Olaylar Ve Görüşler

Atatürksüz Çanakkale Zaferi kazanılamazdı! - Doç. Dr. Hüner Tuncer

26 Nisan 2024 Cuma

Çanakkale Deniz Savaşı’nı kaybeden İtilaf Devletleri, bu kez de karadan bir harekâtla Çanakkale’yi geçmeye çalışmışlar ancak önlerine akıl almaz bir engel çıkmıştı. Bu engel, Mustafa Kemal isimli henüz 36 yaşında olan bir yarbaydı.

25 Nisan 1915’te, Çanakkale’ye İngilizFransız çıkartma harekâtı başlamıştı. Müttefikler, Gelibolu yarımadasında 6 yere ve Asya kıyısında Kumkale’ye çıkartma yapmıştı. Çanakkale’yi savunmakla görevli 5. Ordu Komutanı Mareşal Liman von Sanders, düşmanın ana saldırısının yerini saptayamamıştı. Mustafa Kemal’in görüşüne göre, düşman Kocadağ ile Kabatepe’yi ele geçirmek ve Eceabat-Kilitbahir yolunu açmak için, Arıburnu’na asker çıkartmıştı. Savaş, Arıburnu ile Seddülbahir’deydi. Mustafa Kemal, burada tarihi bir karar aldı. Düşmanın kıyıda yerleşmesini ve yayılmasını önlemek üzere, inisiyatifi ele alarak emir beklemeden bir alayı ve bir dağ bataryasıyla Arıburnu’na gidecek ve düşmana orada taarruz edecekti. Böylece, ordunun yedeği olan birliğinin bir alayı ile bir bataryasını kimseye danışmadan ve haber vermeden savaşa sokacaktı. İşte Mustafa Kemal, komutası altındaki 57. Piyade Alayı’na, “Size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum!” emrini burada vermişti. Gerçekten de düşman Mustafa Kemal’in öngördüğü yerlere çıkartma yapmış; Seddülbahir bölgesini asıl çıkartma yeri olarak seçmiş, Alçıtepe’yi ilk günde ele geçirmeyi planlamış, Kabatepe-Arıburnu bölgesini Seddülbahir’deki harekâta yardım için kullanmış ve iki koldan Boğaz tahkimatını ele geçirmeyi hedeflemişti. Saros, Kumkale ile Beşige bölgelerini ise aldatma ve gösteri amaçlı kullanmıştı. (Mustafa Kemal’in bu öngörülerini göz ardı ederek Çanakkale kara savaşlarını Mustafa Kemal’in ismini zikretmeden anlatmaya yetinen sözde yazarlara ve tarihçilere içimden acımaktan başka bir şey gelmiyor!)

Liman von Sanders ile 19. tümenin genç komutanı Mustafa Kemal’in askeri görüşleri birbiriyle çelişmekteydi. Liman von Sanders’in, “kıyıda zayıf birlikler bulundurmakla düşmanın kıyıya çıkmasına izin vermek, daha sonra geride bulundurulan güçlü ihtiyatlarla düşmanı denize dökmek” şeklinde özetlenebilen planına karşı Mustafa Kemal’in, “kıyıyı kuvvetli tutmak, düşmanı en zayıf anı olan denizdeyken imha etmek” düşüncesi çelişmekteydi.

DÖNÜM NOKTASI

Mustafa Kemal ile Liman von Sanders’in görüşlerinin çelişmesinin başlıca nedeni, Liman von Sanders’in, Osmanlı Devleti’nin çıkarları yerine Almanya’nın çıkarlarına hizmet etmekte olması ve Çanakkale muharebeleriyle İngiliz ile Fransız kuvvetlerini bu cephede mümkün olduğu kadar uzun bir süre bağlı tutmayı hedeflemesiydi. Kanımca Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin yenilgiye uğramasının nedenlerinden biri de Osmanlı ordusunda Alman subaylarının hizmete alınmış olmasıydı.

kartma yapan Anzak kuvvetleri Conkbayırı’nı tehdit eder duruma gelmişlerse de 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal’in müdahalesiyle, Çanakkale Boğazı için yaşamsal önem taşıyan Conkbayırı Anzaklara kaptırılmamış ve Gelibolu yarımadasının güney kısmının anahtarı olan Cokbayırı ile Sarıbayır düşman eline geçmekten kurtarılmıştı. Düşman güçleri buraları ele geçirmiş olsaydı, Osmanlıların savunma sistemi çökecek ve savaşın sonu da hızlanmış olacaktı.

Bir İngiliz yazar, o günkü Arıburnu taarruzları için şöyle demekteydi: “Müttefik Devletler için harekâtın en kötü rastlantısı, bu deha sahibi küçük rütbeli (Yarbay Mustafa Kemal) Türk komutanının tam o anda, o noktada (Conkbayırı) bulunmasıydı. Çünkü aksi takdirde Anzak kolordusu, pekâlâ o gün Conkbayırı’nı ele geçirebilirdi. Savaşın kaderi o anda belli olurdu.”

İşte Çanakkale Savaşı’nın kaderini değiştiren kişi, Mustafa Kemal olmuştu!

Liman von Sanders, “Türkiye’de Beş Yıl” isimli kitabında Arıburnu’nda gerçekleştirdiği başarılı harekât nedeniyle, Mustafa Kemal’i şöyle övmekteydi: “İlk şeref ikballerini Bingazi Sancağı’nda toplamış olan Mustafa Kemal Bey, sorumluluk yüklenmekten korkmayan doğuştan bir şefti. 25 Nisan sabahı 19. tümeniyle kendiliğinden düşmana saldırmaya karar verdi, onu kıyıya sürdü ve sonra üç ay boyunca kendisine yapılan çetin saldırılara inatçı ve sarsılmaz bir şekilde karşı koydu. Onun azmine tam olarak güvenebilirdim.” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları