Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Othello’ ya da ‘Öteki’ olma trajedisi: Robert Wilson büyüsü:

20 Mart 2022 Pazar

Robert Wilson tiyatro meraklılarına hiç yabancı değil. O bir tiyatro dehası. Tiyatro sanatına eşik atlatan “Sağır Adamın Bakışı” (1971) olsun; İstanbul tiyatro festivallerinde izlediğimiz  “Persefone”, “Denizden Gelen Kadın”, “Ölüm-Yıkım-Detroit” oyunları olsun, (tamamlanamamış “İstanbul Projesi”ne rağmen), onu bizim izleyicimize çok sevdirdi. 

Geçen hafta WINPEACE (Kadın Barış Girimi) için 99 yaşındaki Margarita Papandreu’yu ziyarete gittiğimde Yunan Ulusal Operası’nda, Robert Wilson’un sahnelediği “Othello”nun oynadığını görünce bu fırsatı kaçıramazdım. 

KISKANÇLIK  

Othello’nun kıskançlığından önce kendi kıskançlığımı vurgulamalıyım: Atina’da beş yıl önce açılan, hem ulusal operayı, konser ve tiyatro salonlarını hem ulusal kütüphaneyi, muhteşem dev bir parkı, sayısız atölyeleri barındıran Sravros Niarchos Vakfı Kültür Merkezi’ni gezince, Mimar Renzo Piano’ya hayranlığım artmakla kalmadı, kıskançlıktan da deli oldum!!! 

 (Bedri Baykam’ın Erdoğan’ın Sarayı müze olmalı” önerisini destekliyor, iktidar değişince orası kültür merkezi olmalı diyorum.)  

Baden Baden Festivali’yle Sravros Niarchos Vakfı’nın ortak prodüksiyonu “Othello”, Shakespeare’in metni, Verdi’nin müziği, Robert Wilson’un rejisi, sahne ve ışık düzenini buluştururken Yunan ulusal orkestra ve korosu genç şef Stathis Soulis’e teslim edilmiş; başroller uluslararası sanatçılardan seçilmişti.  

Tek dekor öğesi Desdamona’nın minicik yatağı. Her tür süsten, şatafattan, renkten arınmış bir saray. O kadar renksiz ki Othello bile beyaz. Ama duruşuyla edasıyla, sessizliğiyle, kıskançlıktan çıldırdıkça değişen tavrıyla yabancılığı daha da ortaya çıkıyor. Solistlerin de hareketsiz olduğu o bomboş sahnede, renk değiştiren, açılan, kapanan, daralan, genişleyen, labirente dönüşen saray duvarları... Ve: 

BAŞROL IŞIKTA VE MÜZİKTE    

Siyahla beyaz arasında değişen arkadaki fon perdenin önünde Latviyalı tenor Aeksandrs Antonenko (Othello) Romen soprano Celia Costea ve Yunan bariton  Tassis Christoyannis (Iago) arasında kader ağlarını ördü! Onlar stilize/soyut bir vücut diliyle, durağanlık içinde, neredeyse birbirlerine bakmadan rollerini yorumlarken biz çoğu kez o figürleri birer siluet olarak görüyorduk. Önce duygusuzluk gibi gelse de dinleyeni tedirgin etse de giderek alışıyor ve müziğe daha çok yoğunlaşır oluyorduk. Müzik ve ışık operanın her anına egemendi.. 

Müziğe yoğunlaştıktan sonra da Robert Wilson büyüsü kendini gösteriyordu: Sahnedeki ışık-gölge oyunları, yönetmenin  mimari eğitim ve disiplininden gelen  yeni mekânlar yaratma becerisi,  Wilson’ın Japon tiyatrosu hayranlığı  ve özellikle Noh tiyatrosu etkisinde kalması; zaman öğesinin vurgulanması; hepsi birbirini bütünlüyordu.  

Sonuçta “Othello” ya da  yabancı olmanın, öteki olmanın trajedisi  aydınlıkla karanlığın çatışmasına dönüşürken  bize de bir tiyatro, müzik opera ziyafeti sunuluyordu. Kısacası 81 yaşında Robert Wilson çalışmaya, üretmeye devam ediyor hâlâ!   



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Casus olmaya beş kala... 14 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları