Adnan Binyazar

Kadının öyküsü

09 Şubat 2024 Cuma

Türklerin Oğuz boylarıyla devletleşmeye yöneldiği dönemi anlatan Dede Korkut, kadını eşinin bahtı, evinin tahtı sayar. O, servi boylu, kara saçlı, yaya benzer çatma kaşlı, güz elması gibi al yanaklıdır.

“Beyrek” öyküsünde de babası nasıl bir kızla evlenmek istediğini sorduğu oğlu, “Bana öyle bir kız bul ki ben yerimden kalkmadan o kalkmalı, ben atıma binmeden o binmeli, ben çatışmaya girmeden o bana baş getirmeli” der.

Kitabın girişinde de kadın, “Yazıdan yabandan bir konuk gelse, kocası da evde olmasa, konuğu yedirir içirir, gönderir” diye tanımlanır. 

O kadın, Kurtuluş Savaşı’nda kağnının önüne kendini koşup cepheye sırtında mermi taşıyacak denli özverilidir.  

ATATÜRK AYDINLANMASI

Önce Kurtuluş Savaşı’nı başlatarak ülkeden yabancı işgalcileri kovar Mustafa Kemal. Cephede savaş sürerken, bir toplumu özgür, bağımsız, eşitlikçi, barışçı, vicdanlı kılmanın eğitimle gerçekleşeceği inancıyla öncelikle yüzyıllarca eğitimden, özgürce yaşamaktan yoksun insanımızı bilgiyle donatmayı düşünür.

Daha beş altı yaşlarındayken, öğretime dinsel törenlerle başlatıldığı mahalle mektebinden babasının isteği üzerine ayrılarak, hiçbir törene gerek duyulmadan öğrencinin yeni konularla karşılaşmasını sağlayan Şemsi Efendi Okulu’na geçer.

CUMHURİYET KADINI

Türkiye’nin çağdaşlaşma tarihi, kadını sanat, bilim, sosyal alanlarında yetiştiren okullarla başlamıştır. Ondan sonra kadın, eskiden olduğu gibi, ona yakıştırılan güzelliğiyle, çekiciliğiyle değil, bilimsel, sanatsal, toplumsal başarılarıyla değerlendirilmiştir. Bugün üniversitelerde, eğitimde, sanatta, bilimde kadın-erkek sayısı eşit olmasa da birbirine yakındır.

Atatürk, bilime, sanata, buluşlara öncelik vererek toplumu Aydınlanmaya yöneltti. Nâzım Hikmet’in “bizim kadınlarımız: /korkunç ve mübarek elleri/ ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle/ anamız, avradımız, yarimiz” dediği kadının her alanda kendini yetiştirmesi, Cumhuriyet okullarının armağanıdır.   

ÇAĞDAŞLIK DÜŞMANLARI

Gelişim düşmanı ortaçağ kafalı gericiler hemen her gün, Atatürk’ün gençliğe emanet ettiği çağdaş Türkiye’yi temelden sarsacak eylemlerde bulunurken, üst düzeyden kişiler, onları destekleyici açıklamalar yapıyor.  

Bir yandan umut yitimine uğrayan Cumhuriyetin emanetçisi genç kadınlar, çözümü canlarına kıymakta buluyor:

- Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü 1. sınıf öğrencisi Elif Coşkun (18), yerleşke içindeki banyoda bornoz ipiyle asılı halde bulundu. 

- Son bir ayda dördüncü intihar: Hacettepe Üniversitesi Beytepe Öğrenci Evlerinde bir öğrenci odasında yaşamına son verdi.   

- Geçtiğimiz aylarda da Eskişehir, Ankara gibi büyük kentlerde üç öğrenci birden canına kıymıştı.

Ne acıdır ki yetkililerin kulakları işitmiyor, gözleri görmüyor, ağızları kilitli...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kent Enstitüleri 26 Nisan 2024
Benlik arayışları 19 Nisan 2024
Romeo ve Juliet 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları