Yaz bitti

06 Eylül 2020 Pazar

Rezillikler, alçaklıklar içinde debeleniyoruz. İktidar tarafından desteklenen tarikat gerçekleri... TELE 1’in karartılması... Ağustos ayında erkeklerin 31 kadını öldürmesi... 65 yaş üstüne ayırımcılık... Hepsi ölümden beter.

Ama bu pazar bunlardan söz etmeyeceğim. Belki omuzlara binen yükün ağırlığından, belki hepimizin güzellikleri özlediğimizden, belki gazetemizin şair köşe yazarı Ataol Behramoğlu’nun “Eylül” yazısını “kıskandığımdan” bugün köşeyi “Yaz bitti”ye ayırıyorum. Ben Ataol olmadığımdan, şiirleri usta şairlerden ödünç aldım. Vicdan azabı çekmemek için de Ahmet Telli’nin “Öyle bir yaz” şiirindeki şu dizelere sığındım.

Aşkı ve çılgınlıkları nasıl da unutmuşuz / Oysa sevmeyi, gülümsemeyi bilmiyorsa insan/ Öfkelenemez bile artık ve kent öfkesiz / İnsanlara yenilmemiştir hiçbir zaman

Haydi o zaman “Yaz bitti” yolculuğuna...

Bütün yaz

Bakmayın bütün bir yazı korona salgınıyla geçirdiğimize, şiir hep bir sığınaktır.

Can Yücel hedefi 12’den vurur: “Yaz geldi paldır küldür/ Yunus Emre indi/ Suya, havaya, toprağa.

Yahya KemalViranbağ” ile yaza veda eder: Elbet şiiri yazdığında, Adalar’ın Araplara peşkeş çekildiğini bilmiyordu! Ve hep “Geçmiş yaz”ı özler...

Rüya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle,/ Her anını, her rengini, her şiirini hazdan./

Hâlâ doludur bahçeler en tatlı sesinle! / Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan /

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin: /Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde; / Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin.../Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!

A.H. Tanpınar’da ise “Ne güzel geçti bütün yaz, / Geceler küçük bahçede.../ Sen zambaklar kadar beyaz / Ve ürkek bir düşüncede,/ Sanki mehtaplı gecede,/ Hülyan, eşiği aşılmaz / Bir saray olmuştu bize;/ Hapsolmuş gibiydim bense, / Bir çözülmez bilmecede./ Ne güzel geçti bütün yaz,/Geceler küçük bahçede.”

Cahit Sıtkı Tarancı’ya göre: “Gafil ağustosböceğinin oyun ve saz günleri / Ömrün derdi mihneti çok, tesellisi az günleri/ Yaz günleri kilometrelerce uzun yaz günleri / Başımı dinlediğim yer öğle uykularınızda.

Onlar anılara, geçmişe gömülürken, dönemin gençleri daha kışkırtıcı bir yol benimser:

Tensel, kışkırtıcı

İlhan Berk’in birçok dizesi aşk kokar, sevişme kokar... “Haziran”ı seçtim “My love is like a red, red rose (e.e.cummings)” den yola çıkarak:

Kırmızı kırmızı bir güldür aşkım / İnce yüzünüzde. Kırmızı. Korkunç./ Kor sevişmemizden deli bir yalım / Koyuna sevdanın. Kırmızı. Korkunç.// Karanlık, büyür büyür benim aşkım/ Gecenizde sizin. Kırmızı. Korkunç. // Vücudunuza, ağzınıza iner/ Gezer etinizi. Kırmızı. Korkunç. // Kalır bir gün bir krallık olduğu

Güzelliğinizin. Kırmızı. Korkunç

Refik Durbaş’tan dinliyorum “Yaz”ı:

Kan fışkırıyor topraktan. Yaz geldi / dağlara. Pınarlarım kurudu./ Yüzümde karanfiller kurudu./ Günler uzun, şehvetim bereketli / Karanlığımın tarihi artık yok. Başımda

aydınlığı tazelenmiş günlerin rüzgârı/ Yaz geldi. Kalbim bembeyaz yüzünde kızların

ve uzun ince bacakları arasında/ bir kuş tufanı şimdi.

Yaz bitti mi?

Yaz bitti mi diye sorma yaz çoktan bitti” der Haydar Ergülen. Sonrasında anıyla umut arasında yüreğe dokunuverir:

Yaz bitti mi diye sorma yaz çoktan bitti / yedeğinde karartılmış sevgiler taşıyarak/ nasıl özlendiğine tutkunlar gibi şaşarak/ korkarak geldiği yollardan geri dönmeye/ sıradan geçen bir yazın yanına gitti / -bir aşkta sıradan yazlara da yer vardır / Sıradan bir aşkın sözlüğü gittikçe daralır/ artık ne fısıltı gibi ilk ürpertiler/ ne gece yarısının büyülü güzelliği/ ayrılıklar gelir kapımıza dayanır (...) -de ki o umutsuz duruşunun ardında/ kendinden bile sakladığı yaraları/ gün gelir onulmaz özlemler gibi/ ıslıkla söylenen bir aşk türküsü olur / unutulmuş yazın kırgın yolcusu/ sevdalı yüreğini kıyıya vurur.

Yolculuğa Ahmet Telli’yle başladık, onunla ve bugüne uygun dizelerle bitsin:

Çoktandır unutup gittiğimiz

Bir sevinci tazeledik bu yaz

Doğayı ve kendimizi dinleyerek

İyi pazarlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları