Bedevilik sırası

17 Mayıs 2020 Pazar

Enselerde on sekiz yıldır boza pişirmeyi hak etmesi için 18 nedeni var:

Biri de etkili şiir okuyan tek lider olması.

Her kuşun eti yenmez.

Her şiir de okunmaz.

Hapiste yatarak bedelini ödemek gerek.

Allah’ı var. Ödedi de.

Ne atom bombası,

Ne işsizlik belası,

Bir elinde cımbız,

Bir elinde ayna,

Umurunda mı korona!

***

Bir kez olsun maskeli resim vermedi.

Ne teftişe çıktığı işçilerin karşısında ne de bayram pozu verdiği çocukların ortasında!

Zinhar maske takmaya yanaşmadı, yanaşmıyor.

(Bu yazıdan sonra artık hiç yanaşmaz!)

Koronadan belli ki hiç korkmuyor. Belki de, maskeli görünürse karizması çizilecek diye korkuyor!

Öyleyse çok haklı. Dünya Lideri’ne - Ümmet Önderi’ne korkmak yakışır mı?

***

Korona sahiden büyük bela.

Hastane sahibiyken, tutup sağlık bakanı yaptığı hekim hem sempatik hem becerikli çıktı.

Gündemi elinden aldı.

Son anda danışmanlar uyardı da bir vücut çalımıyla öne çıkmayı başardı.

Alıp satmayı yasakladığı maskeye fiyatını 1 TL’ye düşürdü.

Yine de takmıyor.

7 maaşını birden “Biz Bize Yeteriz” fonuna yatırdığı için acaba tasarruf mu yapıyor?

***

Bilgisayarından danışmanları ile bakanlar kurulu yönetiyor.

Hiçbirinde yine maske yok. İmam-cemaat düzeni.

Havaalanı pistlerinde hangi gayeye mahsuben inşa ettirdiği belirsiz hastane teftişine çıkıyor.

Yine maske yok.

Damat da, kayınpederine hürmeten maskesiz.

Maskeli görünmekte belli ki ailece mahzur görülüyor.

***

Bir süre daha hac ve umreye gitmek yasak.

İki ay önce 21 binlik son umreci kafilemiz zemzem bidonları ve beraberlerinde bir miktar koranayla yurda dönmüştü.

Şeytan taşlaması” yapmamışlardı.

Dini kurallar, umrecilere bu hakkı (ve imkânı) tanınmıyor.

(Şeytanı korumak için olamaz. Çölde uygun ebatta taş kıtlığından olabilir.

***

Son on beş gündür umrecilere vekâleten ve “şeytan niyetine” muhalefet partilerini, ülkenin en köklü meslek örgütlerini ve en güçlü özel bankasını hedef aldı.

Başkanını hariç tutarak, Türkiye Barolar Birliği’ne yöneldi. Türk Tabipleri Birliği ile Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları ise zaten demirbaş hasımdı.

***

Sonra birden başkomutanlığını hatırladı.

Partisine emretti:

İlk hedefimiz Türkiye İş Bankası’dır, ileri!

Belli ki “Türk-Türkiye” sıfatlarından kıl kaptı.

Öyle ya, sevgili mahdumu Bilal’in “Okçular Vakfı”ndan bile esirgediği “Türkiye” sıfatını izni olmadan kimse kullanamazdı.

Paralleliğe izin yok! Bunu herkes anlamalı.

Dünyanın 58 ülkesine kendi imzası, adıyla bağışladığı sağlık malzemeleriyle ve milyonlarca yurttaşa elden teslim kolonya ve maskelerle, Türkiye’nin de Türklüğün de kendisinden sorulduğunu ilan ve tebliğ etti.

Ankara Barosu’na haddini bildiren açıklamasından sonra artık İslamiyette buna dahildir.

Kırk yılın, “Tanrı Dağı kadar Türk - Hira Dağı kadar MüslümanıBahçeli’si bile Reyiz’e biat etti. Türkiye İş Bankası’na, Türkiye Barolar Birliği’ne ne oluyor?

CHP liderine Meclis’te hatırlattığı üzere, “çölde bahtsız bedevi olmanın” âlemi yok!

***

Hadisi şerif, “Kul başkasında kınadığını, yaşamadan ölmez” diye buyuruyor.

Reyiz’e Tanrı uzun ömürler versin.

Her şerde bir hayır var.

Bu hayır çok şükür bu kez CHP için tecelli etti.

Reyiz, yıllarca “CHP camileri kapattı, hatta ahır yaptı!” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun verilmiş sadakası varmış ki, iktidar olamadı.

Olsaydı, “Camileri, kapattı. Namazı yasakladı!” iftirasına maruz kalacaktı.

Her siyasi lider için “bahtsız bedevi olmak da çölde kutup ayısı ile karşılaşmak” mukadder!

***

“Çöldeki bahtsız bedeviyi” çoluk çocuğu anlatmakta zorlansak bile, Reyiz yine de boş konuşmaz.

Konuşsa zaten Reyiz kalamazdı.

İstanbul’la birlikte çeyrek asırdır gündemde olamazdı.

***

Ama keşke “Osmanlıca öğrenin!” öğüdüne hepimiz kulak verseydik.

Kabristan ve türbelerdeki mezar taşlarına, Japon turist gibi bakıp geçmekle yetinmezdik.

Cumhuriyetin ilk döneminde eski harflerle basılmış değerli kitapları, dergileri ve bizim gazetenin 30 Kasım 1928 tarihine kadarki sayılarını okurduk...

Ve zihnen ve ruhen virüs kapmışlar için, Yunus Nadi’nin başyazılarından özel alıntılar yapardık.

Keşke Yunan galip gelseydi!” diyen fosillerin zehirlediği ruhlara da belki panzehiri olurdu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

10 Kasım ve Kehf Suresi 10 Kasım 2024
Ey ruhumun ruhu... 3 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları