Kürtçe Yayın ve Şairin Hali...

05 Ocak 2009 Pazartesi

TRTnin Kürtçe televizyon yayınının başlaması, çooook gecikmeli de olsa nihayet başlayabilmesi, önemli bir olay. Bu yayın kimilerini hiç tatmin etmeyecek, hamasi ve göstermelik diye nitelenecek... Kimileri de ne gerek vardı diye buna bile, bu kadarına bile tahammül edemeyecek. Olsun... Böyle bir yayın olması, hiç olmamasından iyidir.

Bundan 30-40 yıl önce, Güneydoğuda kimsenin Türkçe konuşmadığı köylerden yazdığım yazılarda Kürtçe konuşuluyor diyemezdim. Yasaktı... Hele hele, Kürtçe konuştukları için yaşlıların gençlerin, kadınların çocukların başlarına neler neler geldiğini hiç mi hiç yazamadım. O daha da yasaktı! Anlaşabilmek için askere gitmiş bir genci bulmam gerektiğini ya da ilkokula giden çocukların çevirmenliğine başvurduğumu yazamazdım... Kürtçe yerine yerel diller”, “yerel lehçeler gibi abuk sabuk tanımlamalarla durumu anlatmaya çalışırdım... Kürtçe sözcüğünün yasak olması bir yana, bu ülkeyi yönetenlere göre zaten Kürtçe diye bir dil de yoktu! (Bakmayın 30-40 yıl önce diye başladığıma, 20 yıl, 10 yıl önce de durum pek farklı değildi!)

TRTnin Kürtçe yayını devletin vatandaşlarına karşı ayrımcı politikasını elbet bir günden ertesine ortadan kaldırmayacak, ancak bu da bir adımdır. İnanıyorum ki Kürtçe yayın, anadili Kürtçe olan birçok Türk vatandaşına, Kürt edebiyatından müziğine, kendini geliştirme, yaygınlaşma olanağı vereceği gibi, anadili Türkçe olanlara da bu zenginliği tanıma fırsatı verecektir.

Sizin de başınıza gelebilir

İşte ben bu düşünceler içindeyken, Türkiye Yazarlar Sendikası, PEN ve Edebiyatçılar Derneğinden Tam Harold Pinterlık başlıklı bir ileti aldım. (Geçen pazarki Harold Pinter yazımı anımsayın: Yazarın, Kürtçeye uygulanan yasak üzerine Dağ Dili adlı bir oyunu vardır.)

TYS ve PENin iletisinde Suçlusun, çünkü olmadığın yerde vardın ve bilmediğin dilde propaganda yaptın. Değerli şairimiz Şükrü Erbaşın başına getirilen sizin de başınıza getirilebilir dendikten sonra durum açıklanıyor:

Şair Şükrü Erbaş 2002 genel seçimlerinde, DEHAP çatısı altında seçime giren Emek-Barış-Demokrasi blokundan Antalya milletvekili adayıydı. ....Manavgat 1. Asliye Ceza Mahkemesine, seçimlerin hemen ardından, seçimlerde Türkçenin dışında dil kullanmaktan (Kürtçe konuşmaktan)dava açılmış.

Şair ifadesinde, Seçimler sırasında Manavgata hiç gitmediğini, sadece merkezde konuştuğunu belirtmiş; “Anadilim Türkçedir; Kürtçe bilmem demiş ama...

Aması var işte... Altı yıl sonra 2008 Aralıkta sonuç tebliğ edilmiş: Bulunmadığı bir yerde bilmediği bir dil konuşmaktan 9 ay ceza! Üstelik aynı durumda olan yani Kürtçe bilmeyen 7 arkadaşına da Kürtçe propaganda yapmaktan ceza... Daha garip olanı da, 4 yıl önce öldürülmüş olan Hikmet Fidana da ceza verilmiş olması...

Gerçekten Harold Pinterın da temsilcisi olduğu Absürd Tiyatro, Uyumsuz Tiyatro örneği gibi... Gelin görün ki, oyun oynanmıyor! Hayat bu!

Evet, bir yanda TRTnin Kürtçe yayını bir yanda şair Şükrü Erbaşın durumu... Yaa işte burası Türkiye!

TYS, PEN ve Edebiyatçılar Derneği, Kendini yurttaş sanan bir daha düşünsün: Soğuk bir şaka mı her şey? Bu haksızlığı protesto ediyoruz. Bizler sanatçılarının aydınlığından korkan bir ülke olma utancının ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Biz yazar kuruluşları ülkemizde hukuk sürecinin büsbütün sıfırın altına düşmediğine inanmak istiyoruz...diyor...

Bilginize!

[email protected]

faks:0212.257 16 50


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları