Hıfzı Topuz: Bir anıt adamı daha kaybettik!

28 Eylül 2023 Perşembe

Yazılarımda “Anıt Adam” sıfatını şimdiye kadar dört kişi için kullandım:

Birincisi Prof. Nusret Fişek:

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı, Hacettepe Üniversitesi Kurucularından ve Mezuniyet Fakültesi Dekanı, Türkiye’de nüfus planlamasını bir kadın hakkı olarak başlatan kişi, tıbbın sosyalizasyonunu başlatan bürokrat ve akademisyen, Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı kurucusu, Prof. Kurthan Fişek ve Prof. Gürhan Fişek’in babası.

İkincisi Ali Sirmen:

Tanıyorsunuz, biliyorsunuz.

Üçüncüsü Uğur Mumcu:

Tanıyorsunuz, biliyorsunuz.

Dördüncüsü Hıfzı Topuz:

Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Demokrat, dünya çapında gazeteci, roman yazarı.

4 Haziran 2011 tarihinde Cumhuriyet’teki yazımda Hıfzı Topuz için de “Anıt Adam” sıfatını kullanmış ve şöyle demiştim:

“Artık yazar kişiliği, gazeteci kimliğini aşan, anıt adam Hıfzı Topuz bir kitap daha yazdı:

‘Hava Kurşun Gibi Ağır’, Nâzım Hikmet’in Romanı.”

***

Çok yakın bir dostluğumuz vardı.

Bakın “Eski Dostlar” adındaki kitabının “Gülümseyen Anılar” adıyla yeniden ve ilavelerle yapılan yeni basımında bu konuda neler yazmış:

“Emre Kongar:

‘Eskimeyen Bir Dostluk’ başlıklı bölümde amcam Ekrem Kongar ile Kartal’da başlayan dostluğunu ve Şakir Eczacıbaşı ile kurduğumuz ‘Kültür Girişimi’nin oluşumunu anlattıktan sonra, ‘roman yazarı’ olması konusunda şunları anlatıyor:

Sırası gelmişken şunu da belirteyim, Emre Kongar benim roman yazarlığımda ‘suç ortağım’dır.

Bu ortaklık şöyle oldu: Ben Meyyâle’yi yazmıştım, bir gün Emre’ye anlattım ve kitabı Yapı Kredi’ye verdiğimi, basılıp basılmayacağını bilmediğimi, yanıt beklediğimi söyledim. Emre;

‘Sen Yapı Kredi’de kime verdin romanını’ diye sordu.

‘Galatasaray’daki büroya bıraktım.’

‘Enis Batur’un haberi var mı?’

‘Bilmiyorum, söylemişlerdir herhalde.’

‘Ne zaman teslim ettin yazılarını?’

‘Üç haftayı geçiyor.’

‘Peki onlardan hiç telefon filan geldi mi?’

‘Hayır, hiç ses çıkmadı.’

‘Olmaz öyle şey, hemen kitabını geri al, bunu Remzi’ye verelim, Erol Bey’e nazım geçer, kitap üç ay içinde çıkar.’

‘İyi ama Remzi basar mı Meyyâle’yi? Benim bir zamanlar Remzi Kitabevi ile bir deneyimim olmuştu da’ dedikten sonra o olumsuz deneyimini anlatıyor ve benim şu sözlerimle devam ediyor:

‘Sen hemen ver o kitabını bana. Ben Erol Bey’e iletirim.’

Ben de verdim. İyi ki vermişim. Yapı Kredi’de belki de hâlâ sıra bekleyecektim.

Bu konuşmamızın hemen ardından ben Birinci İstanbul Kültür Kongresi için İzmir’e gittim, Emre de geldi;

‘Tamam’ dedi, ‘Senin kitap çıkıyor. Öneriyi Remzi’nin sahibi Erol Bey’e götürdüm, çok sevindi.’  ‘Elbette’ dedi, ‘Hemen basalım.’

Ertesi gün İzmir’de Emre’yle Tamer Levent’in yönettiği bir TV konuşmasına çıkıyoruz.

Konu, Kültür Kongresi ama Emre on dakika benim kitabın tanıtımını yapmaz mı?

Hem de ne sözler: ‘Bu bir olaydır, yıllardır iletişimci olarak tanıdığınız Hıfzı Topuz bir roman yazdı...’

Kongre açıldı, gündemdeki maddeler görüşülürken Emre yine bana övgüler döşenmez mi, nereye gizleneceğimi şaşırdım.

Meyyâle’yi, Taif’te Ölüm izledi, onu Paris’te Son Osmanlılar.

Bunların başarısını, her şeyden önce Emre’nin katkılarına borçlu olduğumu her fırsatta belirtirim.

Son olarak da 1999 sonbaharının son günlerinde yine Şakir’in evinde bir toplantıdaydık. Söz yine nereden nereye geldi, anımsamıyorum ama, o sırada ben Sabahattin Ali’yi nasıl tanıdığımı anlattım. Emre;

‘Tamam’, dedi, ‘Hemen bunları yazacaksın. Yahu, senin daha yazmadığın neler var, hani şu Paris’teki evinde Melih ve Çetin’in kavgalarını da yazsana.’

İşte Eski Dostlar da bu  kışkırtmalardan kaynaklandı.

Beni, Emre roman yazarı yaptı.”

***

Hıfzı Topuz’un bana yönelttiği bu övgüler sizi yanıltmasın:

Her “Anıt Adam” gibi kendi nitelik ve yetenekleriyle değil, dostlarıyla övünürdü.

Dünya gazeteciliğine, Türkiye’nin basın tarihine ve edebiyatına yaptığı katkılar unutulmayacaktır...

Derya gibi bir adamdı Hıfzı:

Benim katkım, o Deryada tek bir damla bile değildir!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları