Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Fransa’da sağ sağa karşı

22 Nisan 2022 Cuma

Pazar günü Fransa’da halk, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin son turu için oy kullanmak üzere ikinci kez sandık başına gidecek ve ilk turda yüzde 27.8 oy almış olan şimdiki Cumhurbaşkanı Macron ile Marine Le Pen arasında seçimini yapacak.

Gözlemcilerin sürpriz beklemedikleri seçimlerin ikinci turunu, oylarını artırmakla birlikte, çoğunluğun ablukasındaki Le Pen’e karşı Macron’un farklı ve rahat götürmesi öngörülmekte.

Fransa’da ister parlamenter, ister başkancı sistem olsun, seçmen marjinal partiler karşısında tek vücut olarak rejimin uçlara savrulmasını engelliyor. Bütün Dördüncü Cumhuriyet boyunca bir aralar yüzde 25 oy oranıyla ülkenin en büyük partisi olmakla birlikte izole edilen komünistlere uyguladıkları bu taktik, başkanlık rejimine geçildikten sonra, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda faşist Le Penlere karşı kullanıldı. ikinci tura sona kalan ikilinin arasında girince Le Penler, diğer partiler hemen onun karşısındaki adayın arkasında saf tutarak faşizmi izole ediyorlar.

***

Buna karşılık da uç sağın başka bir yöntemi var. Onlar da popülist politikalarıyla, kendi dışlarındaki sağı daha da sağa çekerken, hayret edilecek bir şekilde solun bir kesiminin de kendi söylemlerinden büyük ölçüde etkilenmesine yol açarak, ülkede hissedilir bir sağa kayışın gerçekleşmesini sağlıyorlar. Son dönemlerde, sol partilerin lügatindeki nefret söyleminde gözlemlenen bariz artış bunu gösteriyor. Son iki üç yıldır, bazı solcu Fransız dostlarımın davranış ve düşüncelerinde, kendileri farkına varmasalar da meydana gelen çarpıcı değişikliği birkaç kez şaşırarak izledim.

Bu durumun ülkede iyice yaygınlaşmasında, İslamcı militanların nefret söylem ve eylemlerinin büyük katkısı oluyor. Sonuçta Müslüman nüfus ile öbürleri arasında duvar iyice yükseliyor ve Müslümanlar haklı olarak, kendilerini baskı altında hissediyorlar. Bu durumda Le Pen iktidara gelmese de fazla bir şey fark etmiyor, Le Pen’in yapmayı vaat ettiklerinin bir bölümünü Macron kendi yaşama geçiriyor. 

Avrupa’da en büyük Müslüman nüfusu barındıran ülke olan Fransa’da bu alandaki tehlikeli tırmanışın artarak sürmesi uzmanları acı acı düşündürüyor.

Müslüman nüfus, terör ile mücadele gerekçesiyle alınan önlemlerle üzerindeki baskıların arttığını söylerlerken, gayri müslimler de Fransa’da laik rejim, cumhuriyetin ilkeleri ve Fransız kimliğine yönelik tehlikelerin yoğunlaştığını düşünmekteler.

Böyle bir ortamda Fransa’da halk sağa karşı alternatif sol politikaların peşinde koşacağı yerde, sağ seçeneklerle karşı karşıya bırakılmıştır.

Arkadaşımız Ergin Yıldızoğlu birinci turu bu gözle irdelerken sol Melanchon’un yüzde 1.2 daha fazla oy alabilmiş olsaydı, Marine Le Pen’in yerine ikinci tura kalabileceğini ve ülkede sağa karşı sol seçenekler geliştirme umudunun doğabileceğini söylüyordu 14 Nisan tarihli yazısında.

Ama ne yazık ki Ergin Yıldızoğlun’un temennisi gerçekleşmemiş, seçmendeki politik küskünlük azalmamış, İslamofobi ve İslamofaşizm arasındaki çatışma azalmamış, artarak sürmüştür.

***              

Fransa’ya ilk 1964 yılında gittim. Yarım yüzyılda, birçok seçim, devlet başkanı gördüm; 1968 olaylarını içinden yaşadım. Bütün bunlar olurken bir olgu hep dikkatimi çekti: Fransızlar, hiç değilse gençler, gelecekleri konusunda daha iyimserdiler ve kendilerini daha güvence altında hissediyorlardı. Dünyanın yedinci büyük ekonomisine sahip olan ülkenin insanları, bir kriz tehdidinin de söz konusu olmadığı son seçimlerde, içinde kendilerine de yer olan, daha mutlu ve müreffeh bir Fransa umutlarını uyandıran bir gelecek umudunu yaratabilecek herhangi bir girişimde bulunamamışlardır. Bu söyleyecek, yapacak yeni bir şeyi olamama durumu, sol için de geçerliydi.

Şimdi önümüzde, genelde solun daha iyi sonuçlar aldığı, kısmi ve yerel yönetim seçimleri var. Bakalım o zamana kadar sol toparlanıp alternatif öneriler sunabilecek mi?

Sunamazsa eğer, bu, yapısal bir krizin varlığının göstergesi olacaktır. 

Toplumlar da ancak solun alternatif olma durumunu yitirdiğinde gerçekten faşizm tehdidiyle yüz yüze kalırlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları