Mehmet Şakir Örs

Sosyal politika atölyeleri

26 Nisan 2024 Cuma

31 Mart seçiminin siyasal sonuçları, gündemdeki önemli yerini koruyor. Sonuçların etkileşimleri ve yansımaları, dalga dalga Anadolu’ya ve siyaset dünyasına yayılıyor. Partiler ve siyasetçiler, sonuçları kendi cephelerinden irdelemeye ve değerlendirmeye çalışıyorlar.

Seçimin galibi olan ve başta Batı Anadolu olmak üzere Türkiye haritasının önemli bölümünü kırmızıya boyayan CHP, en hızlı davranan parti oldu. Geçtiğimiz hafta sonu partilerinden seçilen belediye başkanlarını Ankara’ya toplayarak, yeni yol haritasını oluşturmaya çalıştı. Seçim sonuçlarına bağlı olarak, bu belediye başkanları içinde İzmirli ve Egeli başkanlar önemli bir yer tutuyordu.

İZMİR, AYDINLANMANIN PENCERESİ

Her zaman altını özenle çiziyoruz; CHP siyaseti içinde İzmir’in apayrı bir yeri ve önemi var. İzmir, bugünkü iktidara hep karşı durmuş ve sürekli CHP’ye, adaylarına destek vermiş bir kent. Kısacası, AKP iktidarına karşı direncin ve direnişin kenti. Şimdi İzmir’in bu unutulmaz siyasal tutumu ve yaklaşımı, başta ülkenin en büyük kentleri olmak üzere diğer kentlere yayılıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in deyişiyle; İzmir, CHP’nin ve muhalefetin ‘sancak gemisi’ olma misyonunu yerine getiriyor. Bu misyon ve işlev, elbette ‘kurtuluşun ve kuruluşun’ kenti İzmir’i her anlamda öne çıkarıyor. İzmir, günümüzde de aydınlanmanın ışığı ve penceresi haline geliyor.

Çeyrek asırdır İzmir’i sosyal demokrat belediye başkanları yönetiyor. Bu nedenle toplumcu - halkçı - sosyal belediyecilik alanında İzmir’de ciddi bir bilgi ve deneyim birikimi oluştu. Başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) Cemil Tugay olmak üzere, yeni dönemde göreve gelen başkanlar ve yerel yönetimler; bu birikimi daha da büyütüp geliştirme sorumluluğu ile karşı karşıyalar. Aynı zamanda İzmir’in bu ışığını - birikimini, Ege’de yeni kazanılan yerler başta olmak üzere tüm bölgeye yaymak durumundalar.

EGE, SOSYAL DEMOKRASİNİN TURNUSOLU

31 Mart seçimlerinden birinci parti olarak çıkan CHP, daha önce İzmir, Aydın, Muğla gibi kıyı kentlerini yönetiyordu. Oysa şimdi tüm Ege illeri CHP’li başkanlarca ve yerel yönetimlerce yönetilecek. Dolayısıyla, tüm ülkenin ve halkın gözü kulağı Ege’de olacak. Geniş kitleler, CHP’nin Ege illerindeki yönetim performansını yakından takip edecekler. İşte bu gerçeklik, ister istemez Ege Bölgesi’ni ve kentlerini, sosyal demokrasinin turnusolu haline getiriyor.

Ege’den yetişen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, CHP Genel Merkezi’nin, göreve gelen CHP’li belediye başkanlarının ve CHP’nin Ege’deki il - ilçe başkanlarının / örgütlerinin bu sorumluluğun ayırdında olduklarını düşünüyor ve gözlemliyoruz. Önümüzdeki süreç, bu konuda bize ve herkese daha iyi gözlem ve değerlendirme yapma olanakları sunacaktır. Unutulmamalıdır ki merkezi yönetime giden yol, yerel yönetimlerde başarılı olmaktan geçiyor. İşte bu nedenle, ülkenin birinci partisi CHP, yönettiği belediyeleri adeta birer ‘sosyal politika atölyesi’ haline getirmek zorundadır. Bu konuda atılacak her olumlu adım ve alınacak mesafe, CHP’nin hanesine artı yazılacağı kadar, aynı zamanda toplumsal muhalefetin ve aydınlanma güçlerinin de lehine olacaktır.   

***

1 Mayıs’a doğru...

Emeğin ve emekçinin bayramı, uluslararası mücadele günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Her yıl 1 Mayıs, bizim yüreğimizde yepyeni kıpırtılar, heyecanlar yaratır... 1970’li yılların ortalarına, ilk gençlik yıllarımıza kadar uzanan anılar, belleğimizde canlanır... Oradan adeta unutulmaz fotoğraf kareleri olup, birer birer bilincimize ve yüreğimize düşer!..

Bizim kuşaklar 1 Mayıs’larla, 15-16 Haziran’larla, 1 Eylül’lerle, 8 Mart’larla yetişmiştir. Bu anlamlı günlerin, toplumsal ve siyasal mücadele alanlarında olduğu gibi, her birimizin kişisel tarihinde ve anılarında da ilginç izdüşümleri vardır...

İZMİR VE 1 MAYIS

37 emekçiyi ve emekten yana insanımızı yitirdiğimiz 1977 1 Mayıs katliamının ise anılarımızda unutulmaz acı izleri vardır. Biz her 1 Mayıs’ta, 1975 ve 1976’da İstanbul’da ilk kez kitlesel olarak kutlanan 1 Mayıs’larla birlikte; 1977’de Taksim’de gözlerimizin önünde yaşanan acıları da anımsarız. 1978’de, yine Taksim’de, yine alanlara çıkışımız ve 1 Mayıs’ı kutlayışımız; bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden geçer.

İzmir ve 1 Mayıs denilince, belleğimizde elbette 1979 yılı kutlamaları vardır. İstanbul’da sıkıyönetim ilan edilerek 1 Mayıs kutlamaları yasaklanmıştı. Bunun üzerine 1 Mayıs kutlaması, merkezi ve ulusal düzeyde İzmir’de yapılmıştı. Bizler de o dönemin DİSK üyesi emekçileri olarak, İzmir kutlamasında yerimizi almıştık. Alsancak’taki fabrikalarımızdan Konak’taki toplanma yerine kadar, ellerimizde bayrak ve flamalarla ‘1 Mayıs, 1 Mayıs ilk dileğimiz, yaşatacak seni tunç bileğimiz’ diyerek yürüyüşümüzü ve İzmir’i adeta ayağa kaldırışımızı hiç unutmuyoruz.  

HAYDİ 1 MAYIS’A!

Geçmişte görkemli 1 Mayıs’larda kutlama hazırlıkları, haftalar - aylar öncesinden başlardı. Her bir sonraki kutlamanın yılı eklenerek ‘haydi 1 Mayıs’a’ çağrıları yıl boyunca yapılırdı. Biz de o geleneği anarak ve anımsayarak, şimdiden ‘Haydi 1 Mayıs’a!’ diyoruz.

Bu yıl İstanbul Taksim de dahil olmak üzere, emekçiler ülkenin bütün önemli kentlerinde ve alanlarında 1 Mayıs’ı kutlamaya hazırlanıyorlar. İzmir’de ve Ege kentlerinde de 1 Mayıs coşkuyla kutlanacak. Biz de emeğin, emekçinin bayramını, uluslararası mücadele gününü, şimdiden kutluyoruz.

***

KÜLTÜRPARK’TA KİTAP BAHARI

İzmirliler ve İzmir dostları, Kültürpark’ı ‘Fuar’ olarak bilirler ve adlandırırlar. Fuar organizasyonlarının Gaziemir’e taşınması ve Kültürpark içindeki hollere zorunlu olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) hizmet birimlerinin gelmesi nedeniyle, uzunca bir süredir Kültürpark’ta fuar yapılmıyordu. Bu durumdan kitap fuarları da olumsuz etkilenmişti.

Bu yıl İZKİTAP Fest - İzmir Kitap Fuarı, bütün koşullar ve olanaklar zorlanarak Kültürpark’ta açıldı. Açık havada olması nedeniyle artıları kadar zorlukları da olan bu organizasyon, kitap fuarına kolayca ulaşmayı ve kitaplara dokunmayı özleyen İzmirlileri çoğunlukla memnun etti. ‘Çocuk edebiyatı’ temasıyla açılan fuarın onur konuğu yazarı Ahmet Ümit.

Bazı eleştiriler ve zorluklar olmasına karşın; İzmirliler, genel olarak kitap fuarının Kültürpark’a dönüşünden memnun görünüyorlar. ‘Kültürpark’a bahar kitaplarla geldi’ diyorlar. Elbette İBB hizmet binası bir an önce yapılıp, ilgili hizmet birimleri Kültürpark’ı boşaltınca; bu tür etkinlikleri kapalı hollerde yapmak daha iyi olacak.

Cumhuriyet Yayınları da kitap fuarında yerini aldı. Yazarlarımızla ve etkinliklerimizle kitap fuarına katılıyoruz. Yarın (27 Nisan, Cumartesi) saat 14.00’de, yazarlarımız Emre Kongar ve Zülâl Kalkandelen ‘Devrimin ve Karşıdevrimin Yüz Yılı’ konulu söyleşide okurlarla buluşacaklar. Saat 15.00’ten itibaren de Cumhuriyet Yayınları standında kitaplarını imzalayacaklar. Bütün Cumhuriyetçileri ve Cumhuriyet dostlarını, etkinliğimize ve standımıza bekliyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları