‘Eşcinsellik yasalaşıyor!’ (2)

01 Mart 2024 Cuma

Geçen yazımda “Yunan mitolojisi, ‘eşcinselliğin’ kökenini Bodrum çıkışlı bir öyküye bağlar!” demiş ve ayrıca “Bodrum’da ‘yasal sürgün’ yaşayan rahmetli, ünlü yazar ‘Halikarnas Balıkçısı’ Cevat Şakir Kabaağaçlı çok güzel anlatmış ve yazmıştır” demiştim.

Ayrıca “Bodrum’da (Halikarnassos) Bardakçı Koyunda yaşanan bu ilginç öykü ‘eşcinselliğin doğuşunu’ anlatır” diye sürdükten sonra yazım şöyle sonuçlanmıştı: “Bu koy hakkında bir anımsatma yapayım. Ünlü şarkıcı Zeki Müren yüzmeye yıllarca her gün bu koya giderdi.” İlçede, “Bodrum Zeki Müren Sanat Derneği” kuruldu. Ölüm yıldönümünde “Antik Tiyatro’da” anısına konserler düzenlendi. Bodrum’da oturduğu ev “Zeki Müren Müzesi” oldu.

Yıllardır yaşadığım, gazetecilik yaptığım Ankara’da, Zeki Müren ile tanışmıştım. Konserleri nedeni ile birkaç yıl Ankara’ya yerleşmişti. Sonra ben Bodrum’a taşınmış, orada yaşadığım dört yıl boyunca, “Raşit’in kahvesinde” görüşürdük. Kendisinin Bodrum’a neden yerleştiğini şu sözlerle sıkça anlatırdı:

“Dünyanın çok önemli yerlerini gezdim gördüm, Bodrum gibisini göremedim. Burada kendimi her zaman sağlıklı, dinç ve verimli hissettim. Denizi, güneşi, nemli olmayan havası ile Bodrum, benim sağlık kaynağım oldu. Burada nefes alıyorum, yaşamanın keyfini çıkarıyorum ve en önemlisi Bodrum sağlığıma iyi geliyor.”

***

Gelelim Zeki Müren’in Bodrum’da denize girdiği koya. Antik adı “Salmakis Koyu”, yöre olarak resmi kayıtlara geçen adı ile “Bardakçı Koyu”, günümüzde halk arasındaki adıyla “Zeki Müren Koyu”... Bardakçı 2-3 yüz metre genişliğinde bir kumsaldır, karadan yana kayalı, uçurumlu bir dağ amfisiyle çevrilidir. Bardakçı’da gökten düşme bir cennet parçası gibi küçücük, berrak bir gölcük vardı. (Günümüzde yapılan inşaatlar nedeniyle bu mütevazı doğa yapısının son durumunu bilmiyorum!)

Mersin ve yabani sakız ağaçları bu gölde yeşil bir çelenk olurlardı. Bu güzel gölde, Salmakis adlı bir su perisi yaşardı! Bardakçı Koyu’nda yapılan bir askeri inşaat sırasında ortaya çıkan Roma dönemine ait duvar ve mozaik zemin kalıntıları arasında, bir yazıt bulunmuştu. Yazıttaki metnin “Afrodit’in gurur duyduğu Halikarnassos’ta doğan ünlü yazarları” anlatan Helenistik bir şiire ait olduğu ortaya çıkarılmıştı. Göle mersin ve yaban sakızağaçları atılınca yeşil bir çelenk olurlarmış. Bu güzel gölden adını alan ya da adını göle vermiş olan “Salmakis” adında güzel bir göl perisi yaşarmış.

Salmakis perisinin efsanesi ilkçağ, ortaçağ ve çağdaş dönem ozanlarına esin kaynağı oldu. Villiam Shakespeare yazdığı “Venüs ile Adonis” adındaki uzun şiirinde bu efsaneden esinlenmişti!

Küçük ve güzel Salmakis gölünde bir su perisi var idi. Salmakis, yine çiçek toplarken göl kıyısına gelen güzel bir delikanlıyı gördü. Gönlü sevgiyle tutuştu. Saçlarını düzeltti, henüz çocukluk çağından çıkmış olan çekingen gencin yanına vardı. Ona “Sen bir tanrı mısın bilmem. Eğer bir tanrıysan mutlaka, sevgi tanrısı EROS’sundur!” dedi.

Aralarında coşku dolu tartışmalardan sonra, genç kıza gitmesini söyledi, ardından soyunarak suya girdi. Delikanlının güzelliğinin büyüsüne kapılan perinin gözleri arzu ateşiyle yanıp çaktı, yerinde duramadı.

Giysilerini hızla yırtıp çıkardı. Çıplak ve parlak gövdesiyle bir parende atarak kendi adını taşıyan, güzel gölüne fırladı. Daldı ve çıplak delikanlıyı, avı olarak sardı! Genç boşuna kurtulmaya çalışıyordu.

Genci öptükçe öptükten sonra “Sen istediğin kadar diren. Artık sen benimsin!” dedi. Ardından, tanrılara dua ederek bu birleşmenin pekişmesini istedi. Tanrılar, Salmakis’in dualarını kabul ettiler.

Artık ne kadın ve ne de erkektiler! Hem kadın ve hem de erkektiler. Tek gövde olmuşlardı! Tapınakta, “haberleşme tanrısı Hermes” ve “güzellik tanrıçası Afrodit”ten esinlenerek, “Hermafrodit” adı takıldı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları