamadım. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, Ardahan Ağır Ceza Mahkemesinden verilen bir kararın temyizi için Adalet Bakanlığınca yapılan başvuru üzerine, tanıkların da telefonlarının dinlenebileceğine karar vermiş.

\n

Kararın hukuki gerekçelerini tartışacak değiliz. Çünkü ne elimizde kararın tümü mevcut ne de hukuki gerekçenin bir önemi var.

\n

Hukuki gerekçenin önemi yok. Çünkü gerekçesi ne olursa olsun, bir kişinin telefonu herhangi bir davanın tanığı olduğu gerekçesiyle dinlenemez.

\n

Şimdi haklı olarak itiraz edeceksiniz:

\n

Dinlenemez diyorsun ama Yargıtay kararıyla dinlenecek ondan ne haber?

\n

Olay aklıma Bektaşi fıkrasını getirdi.

\n

Bektaşi gidip hocaya sormuş:

\n

- Hocam aptessiz namaz kılınır mı?

\n

- Haşa! demiş hoca.

\n

Gülerek yanıtlamış Bektaşi:

\n

- Ama ben kıldım oldu.

\n

Bu mantıkla tabii herkesin telefonu dinlenir ve zaten de dinlenmektedir.

\n

Ama bu mantıkla demokrasi olmaz.

\n

Olursa ne olur?

\n

Ben yaptım oldu demokrasisi olur.

\n

***

\n

Bir ülkede yasalara uygun eylemlerle ve yasal mahkeme kararlarıyla da demokrasi çiğnenebilir. Yasalara şekli uygunluk, mutlaka demokrasi ve insan haklarına saygı anlamını taşımadığı gibi, tüm mahkeme kararları da, hukukun özüne, insan haklarına ve demokrasiye uygun olmayabilir.

\n

Spesifik olaylara girmeden rahatlıkla söyleyebiliriz ki, Türkiyede CMKnin 100. maddesine dayanılarak verilen tutuklama kararlarının önemli bir bölümü hukukun özüne, insan haklarına ve demokrasiye aykırıdırlar.

\n

Nitekim, Mehmet Haberal hakkında karar veren hâkimleri, tazminata mahkûm eden Yargıtayın bu kararı yukarıda ileri sürdüğümüz görüşü desteklemektedir.

\n

Demek ki, eylemlerin şeklen yasalara uygunluğu rejimin demokratik hukuk devleti olmasını sağlamaya yetmiyor.

\n

Kanun devleti, ki tarihi gelişim içinde insanlığın önemli kazanımlarından biri olmuştur, tümüyle keyfi yönetimlere oranla ileri bir adımdır.

\n

Ama kanun devleti ile hukuk devletini birbirlerine karıştırmamak gerekir.

\n

Hukuk devleti kanun devletinin çok daha ötesinde şekli şartlara uyularak çıkarılmış yasaların aynı zamanda demokrasinin evrensel ilkelerine aykırı olmaması ve kişilerin temel hak ve özgürlüklerini çiğnememeye özen gösterilmesi demektir.

\n

***

\n

Aynı şekilde, bütün mahkeme kararları, hukukun şekil şartlarına uyarak verilmiş olsalar dahi, hukuki olmayabilirler.

\n

Nitekim, hukuki açıdan hükmünü sürdüren bir tutukluluğun devamı kararı, daha yüksek bir mahkeme tarafından hukuka aykırı bulunmakta ve kararı verenler tazminata mahkûm edilmektedir.

\n

Bu olay ülkemizde yaşanmıştır.

\n

Ama daha da vahimi yaşanmış ve yargı aracılığıyla işlenen bu tür hukuka aykırı fiillerin faillerinden hesap sorulması, anayasa değişikliğiyle engellenmiştir.

\n

Şimdi bu engelleme, anayasanın 175. maddesine ve o maddeye uygun olarak yapılan referandumda tezahür etmiş olan milli iradeye uygun olmasına karşın, hukuk, insan hakları ve demokrasi açısından meşruiyeti savunulabilir nitelikte midir?

\n

Demek oluyor ki, devletin büyük kulağını, yasalarla güçlendirmek, mahkeme kararlarıyla pekiştirmek de bir anlam taşımıyor.

\n

Bu gerçeği görmek için hukukçu bile olmaya gerek yok.

\n

Zaten ülkemizde hukuk adına karar vermek durumunda olanların davranışlarını görünce, hukukçuolmanın da bir anlamı kalmıyor.

\n

Burada da hukukçuile gerçek hukukçuarasındaki farka geliyoruz.

\n

Ama Ben yaptım oldu demokrasisinde, bu tür ince farkların da hiç önemi yoktur.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları