Gülşah Balbay Diyor ki…

21 Kasım 2013 Perşembe

Kalbim Frankfurt’ta Opera Meydanı’nda… Hava buz gibi soğuk... Hava kurşun gibi ağır… Kulaklarımda Gülşah Balbay’ın sesi; gözlerimin önünde Mustafa Balbay’ın hücresi…
“Aslında bizim hikâyemiz Ergenekon, KCK gibi davalarla haksız yere içeride tutulan tüm siyasi tutuklularının yaşadıklarının birer izdüşümü… AKP faşizminin sert yüzüyle karşılaşmamız 1 Temmuz 2008’de, şafak vakti kapımızı çalan yaklaşık 15 kadar polisin beş saatlik ev araması sonrasında Balbay’ı gözaltına almasıyla başladı.” (…)
Muhalif gazeteci olmak
“Yazdıklarıyla hükümeti devirmeye çalışmaktan 16 yıl, bu yazdıklarını dayandırdığı belgeleri bulundurduğu için 9 yıl, bu belgelerin içindeki adı geçen kişilerle ilgili haber yapmaktan 7 yıl, yine aynı kişilere ait verileri bulundurmaktan 2 yıl 8 ay ceza. Bu karar aslında Balbay’ın terör örgütü üyeliğinden değil, ama tamamen gazetecilik faaliyetlerini gerçekleştirmiş olmasından ötürü ceza aldığının tescil belgesidir. Yaptığı gazetecilikti; ama AKP iktidarına muhalif bir gazetecilik. O halde 34 yıl 8 ay cezayı çoktan hak etmişti.” (…)
Çiğnenen onurumuz
Hepinizin bildiği Alman edebiyatının simge isimlerinden Henrich Böll’ün ‘Katharina Blum’un Çiğnenen Onuru’ adlı bir eseri vardır. Yapıtında bir günde bir insanın medyanın yaratmış olduğu linç kampanyasıyla nasıl terörist ilan edildiği, çiğnenen onuru ve kararan hayatı anlatılır. Günümüzde Türkiye’de iktidara muhalif olan aydınımız, gazetecimiz ve entelektüel kesim, bizzat iktidarın örmüş olduğu polis, savcı ve yandaş medya ağıyla bir günde terörist ilan edilebiliyor. Tıpkı eşim Mustafa Balbay’a, meslektaşı Tuncay Özkan’a ve diğer aydınlara yapıldığı gibi. Ülkemde bir değil binlerce Katharina Blum’un var olduğunu söylerken inanın yürek daralması yaşıyorum.
Çiğnenen onurların yarattığı yaraları sarmak, ülkenin yaşamış olduğu ciddi tahribatı iyileştirmek ve Türkiye’yi yeniden bir inşa sürecine gitmek zorundayız. Bunu yaparken ulusal alanda bizler her geçen gün daha fazla ötekileştirildiğimiz ve ruhsal sürgüne mahkûm edildiğimiz için uluslararası platformda kendimizi ifade edebilmeyi ayrıca çok önemsiyoruz.”
Küçülen dünya
Demokrasi sorunumuzun dünya düzeyinde ele alınıp düşünülmesi gerekir. Çünkü uluslararası ilişkiler, sadece ekonomik sınırlara sıkıştırılamaz. Uluslararası ilişkiler diğer ulusların siyasal rejimleri üzerindeki ağırlıklarını içteki muhalefet kadar doğrudan hissettirebilirler.
Çok uzağınızda değil, birkaç ülke ötenizde hızla diktatörlüğe doğru giden bir ülke ve faşizmin ağırlığıyla ezilen bir halk varken, sizlerin demokrasi ve özgürlükleri sınırsız yaşamayı içinize sindirebileceğinize inanmıyorum. ”(…)
Gülşah Balbay konuşmasını Brecht’in dizeleriyle bitirdi:
En iyisi, kalkmak, ‘yeter artık’ demektir,
vazgeçmemek için kırıntısından bile yaşamanın,
karşı çıkmaktır var gücümüzle acıyı doğuranlara,
yaşanır hale getirmektir dünyayı bütün insanlara.”

NOT- Frankfurt’taki “Nâzım Oratoryosu” yazımı gazetemizin internet sayfasından okuyamayanlar, www.zeyneporal.com ya da www.mgkmedya.com sayfasından okuyabilirler…  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları