Bir ittifak nasıl kurulur?

28 Ocak 2024 Pazar

Sevgili,

İsveç’in NATO’ya girmesinin önündeki engelin kaldırılması TBMM’nin bu haftaki toplantısıyla sağlandı. Kimileri bu olayın böylesine kolay atlatılmasına şaşırdılar. Kimileri ise şöyle dediler:

-Ayol, ne şaşıyorsunuz, size kaç kere söyledik böyle olacağını. Merak etmeyin başka bir şey olmaz. Bizim hazretler kızarlar, öfkelenirler, esip küfürürler, sonra da tıpış tıpış istenileni yaparlar. Bu hep böyledir. Hatta böyle konular tartışılırken yabancı devlet yetkilileri ve basın mensupları hakkında zaman zaman hakaretin sınırını aşan, küfürler sıralarken fazla da aldırmazlar. Çünkü düşünmektedirler ki o söylenenler aslında seslendiği kişilere değil, bizim iç kamuoyuna yöneliktir.

***

Her neyse. Daha yumuşak davranan Finlandiya isteğini daha çabuk elde etmiş ama sonunda İsveç de temel tavrında bir değişiklik olmadan amacına ulaşmıştı. Yani büyüklerimizin dediği gibi geç olmuştu ama güç olmamıştı. Şimdi soracaksınız, İsveç’ten istediklerimizi aldık mı diye. Doğrusu bu soruyu soranlar çok ayıp ediyorlar. Ne zaman istediğimizi alıyoruz ki bu sefer alalım? 

Bir yanlış anlamayı önlemek isterim. Dış politikamızda daha pazarlıkçı olmak, daha ödünsüz davranmak, kolay öfkelenmek veya öyle görünmek, çabuk esip küfürmek, yollarını önermek değil amacım. Yani her müzakerede sorun çıkarırsak daha kârlı olacağımızı söylemek istemiyorum. Yalnız çok bağırıp çağırmak, çok tehdit etmek, vurdu mu oturtmak, eskiden kalma âdetlerimize ne kadar uygun gibi görünüyorsa da çıkarlarımızla pek bağdaşmıyor ve bizi toplumca biraz komik durumda bırakıyor. İsveç’te de durum böyle oldu. ABD’nin isteği üzerine NATO’ya üye olmak isteyen Finlandiya’ya ve İsveç’e karşı veto hakkını kullanan Türkiye, hem İsveç’in ve ABD’nin PKK karşısındaki tavırlarını değiştirmelerini hem de Washington’ın Türkiye’ye F-16’ları satmasını şart koşmuştur. Bir vurdu mu oturtan, öfkelenince mangalda kül bırakmayan, etkili ve yetkili öfkelilerimiz bir ara İsveç’e tepkileri iyice artınca “İsveç bir daha NATO’yu zor görür” gibilerden tehditler savurmuşlardır. Biz bu tehditler sırasında çok fazla üst perdeden konuşurken dikkat etmemizi, yoksa komik duruma düşeceğimizi söylemiştik. Ve atıp tutma yarışında kendini kaptıranlara da bizi komik durumlara düşürdükleri için öfkelenmiştik.

***

Kimi vatandaşın bizi gülünç duruma düşüren öfkesini kontrol etmek de güçleşti artık. İsveç’in NATO’ya girişi konusunda da durum böyle oldu. İktidar talep ettiklerinin hiçbiri yerine getirilmeden tavrını değiştirdi, isteneni yaptı. İşin ilginci CHP de AKP stili dış politikaya kendini kaptırdı ve Meclis’te tükürdüklerini yalayıp yuttu. Biz burada uzlaşmasız davranılmasını söylemiyoruz. Yalnız tepkilerini oluştururken sonradan ne yapacaklarını düşünerek dikkatli davranmalarını istiyoruz. Çünkü burada Türk halkı bir kez daha aldatılmaktadır. Örneğin niye olumlu oy kullandıklarını soran gazetecilere kimi CHP’liler, “Biz aslında NATO’nun genişlemesine taraftarız. Onun için böyle oy veriyoruz” diyerek herkesi şaşkına çevirmişlerdir. NATO’nun sorumluluk alanını genişletmesi Türkiye açısından Ortadoğu’da herhangi bir elverişli durum yaratacak değildir. Yine NATO’nun Montrö konusundaki tutumu Türkiye’nin çıkarlarına değil, zararınadır. Böyle bir durumla karşılaşıldığı zaman, önce yapılan değişikliğin Türkiye’nin hangi açıdan çıkarına uygun olduğunu açıklamak lazımdır. Bir ittifak böyle oluşur. Başka türlü değil.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları