Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Anayasa Yazmak

08 Mayıs 2012 Salı
\n

\n

Bektaşi derenin kıyısında oturmuş, çamurdan heykelcikler yapıyor. Oradan geçen biri sormuş:\n

\n

- Ne yapıyorsun Erenler?\n

\n

- Adam yapıyorum, demiş bizimki.\n

\n

Beriki şaşırmış \n

\n

- Tövbe estağfurullah, demiş, olur mu öyle şey?\n

\n

Bektaşi gülerek yapıştırmış yanıtı:\n

\n

- Rızkını vermedikten sonra neden \tolmasın ki?\n

\n

Öyledir, gereğini yerine getirmeden bir işi yapıyor görünmek kolay, güç olan gereğini yerine getirmek.\n

\n

Gereğini yerine getirmeden anayasa yazmak, Bektaşinin rızkını vermeden insan yapmak öyküsündeki gibi kolaydır.\n

\n

Tabii, ne Bektaşinin çamurdan bebekleri insan hatta tam anlamıyla heykeldir, ne gereğini yerine getirmeden devletin engin yetkilerini anlatmak üzere kaleme alınmış olan metinler anayasadırlar.\n

\n

Bir anayasa yazarken dikkat edilmesi gereken hususlar vardır.\n

\n

Her şeyden önce, anayasalar siyasi iktidarları sınırlamak için kaleme alınırlar, vatandaşın özgürlüklerini sınırlamak için değil.\n

\n

Magna Cartanın (1215) dünyanın ilk anayasal belgesi olarak kabul edilmesinin nedeni hükümdarın yetkisini kısıtlayan ilk yazılı belge olmasındandır.\n

\n

***\n

\n

Anayasalar vatandaşların hak ve özgürlüklerini gerçekten güvence altına almalıdır, sureta değil.\n

\n

Yoksa önce özgürlükleri sayıp döküp, hemen ardından ama diyerek başlayıp, sınırlamaları getirerek, o özgürlükleri kâğıt üzerinde bırakan metinler anayasa değil, amaları birbiri ardına sıraladığı için amayasadır.\n

\n

Anayasalar toplumun geniş katılımı ve mutabakatı ile ortaya çıkarılmış, toplumun üzerinde uzlaşmaya vardığı ve demokrasinin genel kurumlarıyla çelişmeyen metinler olmalıdırlar.\n

\n

Toplumun geniş kesimleri ve demokrasinin temel ilkeleriyle mutabakat halinde olmayan temel yasalar anayasa değil, dayatma rejimi temel yasasıdır.\n

\n

Mutabakatın anayasal metnin oluşturulması sırasında geniş katılım ile sağlanması esastır, sonradan, halkoylaması yoluyla elde edilecek çoğunluk gerçekten bu mutabakatı sağlamaya yetmez.\n

\n

Kendi siyasi tarihimizde bunun iki örneği vardır.\n

\n

Birincisi 1961 Anayasası. İçeriği bakımından tartışmasız özgürlükçü ve zamanına göre ileri olan 1961 Anayasası, geniş bir katılımla bir kurucu meclis tarafından yapılmış olmasına karşın, başarılı olamamışsa bunun nedeni, yapımı sırasında toplumun bir kısmını dışlamış ve dolayısıyla kendisinin de toplumun bir kısmı tarafından dışlanmış olmasıdır.\n

\n

***\n

\n

Anayasanın yapıldığı sırada sağlanamamış olan geniş katılım, sonradan halkoyunun metni onaylamasıyla giderilebilecek bir kusur değildir, kuralının bir örneği de 1982 Anayasasıdır. Cuntanın emriyle hazırlanan bu anayasa 1982 7 Kasımında yüzde 91.5 oranında tasvip görmesine karşın demokratik bir meşruiyet kazanamamıştır.\n

\n

Geniş katılım, toplumsal mutabakat gibi unsurlarına tam riayet edilerek hazırlanan bir anayasa metninin bütün gerekleri yerine getirmiş olması için iki husus daha şarttır.\n

\n

Bunlardan birincisi, anayasanın, rejimin belli başlı kurumlarını demokrasinin temel kurallarına uygun olarak oluşturmasıdır.\n

\n

Yani, bağımsızlığı olmayan, yürütmenin sultasında bir yargı mekanizması oluşturan metin demokratik bir anayasa değildir. Metnin halkoylamasında oyçokluğuyla onaylanmış olması sonucu değiştirmez. Böyle bir metin halkoylamasında çoğunlukla onaylansa bile, milli iradeye uygun olduğu halde, demokratik değildir.\n

\n

Demokratik olmayan anayasalar olamaz mı?\n

\n

Diktaların anayasaları olamaz mı?\n

\n

Şekli olarak olur, ama vatandaşın temel hak ve özgürlüklerini ve bunların güvencelerini garanti altına almayan metinler anayasalar değil, yurttaşın anasını ağlatan yasalar olarak nitelenirler. \n

\n

Nihayet bir anayasanın çağın ihtiyaçlarına ve getirdiği özgürlük çağrılarına yanıt vermesi gerekir ki çağdaş olsun. Çağdışı anayasalarla çağdaş demokrasiler oluşmaz.\n

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları