Bide Ne ki?

06 Şubat 2014 Perşembe

Ses kayıtları havada uçuşuyor... Kiminde Urla’daki villada “bide” olsun mu olmasın mı tartışılıyor... Tuvalet alafranga mı yoksa alaturka mı derken, o iş tamam, sıra bidede... “Bide ne ki?” “Hani fıskiyeli... taharet için...” Sonra kimi iletişim araçlarının, gazetecilerin rezil durumu ortalığa saçılıyor...Telefonun bir ucundan, Fas’tan Başbakan emirler yağdırıyor: “Kaldırın o altyazıyı”... Habertürk’ten gazeteci yanıtlıyor: “Emredersiniz efendim”... Sabah - Atv alım satımı için yandan “işadamlarından” paralar havuzda toplanırken söylenenler... “Biz de keriz değiliz ya” diyor işadamı... Yani milyon dolarlar veriyor ama elbet keriz değil, karşılığında neler alacağının hesabını çoktan yapmış...
Sonra milletin şeyine nasıl
şey edeceklerini bile konuşuyorlar...
Bu ses kayıtlarını üst üste dinleyince, kusmak geliyor içinizden... Benim midem kaldırmıyor. Bol bol kustum. Sanki kusmam hiç bitmeyecek gibiydi... Bunca pisliği rezilliği yeryüzünün tüm okyanusları temizleyemez duygusuna kapıldım. Ama sonra belleksiz bir toplum olduğumuzu hatırladım.
Peki ama bunlar insan değil mi? Utanma duyguları yok mu?
Hiç şaşmamam gerek. Elbet internete yasak getirmek isterler. Milleti kusmaktan alıkoymaya çalışıyorlar! Kusmuktan boğulmamak için!

İnsanın insanlıktan çıkması

Sonra tam yazınızın burasındayken o haber geldi önüme:
Ethem Sarısülük, hani o güzelim gülüşü olan, Ankara’daki Gezi Parkı direnişinde başından vurularak öldürülen Ethem... İşte onu vuran polis memuru için sürdürülen soruşturma tamamlanmış. Veee polis memuru Ahmet Şahbaz’a 24 ay süreli kıdem durdurma cezası verilmiş... Bir insanın yaşamına karşılık verilen ceza... Buyurun buradan yakın...
Fotoğraflarında bakışlarıyla gülmeyi sürdüren Ali İsmail Korkmaz’ın ölüsünden bile korktuklarından Kayseri’ye taşıdılar mahkemeyi. “Gözlerime bakın, nasıl kıydınız çocuğuma” diyen annenin gözlerine sanıklar elbet bakamaz. Peki ama azmettirenler? Onlar bakabilecek mi? Sorum, Eskişehir Valisi, Eskişehir Emniyet Müdürü, dönemin İçişleri Bakanı ve Başbakan’a?
Bu yazıyı yazarken, Kartal’da yine bir dava görülüyor. Yine bir Gezi şehidi, Mehmet Ayvalıtaş 1 Mayıs Mahallesi’nde öldürülmüştü... Ne karara vardılar henüz bilmiyorum...
Bildiğim, insanlığın insanlıktan çıktığı...

Yine o fotoğraf
Geçen pazar Batman’daki kız öğrencilerin diploma töreniyle ilgili “Bu fotoğraf ne diyor” başlıklı yazıma hem övgüler, hem hakaretler aldım. Olabilir...
Olmayan, olmaması gereken şu: Yazım internet ortamında dönüp dolaşırken kimi okurlar da kendi düşüncelerini ekleyip duruyorlar. Sonuçta benim yazmadıklarım da sanki ben yazmışım gibi görünüyor. Yazının doğrusunu merak edenler internette Cumhuriyet Portal ve benim kendi sitemden okuyabilir.
Aynı gün Ahmet Hakan da aynı konuda yazmıştı. “Kılık Kıyafet alerjisine iyi gelecek çıkışlar” başlığı altında. (Hemen belirteyim benimki alerji değil, çektiğim acıydı!) Yazıyı okurken şaka mı, alay mı, anlamakta zorlanıyordum ki, son satır geldi. O zaman “şaka” yaptığına emin oldum.
Son satır şöyleydi: “Bu çağda herkesin kafasına göre takılması esas değil mi?”
Evet, Ahmet Hakan haklısınız(!). O fotoğraftaki, tepeden tırnağa örtülü genç kızlar, herhalde, “Hadi kızlar, gelin bugün de böyle takılalım” diye karar vermişler ve o kılığa girmişlerdi. Bakalım yarın neye takılacaklar...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kaburga sohbetleri 28 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları