Ey futbol, duyuyorsan bize yeniden heyecan ve kalite getir! Seni özledik! Neredesin? Zaten boş tribünler ve Covid-19 canımıza okuyor. Sen de küsme! Biz futbolcu ve futbol görmek istiyoruz. Hani kulüp sıkıntıları olsa da sahaya yansıtılmayan geçmişin, bizi mutlu eden günleri vardı ya, onu arıyoruz. Futbol sahadan localara ve lobilere transfer oldu! Bir dağınıklık var. Bize futbolda bir İskender lazım. Palasını vuracak. Anlık ve tutarsızlık sorumluluk duygusunu belki de konsantrasyonu teslim aldı.

Basit bir örnek vereceğim. Hakan, Milan'da çok başarılı ama ülkemizde, Milli Takım’da performansı düşük ve uyumsuz. Keza Yusuf Lille'de gollerini sıralarken Milli Takım’da yok! Hatta Burak dahi orada daha etkin. Arıza var ve teşhisler yanlış çözüm için. Koskoca F.Bahçe transfer rekoru kırıyor ama ortada futbol yok. Kimse bu durumun nedenini kabul etmiyor ve çareyi sadece sözde transferlerle gidereceğini sanıyor. Bir Atasözü vardır: "Horozun çok olduğu yerde sabah olmaz” diye. Acaba ondan mı? Yoksa “Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım” kolaycılığı mı gevşek bir ortam yarattı?

Geçen yılın Başakşehir ve Sivasspor’unu da arıyorum.

Aslında sıkıntım harcanan ve endüstriyel futbol adına yabancıların doluştuğu liglerin kalite eksikliğidir. Skor ligi olduk! Kulüplerimiz aracılar nedeniyle vitrin ve pazarlama mekanı gibi kullanılıyor. Nasıl olur da bu eksik futbolu kabul ediyoruz? Pandemi nedeniyle tribünlerin boş kalışı ve garip seslerin manşet olduğu haykırışlar oyuna etki ediyor. Yine de işini iyi yapamayanlar gündemde kendilerini saklayabiliyorlar. Çünkü değer yargıları iflas etti. Hepimiz sadece eleştiriyor ve çare üretenlere gerekli yetkiyi vermiyoruz. Algı ve çıkar ile sorunu yönetmeye çalışıyoruz. Bunu da beceremiyoruz iflas ettik!

Örneğin Sergen çapında bir değerimiz saha içindeki topa çizgiyi geçip dokunmanın kırmızı kart olduğunu, ama sarı kart gösteren hakeme aykırı sözler etmenin ayıbını bilmez mi? VAR düzeni ile maç yöneten ve ona güvenen hakemler yerine sorumluluk alacak gerçekçi hakemler nerede? Hiç “Ben yanlış yaptım ve kara leke gibi hatalı olarak camiaya karşı bekleneni veremeyeceğim” diyerek istifa kurumunu kullanan var mı ortada?

Kuruluşların görevi kişileri değerlendirmek ve ortaya eser sunmaktır. Yanlışı göz göre göre eritmek için yapılan her eylem felaketin gelecek için artmasına neden olur. Devamlı yanlış hayatın içinde sahiplenilmez. Önemli olan geç kalmadan, duygusal olmadan kararlı olmaktır. Lider, kararlı olup, duygusallık, hatır ve gönül dinlemeden eleştirilere açık ve yararlanandır! Ligimiz futbol adına bize umut vermiyor ve bu nedenle üçüncü sınıf olduk! Çünkü buna karşın kendi değerlerimize sahip çıkmıyoruz. Unutmayın düğünde akılda kalan en son model gelin arabası değil; damat ve gelindir! Futbolu seviyor ve istikrarı arıyoruz. Sonuçta bizim olması gereken sevdiğimiz spor dalında acil tedbir almazsak nal toplamak doğallaşır. Arkasından el sallarız!