Ali Sirmen
Ali Sirmen asirmen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

ABD ile dostluk artık imkânsız

20 Şubat 2018 Salı

Geçen hafta gerçekleşen üst düzey görüşmeler Türk- Amerikan ilişkilerinin tehlikeli noktalara doğru sürüklendiği sırada, durumu normalleştirmeye doğru bir adım oldu. Deneyimli gözlemciler, görüşmelerden doğan sonucu ihtiyatlı iyimserlikle karşıladılar.
Gerçekten de, görüşmelerden çıkan tek kesin sonuç, iki tarafta da ilişkileri düzeltme isteğinin güçlülüğünün kanıtlanması oldu.
Şimdilik hepsi bu.
Türkiye’nin PYD’nin Fırat’ın doğusuna yollanması ve Menbiç’in güvenliğinin Ankara ile Washington tarafından ortaklaşa sağlanması önerisinin yaşama geçirilmesi, ilişkilerin normalleştirilmesi konusunda iyi bir başlangıç olabilir.
Ama Washington’un bu öneriye ne yanıt vereceği henüz kesinlikle belli olup olmamasının yanı sıra, oradaki çeşitli güç odaklarının Türkiye’ye karşı uygulanacak bir politika konusunda bir görüş birliğine varıp varmadıkları da henüz kesinleşmemiştir.
Buna karşılık ABD dış politikasında, yüzyılın imbiğinden damıtılıp süzülerek gelen bir ortak görüş vardır ki, o da bölgede sınırları değiştirme konusunda azimli olduğunu birçok kez açıklamış bulunan Sam Amca için Ortadoğu’da en akılcı yatırımın Kürtler olduğudur.
ABD’nin bölgedeki haritaları değiştirmek istediği uzun süredir herkesin malumu olduğundan, çok kişi bir zamanlar Ankara’nın BOP’un eşbaşkanlığına gönüllü adaylığının çok büyük şaşkınlıkla karşılamış, intiharla eşanlamlı bir girişim olarak yorumlamışlardı.

***

Bu durumda, şu anda Türkiye için en büyük tehdit, bölgeyi parçalamayı hedefleyen ABD’nin bizzat kendisidir.
Sam Amca elinde büyük koz olarak tuttuğu Kürt kartını oynadığında, kendi açısından hem İran, hem Irak, hem Suriye hem de Türkiye’yi dolayısıyla da tüm Ortadoğu’yu daha rahat denetleyecektir.
Komşularıyla hasmane ilişkiler içinde bocalayan, varlığı ile bekasını ancak Amerikan himayesi ve İsrail desteğiyle sürdürebilecek olan Kürtler Ortadoğu’da bağımsız büyük Kürdistan’ı yaşama geçirebildikleri takdirde, Sam Amca’nın gerçekten stratejik müttefiki haline gelerek, bölgede İsrail’den sonra bu konumdaki ikinci ülkesi olacaklardır.
Ayrıca unutmamak gerekir ki, büyük Kürdistan’ın stratejik müttefikliği ABD için İsrail’inkinden daha az bedelli olacaktır. Öyle ya! Ortadoğu’da her şeyini ABD’ye borçlu olarak tümüyle onun güdümüne girecek olan Kürdistan’ın, ABD içindeki en güçlü lobiye sahip olan İsrail gibi ABD politikasını etkilemek, yönlendirmek olanağı olmayacağından, burada tek taraflı bir denetim mekanizması işliyor olacaktır.

***

ABD açısından bakıldığında en rasyonel seçim budur. Türkiye’nin güzel gözlerinin hatırına bu avantajlı yatırımdan vazgeçilmesi söz konusu olamaz.
Bu durum da, ABD’yi Türkiye’nin varlığı ve bekası açısından en büyük tehdit konumuna getirmektedir.
Türkiye İkinci Dünya Savaşı ertesinde kendisi için en büyük tehdidin Sovyetler Birliği olduğu veya öyle algıladığı dönemde, ABD’yi bu duruma karşı en büyük güvence olarak görmüş, dış politikasını ABD ile yakın dostluk ilişkilerini geliştirerek aynı ittifak içinde yer alma çizgisine oturtmuştur. Her şeyin siyah-beyaz kontrastı içinde ele alındığı soğuk savaşın da geride kaldığı dönemde artık Amerikan dostluğu tarihe karışma konumundadır.
Bu durum NATO üyeliğimizi sorgulamak ve ABD’yi düşman olarak algılamak gibi gerçekçilikle bağdaşmayan bir noktaya savrulmamıza neden olmamalıdır.
Yapılması gereken, NATO içindeki konumumuzu korurken, ABD’nin oluşturduğu tehdit ortamında, her somut konuda uluslararası alanda yeni ve o konuyla sınırlı ittifaklar aramak, daha bağımsız bir çizgi izlemektir.
Bu yeni rotayı seçerken, bir yandan da günümüzün gerçekleri karşısında bölgedeki Kürt gerçeğine soğukkanlı yaklaşımı sağlayacak bir politikayı da bir an önce oluşturmak gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları