Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Laik bir hukuk devletinde kimsenin dilini koparamazsınız!

26 Ocak 2022 Çarşamba

Siz sultan değilsiniz, burası da sultanın emriyle kafaların koparıldığı Osmanlı İmparatorluğu değil. Burası, Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndan sonra 1923’te Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti.

Cumhurbaşkanlığı görevini üstlendiğiniz bu ülkede, anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu yazar. Aynı maddede, bu devletin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde ve insan haklarına saygılı olduğu da belirtilir.

İnancınıza ya da düşüncenize ters geliyor diye şarkı sözünden dolayı bir sanatçıya fiziksel tehditte bulunamazsınız. Oturduğunuz makama dayanıp bir caminin içinde konuşma yaparak şiddet dilini kullanamazsınız. 

Çünkü bu dehşet verici davranışınızdan kendisine görev çıkaranlar olabilir. Nitekim birtakım reziller, hedef gösterdiğiniz Sezen Aksu’nun evinin önüne gidip beyne sıkma tehdidinde bulunmuştur. Gün gelir birisi sözle ifade edilen tehditleri uygularsa, o zaman siz halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmiş olursunuz.

Şarkı sözü hoşunuza gitmediyse dinlemezsiniz, beğenmediğinizi ifade edersiniz ama radyolara baskı yapıp “bu şarkıyı çalmayın” diye gözdağı veremezsiniz. Burası, padişahların emriyle yönetilen, şeriat hukukunun geçerli olduğu Osmanlı Devleti değil. Burası, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 1 Kasım 1922’de kabul ettiği 308 numaralı kararname ile saltanatın kaldırıldığı Türkiye.

299. MADDE KALDIRILMALIDIR

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 10. maddesine göre, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.”

Öyleyse hakaret suçu söz konusu olduğunda da herkesin yasalar karşısında eşit olması gerekir. Cumhurbaşkanına hakaret suçunu düzenleyen anayasanın 299. maddesi, partili cumhurbaşkanlığı sisteminde ayrı bir haksızlığa yol açmaktadır. Bir siyasi partinin liderine ayrıcalık tanınması sonucunu doğurmuştur. Kaldırılmalıdır!

Cumhurbaşkanı olarak herhangi bir vatandaşın söylediklerinde ya da yazdıklarında hakaret olduğunu düşünüyorsanız, suç duyurusunda bulunursunuz, söz konusu kişi de gider savcıya ifadesini verir. Hukuk devletinde işler böyle yürür.

Sadece hakaret iddiası var diye insanlara gece yarısı baskını yapıp gözaltına aldıramazsınız. Adalet Bakanı, ifade aşamasında sosyal medyada yargıda bulunarak hâkim ve savcıları etkileyemez! Etkilemeye çalışıyorsa cüppe giymiş demektir.

1 Eylül 2021’de adli yıl açılışında yaptığınız konuşmada, “Yeni yapılan düzenleme ile sırf ifade almak üzere gece yarısı gözaltına alma, otelde, havalimanında yakalama gibi işlemlere son verdik” dediniz. 

O zaman gazeteci Sedef Kabaş’a yapılan muamele nedir? En üst sınırdan ceza bile verilse CMUK’a göre yatarı olmayacak ama tutuklandı ve her geçen saat özgürlüğü kısıtlanıyor.

Kendi imzanız bulunan yasaları çiğniyorsanız, size yandaşlarınız bile güvenmez. Bunun en son örneklerinden birini, “Sokak hayvanlarının yeri barınaklardır” diyerek imza attığınız Hayvanları Koruma Kanunu’na aykırı talimat verdiğinizde gösterdiniz. 

DEMOKRASİ YOK MOBOKRASİ VAR

Açıkça söyleyelim:

Türkiye’de uzun zamandır yasaların uygulandığı demokrasi değil, yasalara aykırı emirlerin uygulandığı mobokrasi geçerlidir.

Bu öylesine baskıcı bir yönetim şekli ki siyasal İslamcıların elinde tam bir zorbalık atmosferi yaratıyor.

Bu öyle berbat bir yönetim şekli ki “yetmez ama evet” diyerek bugünkü yargı bağımsızlığını tümüyle yok eden referandumda yanınızda duran, açılım politikanıza destek veren ve onunla kalmayıp sürece karşı çıkanlar için “iki cihanda lekeli” diyen Sezen Aksu’yu bile savunmak bize düşüyor...

Bu öyle kötü bir yönetim şekli ki oturduğunuz makamın gereğini yapmanızı hatırlatmak da bize düşüyor...

Öyleyse net olarak yazalım: 

Halkın belli bir süre için görev verdiği kamu görevlileri de atananlar ve diğer tüm vatandaşlar gibi, yasalara ve anayasaya uymak zorundadır. Siz kimsenin dilini koparamazsınız; huzur bozan ve tehdit içeren şiddet diliniz de suçtur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları