Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

20 Eylül’de iklim grevindeyiz!

17 Eylül 2019 Salı

İnsanlar yeryüzünün geleceği için bir kez daha iklim grevine çıkıyor.
Bu kez 20-27 Eylül arasında Küresel İklim Grevi Haftası ilan edildi. Bu yazıyı yazdığım sırada 100’ü aşkın ülkede 3 bin 500’den fazla eylem planlanmıştı.
Eşzamanlı olarak yapılacak eylemlere Türkiye’den de katılım olacak. 20 Eylül’de başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere birçok yerde etkinlikler var. Bunun için “Sıfır Karbon Gelecek” kampanyası başlatıldı.

Bireysel değişim ve en etkili çözüm
Bir anne, grevi neden desteklediğini sosyal medyada yayımladığı videoda şöyle açıklıyor:
Bunun anneliğin devamı olduğunu düşünüyorum. Çocuğunuzun ateşi varken gece boyu uyanık kalıp kontrol etmek gibi, onun geleceği için endişeliyim; artık bir şeyler yapmam gerektiğini biliyorum.
Bir şeyler yapmak için iklim grevine destek vermek çok önemli. Ancak herkesin politikacıları değişim için zorlamaya devam ederken, kendi yaşantısında bireysel olarak yapabilecekleri de var.
Çevre koruma konusunda verilen önerileri duymuşsunuzdur.
Çöpleri dönüşüm için ayırın.
Daha az elektrik ve su kullanın.
Benzinli araba yerine bisiklet kullanın.
Tek kullanımlık pet şişeleri satın almayın vb.
Hepsi yerinde ama neden en etkili çözüm dile getirilmiyor merak ediyor insan...
Mesela küresel iklim krizini önlemek için seferber olanlar, bu felaketin ardındaki en önemli etken olan hayvancılığı desteklemeye son verebilir.

‘Sıfır Gelecek Kampanyası’nın acil talepleri
Halkın gerçeğin söylenmesi talebine karar alıcılar sessiz kalmamalı.
İnsan kaynaklı bir iklim felaketini önlemek için, sıcaklık artışı Sanayi Devrimi öncesi zamana göre maksimum +1.5 °C ile sınırlandırılmalı.
Fosil yakıtların ve iklimin tahribatının tüm finansmanı derhal sonlandırılmalı.
Yenilenebilir enerjinin gelişmesine izin verilmeli.
Fosil yakıtlı santrallar ve çimento, demir-çelik endüstrisi gibi iklime zarar veren tesisler de dahil olmak üzere, ekonomi adil bir şekilde dönüştürülmeli.
Endüstriyel et tüketiminin azaltılmasına, zehirsiz ve mevsimsel beslenmenin önemine ilişkin bilgilendirme yapılmalı. (Bu maddeye şerh düşeceğim yazının devamında!)
Kentteki tüm faaliyetlerin planlanmasında ekosistemin, tüm bitki ve hayvan türlerinin yaşam alanlarının korunması esas olmalı.
Ormansızlaşma sonlandırılmalı.
Tüketim azaltılmalı ve ekolojik açıdan sürdürülebilir ekonomiler için güçlü planlar uygulanmalı.
İklim krizinin nedenleri ve etkileri hakkında ekonomik ve politik düzeyde doğru bilgi verilmeli.

Çevreciysen vegan ol!
Öyleyse son maddeyi uygulayarak iklim krizinin nedenleri konusunda doğru bilgi verelim.
Dünya Kaynakları Enstitüsü’nün bu yılki raporuna göre, insanlık bugünkü gibi beslenmeye devam ederse, 2050’ye kadar tahminen 9.8 milyara ulaşacak insan nüfusunu beslemek için 593 milyon hektar daha toprak alana ihtiyaç duyulacak.
Son 50 yılda gezegendeki insan nüfusu iki katına çıkarken et tüketimi üç kat arttı.
Dünyanın en büyük kırmızı et ihracatçısı Brezilya’daki büyükbaş hayvan sayısı dört katına çıktı. Bunun bedeli de Amazon Ormanları’nın yakılarak yok edilmesiyle ödeniyor...
Tarım alanlarının 2/3’ü hayvancılığa ayrılmış durumda. Ekin üretiminin 1/3’ü, eti için yetiştirilen hayvanları beslemek için kullanılıyor. Oysa bu insanlar tarafından tüketilse, dünyadaki açlık sorunu ortadan kalkacak.
Hayvancılığın sera gazına etkisi, tahminlerin ötesinde. Dünyadaki toplam sera gazı emisyonunun 1/4’ü yiyeceklerden geliyor. Bunun yüzde 58’i hayvansal ürünlerden... (Poore & Nemecek, Science dergisi)
Su kıtlığı ve kirliliği, ormansızlaşma, türlerin yok oluşu, doğal yaşam alanlarının kaybı gibi daha birçok alandaki verilere bakarsanız, talep “endüstriyel et tüketiminin azaltılması” değil, hayvansal tüketimin sonlandırılması olmalı.
Biz, hayvan özgürlüğü ve doğa aktivistleri olarak, gerçekleri anlatmak için, 20 Eylül’de iklim grevindeyiz!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları