Mehmet Ali Güller

ABD’nin ‘Çin sistemi’ rahatsızlığı

27 Nisan 2024 Cumartesi

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen’den sonra ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da Çin’de. Mesajlarından, Blinken’ın da ana gündeminin “ekonomi” olduğu anlaşılıyor. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller’in açıklamasına göre Blinken muhataplarına “Çin’in ticaret politikalarına ve piyasa dışı ekonomik uygulamalarına ilişkin endişelerini” dile getirdi.

Burada anahtar kavram “piyasa dışı ekonomik uygulama.Yellen’den başlayarak ABD’li yetkililer bunu “kapasite fazlası” diye sunuyorlar; “Çin’in üretim kapasitesi fazlası dünya pazarını olumsuz etkiler” diye propaganda yapıyorlar, Çin’e “üretme, ihracat yapma” diye baskı uyguluyorlar.

ABD KAPİTALİZMİNİN ÇİN SOSYALİZMİYLE MÜCADELESİ

ABD’nin bu tutumu, en başta “kurallarını kendisinin yazdığı uluslararası ticaret kurallarına” uymuyor. Gerçi ABD için önemli olan çıkarlarıdır; kurallar ya da ilkeler değildir. İşine gelmiyorsa kendi belirlediği kurallara bile uymama konusunda emperyalist ABD dünya şampiyonudur.

Fakat daha önemlisi şudur: Kapitalist dünyanın lider ülkesinin, rakibini “fazla üretmekle” suçlaması, aslında kapitalizm-sosyalizm mücadelesi açısından üzerinde durulması gereken bir konudur.

Washington’un “üretim kapasitesi fazlası” ve “piyasa dışı ekonomik uygulama” dediği, aslında “Çin’e özgü sosyalizm”dir; kamuculuktur, devletin piyasaya müdahaleciliğidir.

Bu konuda en açık sözlü kişinin ABD Ticaret Temsilcisi Katherine Tai olduğu görülüyor. Tai, Yellen Çin’deyken dünyaya şu mesajı vermişti: “Çin’in sistemi, bizimki gibi piyasa temelli bir sistemin rekabet etmekte ve ayakta kalmakta zorlanacağı bir sistem. Pekin’in ‘piyasa dışı’ politikalarıyla, uygun ‘karşı önlemler’ yoluyla mücadele edilmediği takdirde ciddi ekonomik ve siyasi zarar görürüz.”

Tai açıkça Çin’e özgü sosyalizmin, Amerikan kapitalizmine üstün gelmeye başladığını, Çin’e özgü sosyalizme karşı mücadele edilmezse hem ekonomik hem de siyasi zarar göreceklerini belirtiyor.

ABD TİCARET SAVAŞINI KAYBEDİYOR

Ticaret savaşını ABD başlattı. Dünyanın en zenginlerinden biri olan Donald Trump’ın başkanlığı döneminde ABD Çin’e karşı kılıcını çekti. Ardından gelen Joe Biden da Çin’e karşı ticaret savaşını sürdürüyor.

Ama ticaret savaşı, Çin’den çok ABD’ye kaybettirdi. Yakın zamanda Apple başta ABD’nin en büyük şirketlerinin CEO’larının Çin’e yaptığı ziyaret ve orada verdikleri mesajlar bile bu gerçeğin göstergesi.

ABD ticaret savaşını kaybediyor ve Amerikan “mali sermaye sınıfı” çıkarları için Çin’e “üretme ve ihracat yapma” baskısı uyguluyor. Bu baskıdan bir sonuç alabilmeleri elbette mümkün değil.

Kaldı ki tüm ekonomik veriler de gösteriyor ki mesele üretim fazlası değil. Zaten Atlantik’in propagandasının tersine, Çin ekonomisi ihracata dayanan, ihracat merkezli bir ülke değil. Son 10 yılın verilerine bakarsak GSYİH içinde ABD’nin ihracatı yüzde 10, İngiltere ve Japonya’nın ihracatı yüzde 15, Çin’in ihracatı da yüzde 20 dolayında. Asıl ihracata dayalı ekonomi ise yüzde 38’e ulaşan Almanya.

TEMEL FARK

Çin ekonomisi ihracat merkezli değil. Yani ABD Çin’in ihracatına engel çıkararak Çin ekonomisine darbe vuramaz.

Çünkü Çin büyük bir iç pazara sahip, çünkü Çin’in iç tüketimi güçlü vb. Ama temel neden ise şu:

Çin ekonomisi, toplumsal eşitsizlikleri bütünüyle ortadan kaldırma stratejik hedefine sahip bir sosyalist ekonomidir; ABD ekonomisi ise bireysel kâr esasına dayandığı için toplumsal eşitsizlikleri gittikçe büyüten özellikte neoliberal kapitalizmdir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları