Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

CHP ve Önseçim – II

25 Ekim 2013 Cuma
CHP ve
Önseçim – II
Dün bu sütunda CHP’yi yakından
tanıyan, kadim dostum Naim Kılıç’ın,
15 Ekim tarihli “Sarıgül Atanırsa” başlıklı
yazıya yanıtını yayımladım.
CHP için önümüzdeki seçimlerde ve
de tüm yerel ve genel seçimlerde en
akıllıca yolun tüm adaylarını bütün üyelerin
katılacağı önseçimlerle belirlemesi olduğu
yolundaki görüşümüze verdiği yanıtta,
değerli dostum isim zikretmese bile kimi
örnekler sunuyordu.
Bu ve benzeri örneklerin varlığı, hatta
zaman zaman bolluğu da çoğunluğun
meçhulü değil.
Hatta CHP’nin bir zamanlar “küçük
olsun ama benim olsun!” diye dışa kapalı
yapı içinde olduğunu biliyoruz.
Ama yine biliyoruz ki CHP tüm eylem
ve düşüncelerine katılmasak bile laik
demokratik cumhuriyetin güvencesi
totaliter diktatöre karşı olan güçler için gizil
bir seçenektir.
Ne yazık ki CHP’nin seçenek olabilmesi
olası olduğu halde bu durum tümüyle
yaşama geçememektedir.
Bunun için yapılması gereken birden
fazla şey var.
Partinin dünya görüşünü gözden
geçirerek, ikircikli olmayan bir
tavrı benimseyerek netleştirmesi,
parti programı ve tüzüğünü günün
gereksinimlerine de yanıt verecek
biçimde yeniden oluşturması.
***
Bütün bunların CHP içinde çok büyük
tartışmalara, hatta kafa karışıklığına yol
açması kaçınılmazdır. Zaten CHP’nin
kafası şu anda karışıktır.
Bu kavram kargaşasının aşılması
için parti içinde tabandan demokratik
tartışmaları içeren çalışmaların ve
sonucunda varılacak bir sentezin zorunlu
olduğu kesin.
CHP’nin kafa karışıklığı çok eleştirildi.
Ama asıl eleştirilmesi gereken tabandan
demokratik tartışmayla çözülebilecek
bu durum değil, çözüm için tabandan
girişimlerin yeterince olmamasıdır.
Yoksa tartışmalar, CHP’nin önünde,
geçmiş mirasının değerleriyle,
demokrasinin yeni gereksinimlerinin
birleşmesiyle yepyeni ve çok daha
dinamik bir yol açabilecektir.
Bunun önkoşulu ise partinin
tabandan daha büyük ölçüde, halka,
sosyal demokrat kadın ve gençlere
açılması olacaktır.
Hem teorik tartışmalar, hem
kitlelere yönelik çalışmalar, hem
seçim kampanyaları için CHP’nin
daha demokratik, daha katılımcı,
daha gönüllü, daha çalışkan, daha
genç, kadın sayısı açısından daha
zengin bir kadroya ihtiyaç duyduğu
kesindir.
Bu oluşumun başlaması, dışa kapalı
örgütlenme modelinin aşılmasıyla
mümkündür.
Türk siyasal yaşamının yapısı gereği,
CHP de, diğer partiler de bir sorunla
karşılaştıklarında hemen şu soruyu
soruyorlar:
- Bu sorunun aşılmasında kim öncü
olabilir?
***
Oysa çağdaş demokrasilerde kim
sorusunun aşılmış, yerini nasıl, hangi
yöntemlerle sorusunun almış olması
gerekir.
Yani sorun bir lider sorunu değil, bir
örgütlenme modeli sorunudur.
O örgütlenme de tabandan katılımcı,
genç, eğitilmiş, liyakat esasına göre
yükselme olanaklarının açık olduğu bir
modeldir.
Bu gerçeği göremez isek şu anlamsız
soruyu hep sorarız:
- Baykal gitti, umut Kılıçdaroğlu geldi,
peki beklenen değişiklik neden olmadı?
Soru anlamsızdır çünkü değişmesi
gereken lider değil, modeldir. Kılıçdaroğlu,
bu modele Baykal’dan daha yatkın olduğu
için umut veriyordu.
Baykal konusuna gelince... Baykal
genel başkanlıktan ayrılalı üç yıldan fazla
olduğuna göre artık kimse hesabı ona
kesemez.
Tabana yönelme hareketi etkinleşmezse
genel başkanın çalışkanlığı da bir şeye
yaramaz.
Partiye dinamizmi verecek ise tabanın
etkinliğini artırmaktır.
Bunun yolu da önseçimden geçer.
Ancak daha fazla sorumluluk, daha fazla
yetki verdiğiniz gönüllü katılımcı tabandan
daha fazla çalışma ve etkin sonuç
bekleyebilirsiniz.
Eğer öyle bir taban oluşturma umudu
yoksa, partiden de umut yok demektir.
Bütün bu gerçekler ışığında, önseçim
talebiyle genel başkandan randevu talep
eden eski ve yeni il başkanları girişimi
umut vericidir.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları