18 Kez Boşa Giden Kariyer

09 Ocak 2015 Cuma

“En baba kariyer, babalık” deniyor. 18 çocuklu Şanlıurfa Milletvekili Seyit Bey’e, değil bakanlık, komisyon başkanlığı bile verilmiyor. Ama o aldırmıyor. Onun için en baba makam amcalık!

Erdoğan’ın gözüne kurnazca girmeye çabalayanlar arasında, soyadına da güvenen Sağlık Bakanı Müezzinoğlu var.
Geçenlerde, “En iyi kariyer anneliktir!” diye buyurdu.
Niyeti, belli ki, “En az üç hatta dört...” diye tutturan Cumhurbaşkanı’na kendine göre “zekice” hizmetkârlık!
Kadın kesiminden yükselen sesler üzerine, sözde sözünü geri aldı.
Daha da kurnazca bir çıkış daha yaptı:
“Babalığın üstüne bir kariyer tanımam!”
Bu laf aslında, ucu Kaçak Saray’a dayanacak bir densizlik.
Tayyip Bey’in şakası yok.
Allah bağışlasın aralarında Bilal gibisi de olan 4’lü bir “kariyer”in sahibi.
Bunu kâfi görmeyip, 12 yıl başbakanlığın üstüne bir de Cumhurbaşkanlığı kariyerine yönelmek düpedüz açgözlülük.
Hani babalıktan yüksek kariyer yoktu!

***

Bunların işi hep yalan dolan.
Tayyip Bey’in belki gözünden kaçtı.
TBMM’de aslında “En baba kariyer”in sahibi
Şanlıurfa Milletvekili Seyit Eyyüpoğlu.
Tam 18 adet çocuğu var. Bu, değil TBMM’de,
Türkiye’de bile kıskanılacak bir kariyer!
Geçen dönem bir ara, TBMM’de “Bağımsız milletvekili sıralarında” yan yana oturuyorduk.
Ayıp kaçmasın diye kendisi ile ilgili bilgileri TBMM albümünden okumuştum.
Bir ara sordum:
“Ustacım ya, bendenizin 1 adet var. Size bravo doğrusu. Bu kadar çocuğun adlarını iyi ki karıştırmıyorsunuz. Ama sayıca biraz çok değil mi?”
Seyit Bey hafiften başını kaşıdı:
“Belki öyle ama. Bizde de arazi geniş. Önce bir iki kız çocuğu doğdu. Sonra da ikinci bir hanım gerekti. Daha sonra da 17 oldu!”
Diyecek bir söz yok.
Ama Tayyip Bey’e o da olmazsa Davut Bey’e bir çift lafım var.
Bu dönem Seyit Bey’in bir çocuğu daha oldu. Etti 18!
Ama bunun siyasi bir hayrını görmedi.
Kendisine ne bir bakanlık verildi ne de bir komisyonun başkanlığı!..
1991’den beri her dönem Allah bağışlasın kariyerine yeni çocuklar ekliyor.
Ama ne yazık ki bunu siyasi kariyere çeviremiyor.
Dün de kalktı Başbakan Davut Bey açıkladı: “Annelik süresince kadınlara yarızamanlı iş imkânı sağlayacağız!”
Ya babalara?
Onlara belli ki yine baba!

 

İmralı mı Saraylı mı?
Elbette “elçiye zeval olmaz!”
Hele elçi, cumhurbaşkanı adayı olarak halkın yüzde 10’unun desteğini almışsa hiç olmaz!
Selahattin Demirtaş, İmralı’da Öcalan’ın kendisine söylediği sözleri aktarıyor:
Apo demiş ki:
“Kapıyı açsalar, bana da çık deseler, çıkmam!”
Neden mi?
“Burada bulunma gerekçem, ortadan kaldırılmadan çıkmam!” diyor.
Gerekçe de ne ki?
“PKK’nin ülke yönetiminde iktidar ortağı, kendisinin de eşbaşkan olması” elbette!
Ama bunu tam söylemiyor.
“Burada bulunma gerekçem ortadan kaldırılmadan!” demekle yetiniyor.
Apo haklı.
30 yıldır sürdürdüğü kanlı mücadele tam sonuç vermiş değil.
Türkiye Cumhuriyeti resmen ne bölündü ne de en azından özerk eyaletlere ayrıldı...
Sadece Türk Silahlı Kuvvetleri’nin süngüsü düşürüldü o kadar!
Bir de TBMM’de, PKK’yi ve kendisini o da ürkekçe, temsil eden 20-25 milletvekiline sahip, o kadar!
Haklı! Çıkıp da ne yapacak?
“Dokunulmazlığı” bile yok.
Dolaylı olarak müzakere yürüttüğü, siyasi muhatabı kaçak maçak da olsa bir saray da oturuyor.
Kendisi ise iki göz, bir mahpusluk damında.
Apo haklı; bu adaletsizlikler giderilmeden çıkıp da ne yapsın?!

 

Hizmetkârlık...
Başbakan, o kadar da becerikli değil.
Bakanları ondan uyanık ve Cumhurbaşkanı ile daha iyi paslaşıyorlar.
Sayın bakanlar iyi biliyor ki, Davutoğlu’nun gözüne girmektense Erdoğan’ın gönlünde yer tutmak daha kârlı!..
Halkımız, seçimde yine hırsızlığa uğursuzluğa aldırmazsa, 6-7 ay sonra yeni kabine var.
Erdoğan’ın gözüne girme yarışı hızlanıyor.
Elbette en şanslı olanlar, rantı en yüksek arazileri “Havuza dahil eden” bakanlar.
Bir de Erdoğan’ın söylemlerine sinsice hizmetkârlık yapanlar var.
Bunlara Diyanet İşleri Başkanı gibi yüksek bürokratları da dahil etmek gerekiyor.
“Peygamber kardeşiyim” ya da “Akrabalara torpil İslamın gereğidir!” diyen AKP’li zevzek gerzeklere ses çıkarmaması, görevi kötüye kullanmak değilse bile görevi ihmal suçu!
Bu arada “Milli Piyango haramdır!” diye fetva vermesi de ayrı bir günah.
Haramdan kastı belli ki piyangonun “milli” olması.
Ki özel sektöre birkaç yıllık geliri karşılığında devletin bu en kârlı kuruluşu devredildi bile.
Yaşasın fetva!

 

Babanın kim olduğu pek de önemli değil... 
Onun kimve ne olarak tanındığı çok daha önemlidir! 
Gençlerin kollarına yaptırdıkları dövme için dün “fetva” veren Diyanet, bakanların kollarına taktırdıkları saatler için de hâlâ fetva verebilir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tanrı’ya bin şükür! 15 Aralık 2024
Hasetle hasretle Demirel 8 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları