Feyzi Açıkalın

Cumhuriyetin başkenti Ankara ve Anıtkabir

29 Ekim 2023 Pazar

İstanbul bir payitaht, Ankara ise başkenttir. Payitaht yani tahtın olduğu yer ne kadar monarşik bir din devletini temsil etmişse, başkent Ankara da o denli Atatürk Cumhuriyeti Türkiyesi’nin özelliklerini bünyesinde barındırmakta(ydı).

Yeni Ankara’nın, özellikle geniş batı girişindeki bulvarın üstünde yer alan devasa kurumsal yapılar insanı iki yönden etkiler. İlk olarak; devletin yapılara yansımış somut  varlığı ister istemez kişide saygı hissi uyandırır ama o kadar… Daha önemlisi büyük binalar, özellikle siyasetçide bu kurumlarla idare edilen devlet mekanizmasına sahip olmak yani ülkeyi yönetme isteğini körükler.

Anılan binalardan hiçbirisi manevi anlam taşımaz. Cumhuriyet Ankara’sının iki anıtsal yapısından birisi Anıtkabir, diğeri ise Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Binası’dır. Anıtkabir TBMM’den farklı olarak daha kuruluş aşamasında “ziyaretgâh” olarak tanımlanmış, yıllar içinde öyle de işlev görmüştür.

Çok özel bir anıt mezar olmasına rağmen kolay ulaşılabilmesi, rahatça gezilebilmesi onu farklı kılmış. Anıtkabir, AKP siyasal iktidarının laik cumhuriyete ilişkin hedefini açık etmesiyle daha da önem kazanmış. Atatürk’ün heykel, büst ve bayraklarda yaşayan manevi varlığından yeterince güç alamadığına inananlar Anıtkabir ziyaretine ağırlık vermiş.

Cumhuriyetin 100. yılının ülkenin laik güçleri tarafından coşkuyla kutlandığı bugünlerde Anıtkabir yine yoğun ilgi görüyor. Ziyaretçi çeşitliliği ise insanı düşünmeye itiyor. Ankara’ya yapılmış bir gezi etkinliği içindeki, belirli bir saat dilimine sığıştırılmış tur aktivitesinden tutun da, elinde bayrak koşarak gelen insanlara kadar farklı bir yelpazede ziyaretçi akını gözleniyor.  

Anıtkabir’in ortasındaki tören alanı şimdilerde bir buluşma mekanı işlevi görüyor. Mozolede ebedi uykusunda istirahat eden ama manevi varlığıyla hâlâ liderlik yapmakta olan bir gücün birleştiriciliğinde toplanılıyor. Hangi ölçekte bir sosyal medya hesabında paylaşılacağı bilinmeyen fotoğraflar yanında, ağlayarak geçen insanların görüntüsü birbirine karışıyor.

Ata’sına saygı duruşunda bulunanlar, eğer ilk kez geliyorlarsa mutlaka kişisel eşyalarının bulunduğu müze bölümünü ziyaret ediyor. Ama Anıtkabir’in tonozlu bölüm diye adlandırılan, milli mücadele ve devrimlerin anlatıldığı kısmı beklendiği ölçüde ziyaretçi almıyor. Cumhuriyetin, Atatürk’ün öncülüğündeki bir kadro hareketi ile ve büyük savaşımlar sonrasında kurulduğunu anlamak açısından bu bölümün ziyareti önem taşıyor, ziyareti bir tapınmadan çıkarıp daha anlamlı kılıyor.

En ilginci ise Anıtkabir’i terk etmekte olan insanların yüz ifadelerinde gözleniyor. Ellerinde bayrak, aceleyle yokuş aşağı inen insanlar bir görevi tamamlamış olmanın huzuru içinde oradan ayrılıyor. Tamamlanmış görevin neleri içerdiği ise bilinmezliğini koruyor. Laik Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığını, onu yıkmak isteyenlere karşı korumak adına nasıl bir irade geliştirildiği ve hangi koşulda savaşıma hazır olduğunda o yüzlerden sezilmiyor.

Cumhuriyetin, laik ülke bütününe göre ikinci yüzyılı, dinci iktidarını destekleyenlere göre ‘Türkiye Yüzyılı’nda, Anıtkabir’den ne denli güç alındığına göre Türkiye şekillenecek. Tonozlu bölümde sergilenen örgütlü milli mücadele anılarının topluma ulaştırılabilmesi, öğretilebilmesiyle ancak bu cumhuriyet yıkılmaktan kurtarılabilecek. Öbür türlü saraylar kazanacak…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları