Dikkat Hırsız Var!

27 Şubat 2014 Perşembe

Sevgili okurlar, geçen pazar, bu köşede Rio de Janeiro’dan esintiler okudunuz. Sau Paulo-İstanbul arası 13 saat sürecek uçuşa yetişmek üzereyken yazmıştım... Uçakta (THY) Türkiye gazetelerini -hayret bu kez Cumhuriyet de vardı içlerinde- kucağıma aldım... Ve...
Ve her sözcükte, her satırda, her sayfada: Başıma bir balyoz! Yüreğime bir bıçak! Karnıma bir kramp! Yasaklar birbirini izliyordu. Yalanlar birbirini izliyordu. Talanlar, soygunlar, rezillikler, pislikler birbirini izliyordu. Şiddet, öfke, baskı ve tehdit birbirini izliyordu. Bunca pislik, bunca çürümüşlük arasında boğulmadan nasıl yaşanırdı ki? İstanbul’daki ilk günümde bu soruya yanıt ararken...
O günün akşamı Başbakan’la oğlunun telefon konuşmaları düştü internete... İstedikleri kadar yasaklamaya çalışsınlar! Ya-sak-la-ya-maz-lar! Daha o gece yüz binler dinliyordu o kayıtları...

Sıfırlamak zor
Montaj ya da dublaj; gerçek ya da sahte, en vahimi Başbakan’ın ortaya çıkıp “Böyle bir şey olmadı! Ben o sabah Bilal’e telefon etmedim! Bu ses benim sesim değildir!” diye kükrememesidir. Hayır, artık kükreyemiyor! Kükreyemediği için de tıpkı ses bandındaki gibi ha bire şeyin şeyi diyor...
Sıfırlamak zor iştir. Milyon dolarları, Avroları, milyar liraları sıfırlamayı bir yana bırakın... Yalanı sıfırlamak, talanı sıfırlamak zordur. Bugüne dek vicdanı sıfırladılar. İnsan onurunu sıfırladılar. Dini, imanı, inancı sıfırladılar... Gerçekleri, çağdaş, evrensel değerleri sıfırlamaya çalıştılar... Milyarları sıfırlamayı ancak birbirlerine düştüklerinde akıl ettiler.

Çok ayıp yakıştırma(!)
Burada olmadığım süreçteki gazeteleri incelediğimde bence en çarpıcı olay şuydu:
Üniversiteli ve Türkiye Gençlik Birliği üyesi Hüseyin Tavas (21) hakkında, Manisa Cumhuriyet Savcısı Ali Tuğrul Çetinkaya, 2 yıl hapis istemiyle dava açtı. Yargılama 10 Nisan’da başlıyor. Gerekçe Başbakan’ın Manisa mitingi öncesinde polis bir sürü genci “önlem” olarak gözaltına almıştı. Tavas’ın kapalı çantasında bulunan, açılmamış bir afişte “Manisa’da hırsız var” yazıyordu...
Savcı bey derhal bu “hırsız” sözcüğünü Başbakan’la ilişkilendirdi. Ve davayı açtı. Dava açılmamış olsa hiçbirimizin bu olaydan haberi olmayacaktı. Şimdi bütün Türkiye savcının “hırsız” sözünü Başbakan’a yakıştırdığını biliyor!
Manisa Milletvekili Sakine Öz, dayanamayıp sormakta haklı: “Bu cümlenin muhatabının Başbakan olduğunu savcı bey nereden anladı? Asıl bu yakıştırmayı yaptığı için savcıya dava açılması gerekmez mi?” Ve Başbakan’a: “Hangi faaliyetlerde bulundunuz ki hırsızlık suçu üzerinize yıkıldı?”

Taralelli olmamak için
Siz Ümit Yaşar Oğuzcan’ı tanıdınız mı? Ben tanıdım. Yıllar önce yazmıştı şu şiiri:
“Sen bana paralel/ Ben sana paralel/ Paralel paralel/ Paralelli/ Taralel taralel /
Taralelli.”
Bırakın birbirlerini yesinler. Sonra nasılsa barışırlar. Paraleller arasında karanlıkta boğulmamak için sanattan yararlanın. Bu akşam mucize bir konser var Notre Damme de Sion’da. “Barış İçin Müzik...” Saat 19.30’da. Biletler 25 TL.
Barış İçin Müzik Vakfı’nın amacı mümkün olduğu kadar çok çocuğa ücretsiz müzik eğitimi olanağı sağlamak ve barışın sesini müzikle duyurmak. Edirnekapı’da, olanağı sınırlı binlerce çocuğa, ortak sosyal ve kültürel yaşam alanları oluşturarak sanata katılmalarını sağladılar. (Teşekkürler Selim ve Yeliz Baki). Konseri kaçırmayın. Ne mucizeler yaratıldığını ve bu ülkenin sadece hırsızlardan oluşmadığını görün!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları