Olaylar Ve Görüşler

Beyaz camdan II. Lavrens hamlesi

03 Aralık 2019 Salı

Av. Hüseyin Özbek 

TBB Başkan Yardımcısı

Binbir Gece Masalları havasında başlayan Arap muhabbetinin tez vakitte kâbusa dönüşeceğini öngöremediler. İçinde bulundukları ruh iklimi nedeniyle öngörmeleri de mümkün değildi. Cumhuriyet düşmanlarının kuyruklu yalanlarıyla yok edilen milli bilincin yerini alan Arapseverlikten kurtulmak zordur. 

Arap dünyasındaki Osmanlı-Türk algısı ile Türkiye'deki Arap algısı ters orantılıdır. Batı, olası bir Arap direncini saptırmak için ters bilinç inşa etmek zorundaydı. Enerji gaspının perdelenmesi, Arap’ı sömürüp geri bırakan “Öteki - Türk” üzerinden sağlanacaktı! “Zalim Osmanlı / Mazlum Arap" kontrastına dayalı algı mühendisliği, yüzyılı aşkın bir süredir bu nedenle ısrarla sürdürülmektedir. 

Ulusçuluk yerine ümmetçilik

Türkiye'de ise tam tersine, Cumhuriyet ve ulus düşmanlığı temelinde, tarihsel gerçeklikle örtüşmeyen bir Arapseverlik inşa edilmektedir. Bu telkinlerle bilinci bulanan bir kesim; Arapların dört gözle Türklerin “Yeni Osmanlı” olarak bölgeye dönmesini beklediklerine inandırılmıştır. Bunlar, hilafeti yeniden ihya etmesi halinde bütün İslam âleminin Türkiye'nin peşine düşeceğini sanmaktadırlar.

Bu türden akıl ve mantıkdışı, tarihsel ve sosyolojik gerçeklikten kopuk fanteziler, bu kesim üzerinde toplu hipnoz etkisi yaratmaktadır. Türklük bilincinin yerine, gerçek dünyada hiçbir karşılığı olmayan ümmet şırıngasıyla kalıcı şuur kaybına uğramaktadırlar. Sonuç olarak tarihe dürbünün tersiyle bakan, yön duygusunu yitirmiş amaçsız bir topluluğa dönüşmektedirler.

Emperyalist figüranlık

Son yıllarda, Osmanlı’nın kuruluş dönemini konu alan, “Diriliş Ertuğrul - Kuruluş Osman”, çöküş döneminin “Payitaht Abdülhamid” gibi TRT dizileri söylediklerimizin görsel kanıtlarıdır. Devletin TRT'sinde bu diziler üzerinden oluşturulmak istenen algı, birebir zamanın ruhunu yansıtmaktadır. 

Diriliş Ertuğrul dizisinde, Süleyman Şah ve oğlu Ertuğrul Gazi’nin her müşkülü, Muhittin Arabi Hazretleri’’nin kerametiyle çözülmekte, bu ulu kişi sayesinde ölümden kurtulmaktadırlar. Dizi üzerinden oluşturulmak istenen algı, Türkün tek başına bir hiç olduğu, asla Arapsız yapamayacağıdır!

Ülkeyi yönetenlerden başlayıp toplumun önemli bir kesimini etkisi altına alan bu algı radyasyonunun ölümcül sonuçlarına bakmanın zamanıdır: 

- Yeni Osmanlıcılık söylemi, sanılanın ve sunulanın aksine, Arap dünyasında sempati değil, antipati uyandırmaktadır.

- Akıldışı bir heveskârlıktan öte anlamı olmayan Şam'da cuma namazı düşü, sömürgeci Türkiye'nin bölgeye yeniden dönüş niyeti olarak okunmaktadır.  

- Türkiye'nin, komşularıyla ulusal çıkar temelinde, karşılıklı güvene dayalı ilişki yerine anlamsız, abartılı güç gösterisi, yayılmacı emellerinin kanıtı olarak görülmektedir.

Tarih ve realite ile çarpışan aymazlık ve güce dayanmayan böbürlenmenin etkisinden sıyrılarak baktığımızda ortada Arap çöllerinde bir serap misali kaybolan, sabah çiği gibi kısa ömürlü Yeni Osmanlıcılığın, buhar olup birazdan havaya karışacak kadavrasından başka bir şey görünmemektedir! 

Bu kadarı da fazla diyenler için Arap dünyasından somut ve güncel kanıtları sunalım. Suudi Arabistan sermayeli, Birleşik Arap Emirlikleri merkezli MBC TV, Arap dünyasının en etkili yayın kuruluşlarının başında geliyor. MBC TV'nin geçen yıl Türk dizilerinin yayınına yasak getirdiğini hatırlattıktan sonra tekrar konumuza dönelim. 

MBC TV, ilk bölümü 17 Kasım’da yayımlanan 40 milyon dolar bütçeli 14 bölümlük iddialı bir diziye başladı. Bundan bize ne diyenler için baştan söyleyelim: “Ateş Krallıkları” adlı dizide Osmanlı’nın Memlük Devleti’ni yıkıp Mısır'ı ele geçirişi anlatılıyor.

Dizinin sloganını, “Bir imparatorluk kanlı bir hukukla yönetiliyor. Bu onların laneti oldu” şeklinde belirleyen yapımcı; “Osmanlı döneminin vahşet dolu tarihini” ifşa etmek istediğini söylüyor. Başrolünü Mısırlı aktörün oynadığı dizinin yönetmeni, Hannibal, İmparator ve İnci Küpeli Kız filmlerinden tanıdığımız İngiliz Peter Webber.

Bizim ahir zaman allamelerinin, Arap dünyasının liderliği, İslam âleminin halifeliği hülyasıyla yattıkları uykudan karabasanla uyanacakları günler yakındır. Başrol kapmak hevesiyle girdikleri BOP stüdyosunda figüranlık dışında bir rol kalmadığının yüzlerine karşı söylendiğinden hiç kuşkunuz olmasın!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları