Yaşar Kemal çevre bilincinde öncüdür

07 Haziran 2020 Pazar

5 Haziran Dünya Çevre Günü’ydü. Çevrenin en çok talan edildiği ülkeler arasında yer alan ülkemde de yaşadığımız “Kara Tablo” bol bol ortaya konuldu. 17 yıldır yok edilen yeşil alanlar, ormanlar… Betonlaştırılan kentler… Tüketilen koylar, kıyılar… Kurutulan göller, nehirler, dereler… Hepsi ortaya döküldü. Elbet yandaş medyada değil, sosyal medyada, dijital ortamda ve muhalif medyada… Salda Gölü’nden Olimpos Koyu’nun imara açılmasına, Gökova’da yazlık saray inşaatından İstanbul Kanal tahribatına, bütün bu hoyratlığı incelerken benim içime Yaşar Kemal ve romanlarındaki doğa tutkusu gelip yerleşti. (Bakın görün işte: Kültür sayfasında edebiyata yönelmek daha emin sularda yüzmek anlamına geliyor.)

Benim için Yaşar Kemal, birçok alanda öncüdür. Romanlarıyla, çevrecilik konusunda, çevre bilincinde de öncüdür.

Doğa başroldedir

Pandemi günleri öncesinde Adana’da Yaşar Kemal Vakfı’nın “Yaşar Kemal Aramızda” anma etkinlikleri kapsamında “Ölümsüzlüğünün 5. yılında Yaşar Kemal ve Eserlerinde Doğa” paneli yapmıştık. Ayşegül Tözeren yönetiminde, Güven Turan, Aydın Uğur, Ercan Karakaş ve ben konuşmacıydık… Orada da anlatmaya çalıştığım gibi:

Yaşar Kemal’de doğa bir dildir, bir destandır.

Yaşar Kemal’de doğa, bireyle bütünlenir, toplumla bütünlenir, yaşamla bütünlenir... Bunu başka türlü de söyleyebiliriz: Doğa yaşamın bir parçasıdır. İnsanın bir parçası, toplumun bir parçasıdır... Ama aynı zamanda doğa yaşamın bütünüdür.

Yaşar Kemal’de doğa, olaylara bir fon oluşturmaz, olayın kendisidir. Doğa sıfat değil öznedir.

Yaşar Kemal’de doğa, karakterlere eşlik etmez, bir “atmosfer” yaratmaz. Başlıbaşına bir karakterdir. Bir roman kişisidir. Başroldedir.

Yaşar Kemal’de doğa insandır. Ama aynı zamanda bir devinimdir, bir ses, bir koku, bir ışık, bir susuştur, bir derinliktir... Bütün duyularımıza seslenir. Ama sessiz kalmayı da bilir.

Özetle Yaşar Kemal’in kitaplarında doğa düşüncedir. Doğa duygularımızdır.

Bunları söyledikten sonra yukarıdaki her satırbaşını eserlerinden alıntılarla örneklemeye çalışmıştım... En çok da seçim yapmakta zorlandım. Örnekler bitecek gibi değildi. Her biri, ötekinden daha zengin, daha büyülüydü...

İnsan gibi yaşamak için

Hiç unutmuyorum. Boğaziçi Üniversitesi’nde kendisine fahri doktora verildiğinde Yaşar Kemal şöyle diyordu:

“... İnsan, yaşama sevincine, dünyanın güzelliğine doyamıyor. Ancak korkarım ki bu gidişle eski mitlere sığınacağız. Çağımızın getirdiği en büyük kötülük olan ve tehlikesini yeterince anlamadığımız, DOĞA KIRIMI karşısında, atalarımız gibi korku mitleri yaratacağız.

Sözün gücüne her zaman inandım. Roman, sözlü sanatın en önemli koludur, çünkü her okuyucu bir romanı okurken okuduğu romanı başından sonuna kadar yeniden yaratır. Diyelim ki bir zeytin ağacı geçiyor romanda, okuyucunun bahçesindeki zeytin ağacı gelir romanın içine oturur. Bir ovayı okursa bildiği, yaşadığı ovayı getirir gözlerinin önüne. Hiç ova görmemişse bir ova yaratır, oraya koyar. Romanların gücü bu yaratmaya bağlıdır.

(...) Roman insanlara insan olduklarını söyler. Onca acıyı, zulmü, savaşı, doğa kırımını romanda yeniden yaratarak yaşayan insan, insan gibi yaşamayı özler değerlerine sahip çıkar.

Doğru söze ne denir! İnsanın aklına şu geliyor: Belki de iktidardakilerin doğaya karşı bunca hoyrat, bunca acımasız, bunca kaba, hırçın, bencil, sevgisiz, saygısız bunca rant düşkünü, bunca açgözlü davranmalarına neden, hiç roman okumamalarıdır. En azından Yaşar Kemal okumadıkları ortada! Okusalardı böyle davranamazlardı.

­­­­­­­NOT: Üç gün önceki “Yazıdan Görsele” ve “Sahte Nâzım’lar”la ilgili yazıma okurlardan en çok 2 soru geldi. 1) Şu dizeler de mi sahte?.. Lütfen kendiniz araştırın. Ben olsam kitaplara geçmemiş, sadece internette yer alanlara kuşkulu bakarım. 2) Sergilenen eserleri nasıl göreceğiz? Şimdilik sadece dijital ortamda görebilirsiniz. N.H. Kültür ve Sanat Vakfı sitesinde ya da TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi sitesinde…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları