Her anlamda tam bir iflas görüntüsü. Siyasi partiler seçime nasıl gireceklerine karar veremiyorlar. Emekliye verilecek zam konusunda çalışan ve çalışmayan ayrımından vazgeçilmiş. AKP önce reddettiği zammı şimdi kabul etmiş durumda. Milli eğitim tarikatların talanına sunulmuş. Tarikatlar bu yağma için birbirlerine girmişler. Türkiye’de Türk vatandaşları doğrudan doğruya işe giremiyorlar. Göçmenlerin önceliği var. Avrupa ile ilişkiler konusu bir kâbus gibi bekliyor. Avrupa, Ankara’nın AİHM’nin kararlarına uymamasını gündeme getirmeye hazırlanıyor. Türkiye olayların fazla büyütüldüğünü ve siyasallaştırıldığını ileri sürerek işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Ama çaresiz. Türkiye AİHM kararlarına uymayı anayasasıyla kabul etmiş. Mecbur uyacak. Bu arada İsrail-Hamas ateşkesi bir gün daha uzatılıyor. Ateşkesin sürekli hale dönüşüp dönüşmeyeceği belli değil. İsrail Gazze’de bombardımana kaldığı yerden devam etmek istiyor. Ama uluslararası camiada doğan tepki yoğunlaşıyor. 

Herkes İsrail’in insanlık suçu işlediğini açıkça görüyor. Bu savaşın bir an önce bitmesi gerektiğini söylüyor. 

***

İflas içinde olan Ankara’nın ateş bölgesinde de durumu zor. Bir yandan İsrail’in büyük katliamını göz önüne sermek, mazlum Filistinlilerin hakkını savunmak, bombalar altında hastanelere sığınmak durumunda olan insanların yardımına koşmak arasında kararsız, eli böğründe; İsrail’i sürekli laf ile döverek durumu idare etmeye çalışıyor. Ankara resmen terör örgütü olarak kabul edilmiş olan Hamas’ın terör örgütü olmayıp bir savunma mekanizması olduğunu ileri sürerek dayanaksız politikasına payanda arıyor. AKP’nin İsrail ile ilişkilerini bozmayacağını, bozamayacağını cümle âlem biliyor. İsrail’in Filistinlileri Türkiye’den giden uçakların getirdiği yakıt ve cephaneyle bombaladığı herkesin bildiği bir husus. Bu politika doğrultusunda İsrail’in yaşamsal çıkarlarını zedelemeden politikasını sürdürmeye çalışıyor. AKP’nin Ortadoğu’ya yaklaşımı kör bir İhvanseverlik çizgisindedir. AKP iktidara geldiği günden itibaren Ortadoğu’yu İhvan (Müslüman Kardeşler) perspektifi içinden algıladı. Şimdi de bütün bölgeyi algılamaya çalışırken İhvan prensipleri ve Hamas’ın girişimleri doğrultusunda hareket etmekte. Ankara’nın bu politikasının bölgede kabul görmesi beklenemez. İhvan bölgede yalnızlaşmıştır. Etkisini kaybetmiştir. Ama Türkiye bu gerçeği görememekte, sürekli olarak Hamas-İhvansever politikasını sürdürmeye çalışmaktadır. Bu inadın AKP’nin Ortadoğu gerçeğini kavramasına engel olduğunu zaman göstermektedir. AKP’nin bu politikada en büyük dayanağı Arap dünyasının politikasının da büyük bir komediden ibaret olmasıdır. Ama bu politikanın eninde sonunda iki devletli bir çözüme varmasının kaçınılmaz olduğunu görmeyi engellemeyeceğini zaman ortaya koyacaktır. Ankara’nın bütün çabası Filistinlilerin haklarını savunuyor görünürken İsrail’in çıkarlarını ön planda tutan politikasını mazlumlara destek görüntüsü altında sokuşturmaya çalışmasıdır. 

***

Herkes gerçeği görmekte ve Filistin’de iki devletli bir çözümün kaçınılmaz olduğunu kavramaktadır. AKP’den beklenen ise bu gerçeği görmek ve bölge politikasında kendisini derinden etkileyen Hamas-İhvansever tutumunu aşikâre vurmamasıdır. AKP sık sık İsrail-Hamas çatışmasında arabuluculuk rolü üstlenmek istemektedir. Oysa Hamas’ın bir terör örgütü olduğu görüşünü yadsıyan tutumuyla Türkiye’yi kimsenin arabuluculuk misyonuyla yükümlendirmesi beklenmemelidir. Hamas uluslararası alanda bir terör örgütü olarak damgalanmıştır. Aslında Hamas’ın bir terör örgütü olduğunu ve FKÖ’nün seküler yapısına karşı emperyalizm tarafından desteklendiğini herkes biliyor. Herkes Hamas’ın dinci yapısı sayesinde İsrail-Arap çatışmasının bir din savaşı olduğunu kabul ettirmek için Hamas’ın dinci yapısından medet umulduğunu bilmektedir. 

Çözüm de Filistin sorunundaki gerçek saiklerin dinsel öğeler olmadığını ve iki devletli bir çözümle Filistinlilere üzerinde yaşayabilecekleri bir hapishane değil nefes alabilecekleri bir vatan parçası verebilmekle mümkün olacaktır.