Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Laiklik gömülürken ülke dibe çöküyor

04 Eylül 2022 Pazar

Yaklaşık 15 yıl önce, 8 Eylül 2007’de gazetemizin Hafta Sonu ekinde “Bir Festival Sezonunun Ardından” başlıklı bir yazı yazmıştım. O yıl İstanbul’da katıldığım festivaller hakkında genel bir değerlendirme yazısıydı; olumlu ve olumsuz eleştirilerimi belirttikten sonra yazımı şu satırlarla bitirmiştim.

“Ülkemizde son yıllarda sayıları giderek artan müzik organizasyonları, festival kültürünün yerleşmesi bakımından son derece önemli bir işlevi yerine getiriyor. O nedenle, bu etkinliklerin finansmanını sağlayanlara ve düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür etmek gerekir. Gençlerin bütün bir hafta sonunu müzik dinleyip, çocuklar gibi koşup oynayarak, dans ederek geçirmelerini ve en önemlisi bunu kendi ülkelerinde yapmalarını sağlayanlara teşekkürler!”

***

Dönek solcuların AKP ile kol kola gezdiği, AKP’nin Gülen Cemaati ile birlikte yürüdüğü günlerdi. O dönemde Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan’ın veya başka bir Milli Görüş kökenli siyasetçinin olası cumhurbaşkanı adaylığına karşı Cumhuriyet mitingleri yapılıyordu. 

23 Nisan öncesinde yurdun birçok yöresinde laiklik karşıtı olaylar meydana gelmiş, Malatya’da Hıristiyanlık konulu kitaplar basan Zirve Yayınevi’nde çalışan biri Alman, ikisi Türk üç kişi, boğazları kesilerek öldürülmüştü.

27 Nisan’da Genelkurmay Başkanlığı’nın sitesinde laiklik vurgulu bir bildiri yayımlanmış ve ardından e-muhtıra tartışması başlamıştı. Bu ortamda 22 Temmuz 2007’de yapılan erken genel seçimlerinde AKP yüzde 46.58 ile iktidar olmuştu.

Sonuçta Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçilmiş, ABD’nin yürüttüğü “Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanıyım” diyen Erdoğan’ın ülkeyi soktuğu gerici rotada önü açılmıştı.

Bahsettiğim yazıyı yazdığımda henüz konser yasakları başlamamıştı ama ben Türkiye’nin siyasal İslamın baskısı altında zifiri bir karanlığa doğru yol alacağını 2002’den beri öngörenlerden biriyim. Bu operasyon adım adım gerçekleşirken, “Yetmez Ama Evet!” diyenlere karşı laikliğin bu ülke için önemini anlatıp durduk.

Bugün tarikat-cemaat ve emperyalizm, destekli siyasal İslamcıların, hukuk devletini yerle bir ettiği noktaya vardık. Artık ülkede eğlenmeyi, müziği, dansı, hayata dair güzel olan ne varsa yok etmeyi amaçlayan bir iktidar ile karşı karşıyayız. 

***

Bu yazıyı yazarken Nilüfer Müzik Festivali’nin alanı içerisinde festival süresince alkollü içki satışının Bursa Valiliği’nce yasaklandığı haberi geldi. Salgın bahanesiyle alkollü içki satışının engellenmesine ses çıkarmayan muhalefet, “bize dinsiz derler” korkusuyla, buna da ses çıkarmadı. Hatta Nilüfer Belediye Başkanı, festivalin kamplı yapılmasına izin verip alkolü yasaklayan Bursa valisine teşekkür etti...

Bu 18 yaşında milletvekili seçilme yeterliliği olan insanların yaşam tarzına müdahaledir. Alkolün zararlarını anlatabilirsiniz ama yasaklayamazsınız. İsteyen belli ölçülerde tüketebilir; aşırı tüketip çevrede sorun yaratan olursa onun cezası zaten bellidir. 

Aleyna Tilki’nin Çorum Pırlanta Pirinç Festivali’ndeki konseri ise Diyanet-Sen Çorum Şubesi’nin Başkanı İsmail Şanal’ın “Şehrin geleneklerine, değerlerine, inancına katkı sağlamayan, dini ve milli değerlerimizi ayaklar altına alanları ilçemizde görmek istemiyoruz” şeklindeki paylaşımından sonra iptal edildi.

Muhalafetin gereken tepkiyi vermediği her yobaz saldırıdan sonra daha ağırı geliyor, suskunlukları siyasal İslamcı AKP’nin önünü açıyor. Laikliği birlikte gömüyorlar!

Şahlanan dinci gericilik, Türkiye’nin üzerine bir karabasan gibi çökerken gençlerin hafta sonunu müzik dinleyip çocuklar gibi koşup oynayarak, dans ederek geçirmeleri ve en önemlisi de bunu kendi ülkelerinde yapmaları engelleniyor.

İyi eğitim alanlar, olanağı olanlar ülkeden ayrılırken Türkiye, çok ağır bir beyin göçü dalgasını yaşıyor; laiklik gömülürken ülke de dibe çöküyor. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları