Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

30 yıl sonra katliam sürüyor hâlâ...

02 Temmuz 2023 Pazar

Bugün 2 Temmuz. Karanlığın, yobazlığın, gericiliğin, kötülüğün, şiddetin emrindeki gözü dönmüş bir güruh önce tiyatroya saldırdı, derken Pir Sultan Abdal’ın heykelini, kitap stantlarını ve kitapları yaktılar yıktılar, sonra da insanları...

“Şeriat isteriz” naralarıyla “Alın işte size cehennem ateşi” kışkırtmalarıyla, insanları yaktılar. Tekbir getirerek insanları ateşe verdiler. Şairleri, yazarları, araştırmacıları, folklorcuları; yazan, okuyan insanları; tiyatro yapan insanları; saz çalan çocukları; tiyatroya, halk oyunlarına türkülere gönül vermiş gençleri yaktılar. Düşünen, tartışan, üreten, hayatı ve dünyayı güzelleştirmeye çalışan insanları ateşe verdiler! 35 canı ateşe verdiler!

ONLAR Kİ...

İçlerinden biri eleştirmen, edebiyat bilimcisi, araştırmacı, yazar Asım Bezirci’ydi. İçlerinden biri, kaç yaşına gelirse gelsin içinde hep bir çocuk barındıran felsefeci ve şair Metin Altıok’tu. Biri, deniz feneri ışıltısıyla şiirlerini paylaştığım Behçet Aysan’dı. Şair, yayıncı Uğur Kaynar’dı. 

Üç telli curanın son ustası, halk ozanı Nesimi Çimen’di. Halk müziği sanatçısı ve araştırmacısı Hasret Gültekin’di, Muhlis Akarsu’ydu... Biri karikatür sanatçısı Asaf Koçak, biri grafik sanatçısı Ahmet Özyurt’tu. 

İçlerinden ikisi Menekşe Kaya ve Koray Kaya’ydı. Folklorcu kardeşler. Abla 17, küçük kardeş 12 yaşındaydı... Ve içlerinden biri Sivas acısına ancak iki yıl dayanabilen Aziz Nesin’di... Hepsi dostumdu. Hepsi aydındı. (Lütfen www.kutuphane.madimak.org sitesine girip tüm ayrıntıları görün, tanıyın, öğrenin, bilin!) 

Ortaçağda değildi. Bundan 30 yıl önceydi. Sivas’taydı. Katliamı yapanlar kadar, olaya göz yuman, kışkırtan, valisi, yerel yöneticileri, polisi, askeriyle aciz kalan devlet de suçluydu, seyredenler de... 

UNUTMADIM UNUTMAYACAĞIZ

O gün orada devlet, ortaçağ karanlığına teslim oldu. Unutmadım, unutmayacağız...

O gün orada yok edilen, sadece o güzel insanlar değildi. O gün Sivas’ta ateşe verilip tutuşturulan, laiklik, insanın yaşama hakkı, düşünce ve ifade hakkı ve insanlık onuruydu. Umuttu. İnanç, Allah’a ve Tanrı’ya inançtı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in saatler boyu, endişe edecek bir şey yok deyişini, Başbakan Tansu Çiller’in aklımdan asla çıkmayacak “Neyse ki otelin dışındakilere hiçbir şey olmamıştır” sözlerini de unutmadım, unutmayacağız...

Sonra suçlular yargılanırken mahkeme salonlarında tanıklık ettiğim o rezillikleri de unutmadım: Duruşma salonunda ve dışarıda haykırılan “Cumhuriyet Sivas’ta kuruldu Sivas’ta yıkılacak”, “Bir Sivas yetmez, daha çok Sivas”, “Hepinizi cehennem ateşinde yakacağız” tehditlerini... Duruşma salonunda, sanık ve yakınlarının ellerine geçirdikleri kalem, bozuk para, ne bulurlarsa yargıçlara fırlatmalarını, yargıçların kürsülerin altına saklanmalarını... Avukatların pis pis gülerek seyretmelerini... Hiçbirini unutmadım... 

Yıllar boyu yanı başımızda oldukları halde aranıp da bulunamayan, bulunup da yakalanamayan caniler... Yakalananların tek tek tahliyesi... Açılan, kapatılan dosyalar... Komisyonlar rezilliği... Sonunda adaletsizlik... Ve şimdi de zamanaşımı...

YANMADAN AYDINLIĞA ÇIKABİLMEK

Adalet yerine getirilmedikçe katliam hâlâ sürüyor demektir. 

“Ben yanmasam/ sen yanmasan/ biz yanmasak,/ nasıl çıkar karanlıklar/ aydınlığa” demişti Nâzım Hikmet...

Sevgili şairim, yanmadan da aydınlığa çıkabilmenin mutlaka ama mutlaka bir yolu olmalı. 

Belki Sivas katliamının zamanaşımına uğramasını önleyerek, suçluların hesap vermesini sağlayarak ama mutlaka ve mutlaka her haksızlığa başkaldırarak, her adaletsizliğe isyan ederek, haksız yere katledilen, hapse atılan, hayatı zindan edilen her insan için mücadele ederek, herkes için adalet talep ederek çıkabiliriz aydınlığa. Çıkmalıyız! Cumhuriyete, Atatürk’e ve gelecek kuşaklara bunu borçluyuz!

Unutmadığım, unutmadıklarımızla birlikte, yitirdiğimiz canlar yeniden yeniden öldürüldü...

İçlerinden biri... Her birinin adı, mesleği, aydınlık bir yaşamı ve geleceği vardı.

Unutmadım, unutmayacağız... Ta ki adalet yerini buluncaya kadar. 

Belki bir gün yanmadan aydınlığa çıkabiliriz umuduyla.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları