Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Uğur Mumcu’yu yok edemediniz!

23 Ocak 2022 Pazar

29 yıl önce bir 24 Ocak günü arabasına bomba yerleştirdiniz. Kalbini durdurdunuz, bedenini kalleşçe parçaladınız ama onu asla yok edemediniz. 

Çünkü o bir Atatürkçü.

Cumhuriyetçi, 

Laik, 

Antiemperyalist, 

Tam bağımsız Türkiye’den yana,

İnsan hakları savunucusu,

Terörün karşısında,

Yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanı!

Dikkat edin; geçmiş zaman kullanmıyorum. Çünkü o aydınlanmacı yazar ve cesur gazeteci, fikirleriyle bugün de yaşıyor; yolumuzu aydınlatıyor. Uğur Mumcu, benim ve benim gibi pek çok gazetecinin kahramanı. Cesareti, bilgisi ve nezaketiyle kendimize örnek aldığımız meslek büyüğümüz.

***

Sandılar ki onu fiziken ortadan kaldırırlarsa etkisi azalır. Oysa daha çok arttı!

Bugün beni bir TV kanalında Hasan Mezarcı’nın karşısına çıkarsalar, Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun, 1992 yılında Refah Partisi İstanbul Milletvekili olan Mezarcı’ya HBB televizyon kanalında söylediklerini kelimesi kelimesine tekrarlarım.

30 yıl önce Erhan Akyıldız’ın sunduğu Yüksek Tansiyon programında, günümüzde de aynen geçerli olan şu sözleri söylüyor Mumcu:

“Mustafa Kemal’i laikliğe yönelten ana neden, Kurtuluş Savaşı sırasında dinin nasıl İngilizlerin, İngiliz işgal kuvvetlerinin elinde kullanıldığını görmekten kaynaklanır. Örneğin 1. Dünya Savaşı’nın sonunda Hazreti Muhammed’in torunu olduğunu ileri süren Mekke Şerifi Hüseyin, ki gayet iyi bilirler, İngiliz entelijans servisinin ajanıydı. Altınlar alırdı, oradan yönetilirdi. Mustafa Kemal ve silah arkadaşları, bu savaşlarda dinin nasıl emperyalist güçler tarafından kullanıldığını gördü ve o nedenle din duyguları ve dince kutsal kavramlar üzerindeki siyasal ve ticari amaçları ortadan kaldırmak istediler. 

Gerçekte vicdan özgürlüğü, gerçekte demokrasi laik toplumda meydana gelir. Çünkü antilaik toplumda dince kutsal kavramlar, tıpkı Sayın Mezarcı’nın yaptığı gibi siyasal amaçlarla her gün sömürülür ya da burada tek kelimeyle karşı çıkamadıkları Arap sermayesi, Arap kapitülasyonları tarafından Türkiye’de kurdukları bankalar ve banka sistemleri aracılığıyla mali çıkarları sürdürülür. Bu bir Arap kapitülasyonudur. Bu bir sömürüdür. 

Mustafa Kemal de, işte dinin gerçek yerine oturtulması, Allah ile kul arasında bir kutsal duygu olarak korunması, İngiliz emperyalizminin ve Arap kapitülasyonunun aracı olmaması ve Mezarcı gibilerinin siyasi sömürü aracı olmaması amacıyla laikliği getirmiştir.”

***

Mezarcı’nın sırıtarak dinlediği bu konuşma sırasında, “Beyaz Saray’ın, Suudi Arabistan’ın doğrultusunda olan sizsiniz. Biz emperyalizme karşı insanlarız” diyor Uğur Mumcu.

Laikliğin göz ardı edilen bir özelliğini de anlatıyor aynı programda: “Din ve devlet işleri birbirinden ayrılsın, böyle tanımlanır laiklik ama asıl önemlisi tarikatlar arasında da eşitlik kurmasıdır. Devletin Nakşibendi tarikatını ya da herhangi bir tarikatı ön plana alıp ona mali ve siyasi destek vermesi de laik düzende yasaktır!” 

Yukarıda “Beni bugün Mezarcı’nın karşısına çıkarsalar” dedim ama bu pek olanaklı değil kanımca. Zira bu eski milletvekili, artık kendini “Mesih” ilan ettiğinden, herhangi bir kişiyle tartışacağını sanmam. Ama fark etmez; karşımızda hangi siyasal İslamcı olsa, biz onlara, Uğur Mumcu’nun yazıp söylediği gerçekleri anlatmaktan yılmayacağız. 

Onun vurguladığı gibi diyeceğiz ki: Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, bugün Mezarcı ve arkadaşları cuma namazlarını Yunan ordusunun işgalindeki camilerde kılmak zorunda kalacaklardı!” 

Uğur Mumcu’yu yok edemediniz; biz sesimizi onun sesi, kalemimizi onun kalemi yaptık!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları