Kavala, Demirtaş ve Yanardağ

24 Eylül 2023 Pazar

Anayasa’sında “Hukuk Devleti” yazan Türkiye Cumhuriyeti’ndeki haksızlık, hukuksuzluk ve adaletsizlikler, Türkiye’nin kurucu üye kabul edildiği Avrupa Konseyi tarafından sürekli olarak eleştiriliyor. 

Şahsım Devleti”, sadece bu eleştirileri değil, uymak zorunda olduğu Anayasa Mahkemesi kararlarını bile “kulak arkası” ettiği için, yine Anayasa’ya göre uymak zorunlda olduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, (AİHM) kararlarına uymuyor. 

Yani çeşitli bahaneler uydurarak AİHM kararları bağlamında, Anayasa’yı ihlal ediyor.

Özellikle Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş konularındaki haksızlık ve hukuksuzluklar artık “yılan hikâyesine” döndü. 

***

Bu konulardaki haksızlık ve hukuksuzluklar “Şahsım Devleti” bağlamında devam ettirilirken bir de bunların üstüne Merdan Yanardağ’ın haksız ve hukuksuz olarak hapsedilmesi olayı yaşandı.

(Barış Pehlivan’a, hapse atılması için, yapılan “negatif ayrımcılık” ise bambaşka bir yara.) 

TELE1 televizyonunun kurucusu ve yöneticisi olan Yanardağ’ın haksız ve hukuksuz olarak hapsedilmesi, sadece basit bir yargı olayı değil, Temel Hak ve Özgürlükler bağlamında, ifade ve basın özgürlüğü açılarından da çok daha vahim bir ihlal niteliği taşıyor. 

*** 

AİHM kararına rağmen Kavala’yı serbest bırakmayan Türkiye hakkında “ihlal süreci” başlatan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 22 Eylül’de Kavala’nın “bir suç işlediğine dair makul bir şüpheyi destekleyecek delillerin olmadığını” belirtti ve “derhal serbest bırakılmasını sağlamak için tüm tedbirleri alması gerektiğini” söyledi. 

Açıklamada ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin Kavala’nın başvurusunu incelemek için kullandığı yaklaşık bir yıl beş aylık sürenin yeterince “hızlı” olmadığı da belirtildi.

Komite, “Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını sağlamaya yönelik müteaddit kararlarına rağmen Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesinden derin üzüntü duyduğunu” bildirdi. 

Komite, ayrıca Demirtaş dosyasında da ilerleme olmadığı takdirde, konunun Aralık 2023’te yeniden ele alınacağını belirtti. 

***

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na, HSK’ye, davalarla ilgili tarihsel bir uyarıda da bulundu: 

Hukukun üstünlüğü konusunda ciddi sorunlara rağmen” Komite, yetkililerin davayla ilgili “HSK’nin bağımsızlığı ve tarafsızlığına ilişkin önceki argümanlarında ısrar etmelerinden bir kez daha derin üzüntü duymuştur” dendi. 

Yine açıklamada “özellikle Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısal bağımsızlığı konusunda Avrupa Konseyi’nin ilgili standartlarından ilham alması” gerektiği söylendi. 

***

Demirtaş ve özellikle Kavala davaları konusunda Türkiye’nin Anayasa’da belirtilen Hukuk Devleti kavramından nasıl saptığı ve Avrupa Konseyi tarafından nasıl eleştirildiği tarihe kaydedilirken, “Şahsım Devleti” yöneticileri, ülkenin yönünün yeniden Avrupa’ya döndüğünü ilan ediyorlar. 

Oysa tam bu sırada Avrupa Birliği’nin en üst organı olan Avrupa Parlamentosu da Türkiye’nin Avrupa standartlarının dışına düştüğünü saptıyor. 

Böylece Avrupa Birliği de Avrupa Konseyi’ne ilaveten Türkiye’yi dışlama yönünde önemli kararlar alıyor. 

***

Ülkeyi yönetenlerin, yeniden Avrupa’ya yöneldiğini belirttikleri Türkiye’nin, Avrupa ile olan ilişkileri, haksız ve hukuksuz uygulamalardan dolayı hızla zedelenir ve ülke gittikçe demokratik olmayan bir Ortadoğu devleti imajına doğru sürüklenirken... 

Merdan Yanardağ’ın, bu hukuk ve adalet sorunlarını katmerlendirecek bir biçimde tutuklanması, müthiş bir çelişki. 

Hem de iflası önlemek için Şimşek-Erkan ikilisinin Batı’ya ekonomik ve hukuksal güvenceler vermeye çalıştıkları bir dönemde yaşanıyor bu çelişki. 

Üstelik Merdan Yanardağ susturulamıyor ki: İçeriden de olsa yazılarıyla, kitaplarıyla, düşünceleriyle, dostlarıyla, hem gazetelerde hem de ekranlarda, “Devrimci Demokratik Direniş” için mücadelesini, artan bir etkinlikle sürdürüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları