'Kadın Bedeni Süstür' Kafası!

29 Ağustos 2013 Perşembe

İki gün önce gazetemizin birinci sayfasında Fırat Kozok’un haberi Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu üyesi Prof. Karslı’dan “inciler” içeriyordu. Diyanet’in yayın organında, kadınlara “Örtünün” diyen Karslı, çeşitli nedenler sıraladıktan sonra, “Çünkü” diyordu; “Çünkü kadının bedeni bir süstür. Dolayısıyla değerlidir ve korunması gerekir.”
Evet, oha yani! Kadının bedeni süs falan değildir. Ya da şöyle diyeyim: Ancak kadın bedenini
“süs” diye gören, “süs” diye kullanmak isteyen, “süs” diye kullanan için öyledir. Ve kadını böyle değerlendiren zihniyet, kafa yapısı, kadına baktığında, kadın sözünü duyduğunda sadece et, but, baldır, bacak, meme, popo gören ve düşünen insandır. Gazeteci, reklamcı, profesör ya da Diyanet görevlisi, hiç fark etmez!
“Kadın bedeni süstür” lafından daha da korkunç olan Karslı’nın “Aydınlanma sürecinin” zararlarını sayıp dökmesi... “Aydınlanma süreci insanın dini değerlerden kopması, kendi kendini kutsaması sonucunu doğurdu. Her alanda özgürlük, insana verilen değerin yansıması olarak görüldü” sözleri... Bu kafaya göre aydınlanma erkekleri değil, kadınları yoldan çıkardı...

\n

Kadın insan mı ki?

\n

Daha bir hafta önceydi. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez “Kadına karşı şiddetle uğraşacağınıza önce insanlığa karşı cinayetleri önleyin” diyordu.
Neresini düzeltsem ki! Kadınları insandan saymıyor mu? Bu ülkede kadına yönelik sistematik ve artan şiddetin farkında değil mi? Acıları mukayese etmek hangi vicdana sığar? Bu sözlerin kadına yönelik şiddeti artıracağını bilmez mi?..
Prof. Görmez bu açıklamayı bir imza töreninde yapıyordu: Din adamlarının eğitimini öngören Birleşmiş Milletler projesi için protokol imza töreninde... Din adamları hangi amaçla eğitim alacaktı? Kadınlara karşı şiddeti önleme amacıyla... Buyrun buradan yakın!
Hayatta herkesin öncelikleri vardır. Önceliklerimizi belirleyen, değer ölçülerimiz, bilgimiz, birikimimiz, dünyayı algılama biçimimiz, düşüncelerimiz, duyarlığımızdır.
Diyanet İşleri Başkanı’nın önceliği bu ülkede öldürülen kadınlar değil, komşu ülkede pis bir savaşta öldürülenler olabilir. Ama şiddetin şiddeti doğurduğunu bilmezler mi?
Erkek egemen toplumda Diyanet İşleri gibi resmi bir kurum salt erkeklerden oluştuğu için, erkek egemen bir toplumda iktidar dini referansları her şeyden üstün tuttuğu için son yıllarda bu tür söylemler hızla arttı.
Hükümetin ve Diyanet’in önceliği kadınlara yönelik şiddeti önlemek, kadınların öldürülmesini engellemek olmayabilir... (Tıpkı Gezi direnişlerinde öldürülen, gözlerini kaybeden, sakat kalan gençler öncelikli ilgi alanlarına girmediği gibi...) Ama bir de hak hukuk var. Evet o da hükümetin emrinde... Ama bir de vicdan var. O kimin elinde? Yoksa, o yok mu?

\n

Pınar’a kırmızı bülten!

\n

Canım Pınar Selek,
Adalet Bakanlığı, hakkında kırmızı bülten çıkarılması için işlem başlatmış. İki kez beraat ettiğin Mısır Çarşısı davasındaki tüm çarpıklıklara karşın... Dosyalara sonradan eklenen imzasız mektuplara, işkenceyle alındığı kanıtlanmış iftiralara karşın... O duruşmaları izleyenlerin bile gördüğü saçmalıklar, yalanlar, komplolara karşın kırmızı bülten!
Bilmezler mi ki biz hâlâ sana tanığız. Senin hakkında tek kırmızı bülten, olsa olsa senin o kocaman yüreğine, barış eylemciliğine, her tür şiddete karşı çıkan, hep mağdurun yanında olan o yüreğinedir. Hiç eğilmeyen duruşunadır. Sana değil, bu ülkedeki hak ve hukuk yolsuzluklarına karşı duyduğumuz öfke ve acıyadır. Sen sakın üzülme . Bunu sen de ben de hepimiz biliyoruz!

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dans hayattır 2 Mayıs 2024
Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları