CHP’de Risk Almak mı Zor, Vermek mi?

01 Temmuz 2014 Salı

Önce, Cumhurbaşkanı seçimine, ramazana ve zamanın ruhuna uygun bir girizgâh:
- “Tanrı’nın Hz. Muhammet’e Cebrail aracılığı ile verdiği ilk buyruk neydi?”
- “İkra - (Oku!)
Hz. Muhammet, ne yazık ki ümmi!
Okuma yazması yok...
Yüce Tanrı elbette, peygamber yapacağı kişinin okuma yazma bilmediğini bilmez mi?
Bal gibi biliyor.
Ama buna rağmen “Oku” diyor.
Yani bir tür “risk” alıyor

‘Risk’ yine de yaygın ve tanrısal bir etkinlik değil
Muhammet, 40 yaşında yetişkin bir adem.
Okuma yazma bilmese de, okumak zorunda.
Çünkü peygamber demek, “mucize” demek.
Nitekim mucize gerçekleşiyor.
İnsanlığın, bizim de dahil olduğumuz kesimin dini olan ve “Hükmü kıyamete kadar baki - İslamiyet” ile macerası böyle başlıyor.

Teşbihte hata olmaz
Günümüzde siyasetin peygamberleri de, söz meclisten dışarı, “liderler”!
Halkımız, kurtuluşu yani, mucizeyi onlardan bekliyorlar.
Onlara yetki veriyorlar.
Yetkiyi ele geçiren bazıları da bu yetkiyi istediği gibi, istediği yönde ve biçimde sündürüyor, esnetiyor....
Demokrasi de zaten bir tür yetki alma...
Ve bu yetkiyi tepe tepe kullanma oyunu.
“Şeyh uçmaz, müritleri uçurur!” sözü de boşuna değil.
Oyun fazlası lideri uçuruyor.
“Asrın Lideri” veya “Çağın Projecisi” yapıyor.
Ama ne yazık ki lider, ümmi değilse bile “yarı ümmi”!
Nutuklarını başkaları yazıyor.
O sadece okuyor.
Daha çok da bildiğini okuyor.
Ve bu haliyle müritlerini daha çok etkiliyor.
Öteki liderler de onun etkilemesinden etkileniyorlar.
Oysa, onlar ümmi değiller.
“Yazabiliyor”...
“Okumayı” da biliyorlar.
Ama onlar da ya toplumu yanlış okuyorlar ya da partilerini...
Bazen de tıkanıp bildiklerini okuyorlar.
Doğru okuduklarını göstermek için de “risk aldım!” diyorlar.
Bu “risk aldım” sözü çok “riskli”...
Aslında lider “risk aldım” derken riski “veriyor”.
Partisine ve tüm topluma veriyor.
Tayyip Bey ise “risk aldım” demiyor.
“Bu yola kefenimizle çıktık!” demekle yetiniyor.
Ve elbette daha çok etkiliyor.
Ve müritleri de bu kez karşısına “kefen giyip çıkıyor!”
Merhum pederin otuz yıl önceki bir öngörüsü de böylece gerçekleşiyor.
“Her meczup kendisine hayran olacak başka meczupları her zaman, her yerde bulabilir!”

CHP’de kefen edebiyatı yapılamaz
CHP ne ümmi partisi, ne derviş ne de müritler partisi.
Sadece risk alınabilir.
Risk zaten CHP’nin biraz da fıtratında var.
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “risk aldım!” demesi bundan.
İsmet Paşa’nın da “Milli Şefliği” bir yana itip, cumhurbaşkanlığından 12 yıl sonra Adalet Partisi ile ülkemizin ilk koalisyon hükümetini kurması bir risk idi.
Çok pişman olmadı. Ama pek mutlu da olmadı. Ki çok geçmeden bir ikincisini CKMP ile kurdu.
Bülent Ecevit de risk alma geleneğini sürdürdü.
Yüzde 42 oy ile hükümet kuramayınca o da risik alarak Güneş Motel’de “kumar borcu olmayan” bağımsız milletvekilleri ile “koalisyon” yaptı.
O bağımsızlardan bazıları “ağır cezalık suçlar” işleyince Ecevit yıllarca eleştiri yağmuruna tutuldu.
Sonunda daha da büyük risk alarak CHP’den istifa edip DSP’yi kurdu.
Vefat ettiğinde CHP’li değildi.
Tıpkı İsmet Paşa’nın da öldüğünde kurduğu partinin üyesi olmadığı gibi.
O da son kurultayında risk almış, Ecevit için “Ya o, ya ben!” demişti.
Kaybedince de istifa etmişti.
CHP’de acaba risk almak hem bulaşıcı, hem de kaçınılmaz mı?
Öyleyse bu kez de sıra Kılıçdaroğlu’nda mı?
Ecevit, ekonomiyi Kemal Derviş’e emanet ederken “risk aldığını” söylemişti.
Ama Derviş’in verdiği risk ekonomiye değil, “hükümetin kendisine” olmuştu.
Ecevit’in daha sonra “Derviş en büyük hatamdı” demesi bundandı!

CHP ve koalisyon geleneği
Bu geleneği CHP hep seçimlerden sonra uyguladı.
Bu kez ilk defa seçimlere giderken “koalisyon kararı” verdi!
Bu partinin değil liderinin aldığı risk idi.
Kılıçdaroğlu “risk” derken, Ekmeleddin İhsanaoğlu seçilemez ise koltuğu bırakmaktan mı söz ediyor?
Riskin çerçevesini çizmedi.
Ama buna rağmen, başta Deniz Baykal olmak üzere partinin önde gelen, çoğu da düne kadar yardımcısı olan 21 milletvekili de “karşı - risk” aldıklarını açıkladılar.
Ve “Cumhurbaşkanı adaylık dilekçesini” imzalamadılar.
Ne olacak şimdi?
“Risk alanlar” aynı zamanda “risk de vermiş” olmuyorlar mı?
Onlardan biri ile dün beraberdik.
Oldukça öfkeliydi.
“Bizim aldığımız - verdiğimiz risk olsa olsa kendimize... Partinin ilkelerine de ülkenin geleceğine de bir zarar vermiyoruz!”
“Ama...” diyecek oldum.
“Aması yok” diye kesti:
“İtirazımız adayın kişiliğinden kimliğinden çok, belirlenme biçimine. Onur kırıcı bir yöntem! Cumhurbaşkanı adayını kendi başına seçiyorsa, yarın da oturup milletvetkili listelerini de kendi başına belirleyecektir!”

Bu da elbette bir tür risk
CHP’de bu tür risk altında siyaset yapmak istemeyenler çoğalırsa şaşırmamak gerek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları