Yazgülü Aldoğan

‘Sevgili büyüklerimiz’den: İsyaaaaaaaaannnnn!

28 Mayıs 2020 Perşembe

Edebiyat filan yapmadan, eğip bükmeden, bir bir anlatalım. Çünkü anlamak işinize gelmiyor, kıvırıp duruyorsunuz. Önce güya o çok sevdiğiniz, güya korumaya aldığınız, aslında ayak altında dolaşıp kalabalık yapmasınlar mantığıyla eve tıktığınız 65 yaş üstünün isyanından başlayalım. Yeni ve eski normalde, “65 yaş” yaşlı değil, kafanızda o algıyı değiştirin. 65 var, 65 var, onu da düzeltin. 65 yaşında işi gücü, kendi işletmesi olan, yöneticilik yapan, banka hesabını yönetmek zorunda olan ciddi bir nüfus var. Siz onları bir anda çöp yaptınız, çöp! Adamın bankada milyonları var, şubeden içeri giremiyor; ATM önünde, sağına soluna bakınıp para çekiyor, ayıptır, saçmalıktır yahu? Alışverişini yapamıyor, istediği peyniri seçemiyor. Büyük marketlere bile sivil polis koymuşlar, pes, yaşlı görünüyorsa müdahale ediyor, ceza yazıyorlar! Paraya ihtiyacınız var galiba? O kişinin düştüğü durumu, yaşadığı travmayı düşünün. Çıkmasına izin verdiğiniz günde arabasını kullanamıyor. Evinin etrafında dolaşacakmış. Dolaştı diyelim, aç o zaman parkı? Parka gidemiyor, betonlaştırılmış meydanda yürüyecek. İlle de devam edecekse bu insan hakları ihlalleri, şu yaş sınırını yukarı çekin. 75-80 yapın! Evet, İNSAN HAKKI İHLALİ! Çünkü başta kimsenin takmadığı anayasamızda, ama en önemlisi İnsan Hakları Beyannamesi’nde yazıyor, kimseye din, dil, renk, ırk, cinsiyet üzerinden ayırım yapılamaz diye; oraya yaş demeyi unutmuşlar, çünkü kimsenin aklına böyle bir saçmalık gelmemişti canım, yaşlı ya da çocuk diye ya da genç diye insanları ayırıp da hak gaspı yapacağınız!

Park yasak, AVM serbest

Biz sizi korumak istiyoruz mavrasıyla başladı her şey. Bu nasıl virüs ki AVM’de bulaşmıyor ama parkta bulaşıyor! Fabrikada bulaşmıyor, lokantada bulaşıyor! Deniz kenarındaki kaldırımda bulaşıyor, karşı kaldırımda bulaşmıyor! A yeter artık. Bakın bu toplum, hiç beklemediğim kadar kurallara uydu. Herkesin evi de yalı değil, havuzlu site değil, denize nazır balkonlu değil. Bodrum katında bir gözde oturan var, duvara bakan var. Kapının önüne çıktı diye polisten, bekçiden dayak yedi çoluk çocuk, yine de sosyal medya dışında infial olmadı. Ekonomi durmasın diye inşaatlar çalışıyor, fabrikalar çalışıyor. AVM’lerde tezgâhtarlar çalışıyor. Daha beteri var, haklı haksız, çoğu haksız, adaletsiz, cezaevleri dolu. Silivri’de koronalı mahkûmlar ki içim yanıyor, öğrencisi, gazetecisi, suçsuz yere yatanı, aydını orada; bir koğuşta tıkılı, doğru dürüst ne bakım var, ne yemek diye sesini duyurmaya çalışıyor. Onlara virüs bulaşırsa kimsenin umurunda değil, ama “sevgili büyüklerimiz” evlerinde kalsın. Sokağa çıkmalarına izin verildiğinde de uzun süre esir tutulmuş hayvanat bahçesi mahkûmu, ıssız ormana salınmış maymunlar gibi şaşkın sağa sola bakınsın. Her yer kapalı. Bir şişe su bile alamazsın. Bir yerde oturamazsın, araçlara binemezsin. Utandıkları için sesleri de çıkamıyor! Ama ölecekler bu gidişle! Hareketsizlikten, depresyondan, kemik erimesinden, D vitamini eksikliğinden, örselenmiş, itilip kakılmış hissettiklerinden. Siz onları koruyoruz ayağına sağlık sistemini koruyorsunuz ya aslında, hastaneler dolmasın, bir de sizinle mi uğraşalım mantığıyla daha beter uğraşmak zorunda kalacaksınız yakında. Elden ayaktan düşüyorlar. Onları hayatta tutan, hareketli olmaları, çalışmaları, yaşamın içinde olmalarıydı. Yaşamdan kopardınız, temiz havadan, sokaktan çekip izole ettiniz, diri diri mezara gömdünüz! Yüksek hızlı tren sefere başlıyor haberi veriliyor, ama 65 yaş üstüne yasak! Ne yaptı bu 65 yaş üstü size, çocukken çok mu dayağını yediniz ananızın babanızın da içinizde kalmış bir hınç var?

Önlemleri radikal olmaktan çıkarıp mantıklı hale getirmek gerekiyor. Bir sağlık sertifikası, karnesi yapın. Kronik rahatsızlığı olmayan, sağlıklı yaş almış insanlar işine gücüne bakabilsin, hayata devam edebilsin. Kendilerine de bakmak için motivasyon olur. Asıl sıkıntı kırsalda zaten. Ritüellerle baş etmek çok zor. Ne taziye çadırlarını önleyebiliyorsunuz ne büyük kentlerden yaşlılar gelmiş, ziyaretlerine gidip el öpelim!

Bu arada sağlık çalışanlarımızın hakkını verelim. Bu salgın büyük bir felakete yol açmadan atlatılıyorsa başta o yok etmeye çalıştığınız üniversite hastaneleri ve onların çalışanlarının kendi sağlıklarını da hiçe sayarak mücadelesi sayesinde. Başhekiminden temizlik görevlisine kadar, ki onlar bu savaşta cephede çarpışan askerlerimizdir, hayatını kaybeden şehitlerimizdir. Hayatını kaybedenler şehit statüsünde itibar ve hak görmeli.

Ayrıca Bilim Kurulu üyelerine, ekrana çıkıp konuşan bütün o doktor, uzman, siyasetçi, hoş ve boş konuşanlara bakıyorum da maşallah çoğu kısıtlı yaşında ya da az kalmış. Ya 65 yaş ve üzeri kısıtlamasını 75’e çekersiniz ya da bu kısıtlamaları gevşetirsiniz. Yoksa kayıplarınız beklediğinizden fazla olacak, tabii umurunuzdaysa Sayın Sağlık Bakanı Fahrettin Koca!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları